17
~Niall~
Birbirimize baktık. Judith bileklerini sıkıyordu elleriyle. İnterkom görüntülüydü ama gelen kişinin yüzü seçilmiyordu.
Ses, yaklaşık 6 saat önce duyduğum uyuşturucu satıcısının sesine benziyordu. Veya aynısıydı.
"Kimsiniz?" diye sorumu tekrarladım interkoma doğru.
"Aç şu kapıyı!" dedi kapının önündeki kişi. Açmadım.
"Judith, yukarı çık." dedim ama kapının önündeki kişi duymadı. Judith dediğimi yapıp koşarak merdivenleri tırmandı. İnterkomun ekranından, kapının önündeki kişinin silahının sürgüsünü çektiğini gördüm. Bütün sokağı başımıza toplamayı göze alamayarak kapıyı açtım. Bahçeye girdi. Kapıya yaklaştı. Silahının ucuyla kapıyı tıklattı. Mercekten baktığımda gelen kişinin öğlen gördüğümüz Mike olduğunu anladım.
"Boşuna yorma beni, aç şu kapıyı. Bahçe kapısını kırmamı istemezsin." dedi Mike. Korkmuştum açıkçası. Polise haber vermeyi düşündüm. Ama bu sefer de sabıkası nedeniyle Judith'i de suçlu bulabilirlerdi. Dişlerimi birbirine bastırıp kapıyı açtım.
Silahının namlusu beni gösteriyordu artık.
"Küçük sürtüğün nerede?" diye net bir soru sordu.
"Benim sürtüğüm yok." derken o da ayağıyla kapıyı kapatıyordu.
"Pekâlâ, katil nerede Bay Horan?" dedi Mike gülerek.
"Evde değil. Dışarı çıktı." dediğimde göz devirdi.
"Peki, sen öyle diyorsan öyledir." dedi Mike. Gideceğini sanmak gibi bir hataya sadece birkaç saniye düştüm. "Polisi çağırmaya kalkarsan Judith'in kafasına sıkarım." dedi ve merdivenleri tırmanmaya başladı.
Peşinden gittim. Judith'i bulmaması için dua ettim. Onu içeri almamalıydım. Ah Niall... Bazen çok aptal olabiliyorsun.
Daha önce bu eve girmiş gibi 3. kata çıkıp Judith'in odasına girdi. Yüzüm yanmaya başladı. Çünkü Judith burada değildi. Mike, bu odada Judith'i bulamayınca çıkmak için yeltendi. Onu engellediğim için hedefine ulaşamadı.
"Evimden defol git." dedim cesur görünmeye çalışarak -ki başarılıydım da.
"Elimdeki şeyi görüyor musun?" dedi Mike ve silahını salladı.
"Evet. Bu gözler hâlâ görebiliyor."
"Önümden çekilmezsen göremeyebilir ama." Mike bunu söylerken, odadaki dolabın kapağının kaydığını gördüm. Judith'in kafası çıktı oradan da. Judith'in burada olduğunu anlayınca içime bir rahatlama hissi doldu. Mike'ın önünden çekildim. O da gülerek yanımdan geçti. O, odaları gezmeye başlarken ben de hızlı bir hareketle kapının arkasında kilide asılı olan anahtarı aldım ve dışarıdan kapıyı kilitledim. Anahtarı da avcuma sıkı sıkı sakladım.
Mike'ı zekâmla alt etmiş olmanın verdiği huzurla onun bulunduğu aşağı kata indim. Mike beni kollarını çaprazlamış bir şekilde koridorun ortasında bekliyordu.
"Elindeki anahtarı hemen bana ver."
Sanırım huzur için biraz erken davranmıştım.
"Defol git evimden." dedim şaşkınlıktan kurtulduktan sonra. Mike yanıma doğru yaklaştı.
"Elini paramparça ederim." dedi tıslar gibi bir sesle. İçinde anahtar saklı olan elimle ona yumruk attım. Benden uzun boylu ve iri yapılıydı. Ayrıca kafası güzel olabilirdi. En önemlisi de elinde bir silah vardı! Kuru sıkı olma ihtimali de vardı ama bunu göze almak aptalcaydı.
