Commit Suicide

406 42 31
                                    

II. Kısım

26

~Louis~

"Bence hemen uyanmalısın. Dışarıda çok güzel kar yağıyor. Evet, sen son gördüğünde hava güneşliydi ama yaz bitti. Sonbaharı da kaçırdın. Kış da bitmek üzere ama, merak etme kartopu oynayabileceğiz."

Niall'ın monoloğunu dinlemeye dayanamayıp üniteden çıktım.

Judith intihar girişiminde bulunalı bugün tam 6 ay olmuştu. Umutlar giderek azalıyor, Niall ise tam tersine daha da çok inanıyordu uyanacağına. Dün akşam onunla konuştuğumuzda "Uyumayı sever zaten ama yakında uyanacak, eminim" demişti. İlk gün, o felaket gün de böyle söylemişti.

Akli dengesini yitiriyordu ama Maura ısrarla reddediyordu. Şokta olduğunu söylüyordu, 6 ay süren bir şok.

Dün "Eğer bebeğimiz ölmeseydi bugünlerde Judith'in karnı kocaman olacaktı. Tam 170. günü bugün. 24 haftalık." dedi Niall bana. Ona bebek Judith'in karnında ölmeseydi onu bir taşıyıcı anneye vermek zorunda kalacağını söylemedim.

Onun için endişeleniyordum. Bu yeni bir şey değildi, 6 aydır her gün onun için endişeleniyordum. Psikolojik tedaviyi istemiyordu. Maura bunları acıdan yaptığını söylüyordu. Oğlunu korumaya çalışmıyordu. Annelik içgüdüsü olarak onun ne hâlde olduğunu en iyi o biliyordu.

Londra'daki hastaneye geldiğimizden beri hastaneye mi eve mi gitmesi gerektiği hakkında kararsız kalıyordu. Liam'a "Orada anılarımız var. Hastanede ben varım, o sadece nefes alıyor." demiş.

Briana'nın karnı büyümeye başladığı zamandan sonra onunla mümkün olduğunca konuşmamaya çalıştı. Judith'i ziyarete geldiğinde başka yerlere gitti. Briana anlam veremedi başta, hatta kırıldı. Ama ben anlattığımda da hormonlarının etkisinden olsa gerek Niall için ağlamaya başladı.

Ah be Judith! Bari doğru düzgün yap işini.

Niall, bu intihar girişimi hakkında kendini suçluyordu. "Onu yalnız bırakmasaydım yapmazdı." demiş psikoloğa. Onun dışında ne yaşadıkları hakkında kimse bilgi sahibi değildi. Harry, Zayn ile alakalı olduğunu söylüyordu çünkü Zayn ziyarete geldiğinde Niall ortadan kayboluyordu. Bir de o günkü olay vardı, tabii. Nedenini ikisinin de söylemediği olay.

"Louis," dedi Maura. Ona döndüm. "biraz konuşabilir miyiz?"

"Elbette."

"Kafeteryaya inelim." dedikten sonra oğluna kafeteryada olacağımızı söyledi. Niall duydu ama bir tepki vermedi. Birlikte giriş kata indik. Bir masaya oturmadan önce ikimiz için de çay aldım.

"Bence artık Judith'in kablolarını çekmeliyiz." diyerek lafı dolandırmadan fikrini benimle paylaştı. "Niall'ı görüyorsun, hastanede yaşıyor artık. Uyuşturucu kullanıyor ve şu an bir harabeden farksız. Judith ölürse, ki bence uyanmayacak, Niall toparlananilir. Biraz da olsa."

"İlk olarak, bunu neden bana söylediğinizi anlamadım. İkincisi ise, ben Judith'in uyanacağına eminim. Judith bundan önce de intihar girişimlerinde bulundu, hepsinden de kurtuldu. Yani uyandığında ikisi için de iyi şeyler olac--"

"Judith uyanırsa 'ikisi' diye bir şey bir şey olmayacak." diye sözümü kesti.

"Buna siz karar vermeyeceksiniz."

"Bak, Louis," dedi Maura. "yakında baba olacaksın. Niall'ın arkadaşları arasında beni en iyi sen anlayabilirsin. Kimse çocuğunun zarar görmesini istemez. Çocuk daha doğmamış olsa da, 22 yaşında olsa da. Judith Niall'a zarar veriyor. Bunu söyleyebilecek kadar iğrenç bir duruma geleceğim aklıma gelmezdi ama keşke ölseydi Judith. İntihar etmek istediyse de bunu düzgün yapmalıydı veya hiç yapmamalıydı. Tanrım, bu çok utanç verici. Birinin ölümünü diliyorum."

OverdoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin