End of "The Arab Spring"

335 37 61
                                    

Dinlemelisiniz,
•LP - Suspicion
•Camila Cabello - Crying in the Club
•Niall Horan - On The Loose (her ne kadar stüdyo versiyonu olmasa da)
•Martin Garrix & Troye Sivan - There For You

43

"Şişeyi uzatır mısın," Judith'in sorusu üzerine yanımdaki sehpada duran şişeyi almak için bir hamlede bulundum. "Louis?"

Louis yanıma adımlayıp şişeyi Judith'e verirken başımı eğmiş ellerimle oynuyordum. Lades oynuyor gibiydik. Birbirimize bir şey vermemiz yasaktı sanki. Hoş, öyle bir oyun varsa aramızda o çoktan kaybetmişti. Kendisi kalbimi çalarken "Aklımda!" diye uyarıda bulunmamıştı.

İğrenç bir romantik komedi repliğiydi bu ve şu an kafa dağıtmak için bu iğrenç repliği bile kullanıyordum.

Hastaneden henüz çıkmamıştı. 3 gündür hastanedeydik ve henüz birkaç saattir odasında oturma iznim vardı. Louis sürekli buradaydı çünkü Judith sadece onu yanında istiyordu. Onunla bir şeyler konuşuyor, ona ağlıyordu. Benimse yüzüme bile bakmıyordu. Odada oturmamın tek sebebi Louis'nin ısrarlarıydı. Onu kıskandığımı biliyordu. En azından aynı ortamda bulunmamızı istemişti.

"Selam millet ama Niall nerede?" diyerek odaya Harry girdi. Bulunduğu yerden birbirimizi göremiyorduk. Judith cama doğru çevirdi başını, adım geçince. Louis de olduğum tarafı gösterdi.

"Yapma böyle." dedim kısık bir sesle. Yandan yandan baktı bir kere, o kadar. Yüzümü sıvazladım. Harry onunla neşeli olmasını amaçladığı bir sohbete başlarken ben şakaklarımı ovuyordum.

Kelimlerim tükenmişti. Ağzımdan bir şey çıkmıyordu. Öylece oturuyor ve ona yalan söylemediğimi farkedeceği günü bekliyordum. Beklemek zırundaydım çünkü konuşmama izin vermiyordu.

Harry'nin neşeli konuşmasını dinlerken odaya biri girdi? "Niall yok mu?" diyen Bayan Mandy'ydi giren. Evet, bana Bay Horan demeyi sonunda bırakmıştı.

"Burada." diyerek beni gösterdi Harry. Bayan Mandy görüş mesafeme girdiğinde birbirimize selam verdik.

"Nasılsın bakalım?" diye sordu Judith'e.

"Fiziksel açıdan iyiyim." diye cevapladı.

"Mental açıdan nasılsın peki?" diye Louis sordu bu sefer de.

"Nasıl olabilirim ki? Bayılıyorum, Indiana'da 15 yaşındayım; uyanıyorum, Londra'da 21 yaşındayım. James yok, annem, babam, erkek arkadaşım yok. Hiç tanımadığım insanlar benim için bekliyor. Dünyanın tanıdığı bir adam bana kendini hatırlatmak için çırpınıyor. O adama güveniyorum ama bana yalan söylüyor. Babamı öldürdüğümü öğreniyorum. Nasıl olabilirim ki, söylesenize." Alaycı ama bir o kadar da acı dolu cümleleri karşısında hepimiz susmuştuk.

"Kendini iyi hissediyorsan bugün taburcu olabilirsin." dedi Bayan Mandy cevap vermek yerine. Judith bunu bekliyormuş gibi hemen yerinden kalktı.

"O zaman ben işlemleri halledeyim." diyerek yerinden kalktı Louis.

"Sen kal ve bana yardım et. Niall halleder." diye engelledi Judith onu.

"Giyinmene ben yardım edemem." dedi Louis yandan yandan bana bakarak.

"Ona bakılırsa odadaki kimse yardım edemez. Ben kendim giyinirim, sen kal."

Yerimden kalktım ve kapıyı çarparak odadan çıktım. Çıkış işlemlerini yaparken sinirliydim. Beni odadan kovmak için yer arıyordu. Birazdan eve gidecektik, orada ne yapmayı planladığını merak ediyordum.

OverdoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin