Asssssırlar sonra gelmiş bu bölüm için öncelikle çok çok çok çok çok çok çok özür dilerim. Gerek sakarlık sayılmayacak şeylerin birkaç "minik" sağlık problemi yaşatması, gerek kafamı bir türlü toparlayamamam bölümü bitirmemi engelledi. Bu epilog'un son olacağını yazmıştım ama bu bölümde de Niall ve Nialla yazdım, güzel oldu mu tartışılır. Son epilogda Judith ve Niall olacak, güzel ve mutlu günlerden. Yani umarım yazabilirim çünkü dediğim gibi, kafam acayip dolu ve fazlaca yorgunum.
Bu bölüm taaaaaaa 12 sene sonrada geçiyor. Niall 36 yaşında yani, düşünün, multi'de de yaşlı görünüyor diye o fotoğraf var jdksnzksnsösnsks
Her neyse.
İyi okumalar.
***
Dinlemelisiniz,
•Niall Horan - Paper Houses
•Niall Horan - Flicker
•Troye Sivan - THE QUIETEpilog III
Toprağı elimle okşarken onun orada ne hâlde olduğunu düşünüyordum. Çürümüş müydü? Kemikleri ne alemdeydi acaba? Saçları gitmiş miydi?
Saçlarının dokusunu hatırlamaya çalıştım. Hatırlayamadım.
Omzumda bir el hissedince arkama baktım. Nialla bana gülümseyerek bakıyordu.
"Gelmemde sakınca yok, değil mi?" diye sordu.
"Hayır, bitiyordu zaten." dediğimde yere çöktü.
"Çiçekler gelince daha da güzelleşiyor burası." dedi. "Gerçekten, gördüğüm en güzel mezarlık olabilir. Annemle babamınki böyle görünmüyor "
Omuz silktim. "Her türlü içinde biri yatıyor. Güzel görünmesi bir şey ifade etmiyor."
"Haklısın sanırım." dedi ve iç çekti. "Gidelim mi artık?"
"Evet, olur."
Mezara son bir bakış atıp arabaya doğru ilerledik. Yine bir tarafım mezarın yanına yatıp ağlayarak toprağı kucaklamak istese de kendimi tuttum. Kalbimdeki o boşluk asla dolmayacaktı ama kendimi yıpratmamayı öğreneli çok olmuştu.
"Arabayı ben kullanabilir miyim?" diye sordu Nialla şirin yüz ifadesini takınıp başını yana eğerek.
Ben de başımı eğdim ve "Hayır." dedim. Sürücü koltuğuna geçtiğimde oflayarak yanıma oturdu.
"Araba kullanmayı öğretmenin bir nedeni olduğunu sanıyordum." dedi somurtarak.
"Zaten var. Acil bir durumda yanında yoksam ve araba kullanman gerekirse zorda kalmaman için öğrettim."
"Ama bugüne kadar hiç kullanmadım."
"Demek ki sözümü iyi tutuyormuşum." diyip göz kırptım ona. O da bana doğru yaklaşıp yanağımı öptü.
"İyiki benim babamsın." dedi gülerek.
"Emniyet kemerini bağlamazsan bu kararı temyize göndereceğim." dedim. O da yine gülerek emniyet kemerini bağladı.
12 yıl.
Koca 12 yıl geçmişti.
Nialla artık 16 yaşında bir genç kızdı. Çocukluğu kolay geçmemişti elbette. Aşmamızın hiç de kolay olmadığı yığınla şey çıkmıştı önümüze. Ama bir şekilde halletmiştik işte.
"Baba, Judith'i özlüyor musun?" diye sordu Nialla. Genelde bu tip soruları sormazdı. 'Geçmiş geçmişte kaldı' derdik hep. Onun öz anne ve babası hâlâ bizimle beraberdi, benim eşim ve küçük kızım hâlâ bizi izliyordu. Ama bahisleri geçmezdi. Bu böyleydi.