Merhabalar! Yine ben ve yine bölüm.
Bu bölümde olanları tuhaf bulabilirsiniz. Ama unutmayın ki Niall'ın psikolojisi halay çekiyor şu an. Yani 'Bu çocuk kafayı mı yedi?' derseniz, evet, benim Niall'ım kafayı yedi.
Ha, unutmadan, bölüm Şubat 2016'da geçiyor. Ve bölüm şarkısı Taylor Swift - Style. Ama tabi istediğiniz şarkıyla da okuyabilirsiniz.
İyi okumalaaaaar!
***
30
Uyandığımda hava kararmıştı. Yataktan kalktım. Kış ayında olmamıza rağmen üzerimde çok ince bir tişört vardı. Aşağı kata indim. Salondaki gitarlara bakınıyordum. Telefonumun zil sesini duydum. Hemen aldım. Arayan Liam'dı.
"Selam." dedim uykulu uykulu.
"Niall! Hemen hastaneye gel!" Telefonu yere attım ve evden koşarak çıktım. Arabama bindiğim gibi sürmeye başladım. Soğuk terler akıyordu vücudumdan.
"Dayan sevgilim, dayan." diye sayıklıyordum. Hastaneye ulaştığımda arabadan atladığım gibi yine koşarak binaya girdim. Asansörün önünde beni Zayn bekliyordu.
"Üst kattaymış." dedi. Birlikte asansöre bindik ve üst kata çıktık. İkimiz de koşarak Judith'in odasına doğru gittik. Liam, Harry, Louis, annem, babam, Greg ve yüzlerini tam olarak göremediğim birkaç kişi daha vardı orada.
"Ne oldu?" diye sordum. Kimse cevap vermedi, bana bakanlar da başlarını eğdiler. "Söylesenize ne oldu?!"
Kimse bir şey söylemedi. Judith'in odasının olduğu yere döndüm. Camekandan içerisi görünüyordu. İçeriye baktım. Yatakta yatan Judith'in üzerine beyaz bir örtü örtmüşlerdi. Beyaz örtü yüzünden Judith görünmüyordu.
Cama yumruk atmaya başladım. Bir şey hissedemiyordum. "Olamaz!" diye bağırıyordum.
Ölmüştü. Judith ölmüştü.
"Olamaz!" diye bağırarak yerimden sıçradım. Nefes nefeseydim ve ter içindeydim. Annem başımda bekliyordu. Gözlerindeki endişe kolayca görülebiliyordu. "Olamaz. Olamaz. Ölmedi, hayır."
"Geçti, kabus gördün sadece. Bak ben yanındayım. Sakin ol, oğlum." dedi annem saçlarımı okşayarak. Bana bir bardak su uzattı. Hızlıca içtim.
"Ölmedi, değil mi? Anne, Judith hâlâ yaşıyor, değil mi?"
"Biraz ateşin çıkmış, ondan kabus gördün herhalde. Judith de iyi, merak etme. Hatta sana bir haberim var, demek ki hissetmişsin sen de."
"Ne oldu?" dedim heyecanla. Kalbim rüyanın etkisiyle hâlâ küt küt atıyorken heyecanlanmam garip değildi.
"Sabah Judith'in doktoru Bayan Mandy seni aradı. Ben de merak edip açtım. Bugün Judith'e bir müdahale yapılacakmış. Yani biz izin verirsek yapılabilirmiş."
"Ne müdahalesi?"
"Elektroşok işte. Birkaç kere daha yapmışlardı."
"5 kere."
"Evet evet. Bayan Mandy bunların hepsini sana söylememi istedi. Bu şoklar ölümcül olabiliyor, biliyorsun. Judith bu sefer de uyanmazsa..."
Annem durdu ve bakışlarını benden kaçırdı. Derin bir nefes bıraktı dışarı.