Sandalyede bana bakan çocuğa baktım.. Yüzü kanla kaplanmış başı yana düşmüştü. Egehan'dan birkaç yaş büyük olduğu belliydi. Olan bitenin farkında bile değildi. Öyle çok dövülmüştü ki bilinçsiz gibiydi.İdil Hanım bana bakarken parlayan gözleri beni korkutmuştu. Her zamankinden farklıydı.Gözlerinin içinde bir ışık vardı ve bu kolayca görülüyordu.
"Bir şey yapmak istemiyorum..Ona zarar vermeyeceğim.." dediğimde o gözlerindeki parıltının söndüğünü an be an görmüştüm.
Başını öne eğip derin bir nefes verdi.
"Daha ne yapayım senin için?" dediğinde ona baktım. Bu çocuğu benim için mi bulup getirmişti?"Videoyu gösterin.." diyerek arkasını dönüp bir o tarafa bir bu tarafa adımlamaya başladı. Adamlardan biri yanıma gelerek bir telefonu görüş açımda tuttu.
Ekrana baktığımda bahsettiği videoyu gördüm. Egehan önce bacağından vuruluyor yere düşüyordu. Sonra oturduğu yerde geri geri sürünürken "Yapma..Yapma.." diye kameraya doğru bağırıyordu.Sonra karnından bir kurşun yediğinde olduğu yere yattı. Bu kez siyah bir bot onu hafifçe karnından tekmeleyip gerçekten ölüp ölmediğini kontrol etti.
"Garanti olsun piç.." sesinden sonra Egehan'ın üstüne bir silah daha patladı. Video bittikten sonra güçlükle nefes aldım. Kardeşimi öyle çaresiz ve korku dolu görmek nefesimi kesmişti.
Sandalyede bağlı olan çocuğa baktım. İnsanlar ne kalpsiz ve vicdansızdı böyle.. Egehan ölebilirdi bu aptallık yüzünden.. Ama yüzü gözü kandan görünmeyen bu çocuk saatler önce kardeşime gözünü bile kırpmadan sıkmıştı. Derin bir nefes verdim.
"Gidebilir miyiz burdan?" bakışlarımı uzaklara çevirdim. Bir yanım bu çocuğun canını yakmak istiyordu ama başka bir yanım bunun mantıksız ve acımasızca olduğunu söylüyordu. Ben birine nasıl zarar verebilirdim ki? Onun gibi değildim..
"Hazan..Kardeşini..Bu hayattaki en değerlini senden alacaktı..Bunun bir bedeli olmalı.." Bana doğru konuştuktan sonra arkasında duran Kaya'ya elini uzattı. Kaya İdil Hanım'ın eline siyah büyük bir tabancı bıraktığında gerginliğim bir kat daha arttı.
Tabanca ile bana bakarak yürüdü. Sonra karşımızda bağlı bilinçsiz duran çocuğa baktı.
"12 suç kaydı..Hırsızlıktan, yaralamaya, gaspa kadar suç olan işe yaramaz vasıfız piçin teki..Öldüğünü kimse fark etmez bile.."Silahı bana uzattı. Elindeki silaha baktım. Neden bana böyle bir baskı kuruyordu ki? İstemiyordum işte..Cezasını yasalar ya da mahkemeler versin ben birine zarar vermek istemiyordum..
"Efendim..İstemiyorum..Lütfen gidebilir miyiz?" yalvarırcasına konuştuğumda başını öne eğip dern bir nefes aldı.
"Korkak olduğunu biliyordum Hazan.." diyerek silahı bir anda sandalyede bağlı olan çocuğa uzattı. Mavi soğuk bakışları ise tam benim gözlerimdeydi. Vuracak mıydı o çocuğu hem de tam benim gözlerime bakarken..Hayır..
Hemen silahın önüne geçtim.. Korku ve panikle karışık bir adrenalin patlaması yaşıyordum. Silah kalp hizamda dururken İdil Hanım bana baktı.
"Bir piçin önüne mi geçiyorsun Hazan?" şaşkınlıkla ve yargılayıcı bir biçimde sordu. Bana bakan siyah namludan korksam da derin bir nefes aldım ve tam gözlerine baktım.
"Hayır...Senin önüne geçiyorum..Onu öldürme fikrinin önüne geçiyorum..Yapma..Sen katil değilsin..Bir katili sevmiş olamam.." yumuşak bir tonda sakince tane tane söylemiştim. Avcundaki silah hala bana dönüktü.. Derin bir nefes aldı ve benden gözlerini kaçırdı.