Dinlemelisiniz,
Niall çiçeğim (OnlyWriter©) - This Town
One Direction - What a Feeling
Taylor Swift - Clean46
~13 Eylül 2016 Salı~
~Niall~
Nile'la kahvaltımızı yaparken ikimiz de düşünceliydik. Tabaklarımızdaki haşlanmış yumurtaların can çekişiyor olmasından da bunu anlayabilirdiniz.
Nile'ın neden düşünceli olduğunu tüm rehab biliyordu. Nile uzun ve yoğun bir tedavi takvimine sahip olan rehabtaki birkaç kişiden biriydi. Şu sıralar psikolojik ve ruhsal tedavisi ön plandaydı. Danube ise 1,5 ay önce tedavisini bitirip rehabtan ayrılmıştı. Ama bu süreçte yalnızca 3 kere ziyaretine gelmişti. Son 15 gündür ise ondan hiçbir haber yoktu. Telefonu da kapalıydı.
"Gitti." dedi Nile. "Hep yaşadığı hayatın getirilerinden kaçmayı isterdi. Burada olmam da onun işine geldi. Zaten kim benim gibi biriyle hayatını geçirmek ister ki? Şu hâlime baksana."
"Dan seni çok seviyor, seni bırakıp gitmez. Ayrıca o öyle biri değil, böyle şeyler düşünmeyi bırak."
"Nerede o zaman?"
"15 gündür gelmiyor, belki bir işi vardır."
"Sen Judith 2 gün üst üste gelemdiğinde kafayı yiyen adamsın. Bu söylediklerin hiç de geçerli olmuyor."
"Sen Danube'a aşık değilsin."
"Bazen o saçma duygudan önemli şeyler olabiliyor, Bay Horan. Danube benim hayatım. Ben onun annesiyim, o benim babam. Bunu anlamanı zaten beklemiyorum ama kendinle karşılaştırmaman yeterli."
Nile arkasından yavaş yavaş yaklaşan Danube'un farkında değildi. Bir anda omuzlarına sarılı kollar bulunca da çığlığı bastı hâliyle.
Onlar hasret giderirken -ve Nile Danube'a trip atarken- ben de salona gittim. Görevlilerin birinden bilgisayarımı istedim. Bilgisayarımı getirdiğinde teşekkür ettim. Elektronik postalarıma baktım, haber sitelerinde gezindim, yeni çıkan şarkılara göz attım. Ama zaman geçmek bilmedi.
Bugün Judith'in işi vardı. Ancak akşam gelebileceğini söylemişti. Bugünün doğum günüm olduğunu muhtemelen bilmiyordu. Aylardır kullanmadığım Twitter'da doğum günümü kutlamak için bir tag vardı -bu şaşırtıcı değildi-, Instagram'da hayran hesapları yüzlerce paylaşım yapıyordu.
Twitter'a tekrar girdim. Normalde bu tweet gece yarısına doğru atılırdı ama "Sevginiz ve iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Artık 23'üm ve iyileşiyorum." yazarken bunu pek umursamamıştım. Tweeti atar atmaz gelen binlerce bildirim yüzümde gülümseme yaratmıştı.
"Niall!" Nile'ın sesini duyduğumda ona doğru, yani arkamı döndüm. Danube ile beraber duruyordu ve ellerinde bir pasta vardı. Biraz önceki gülümsemeyi biraz daha büyüterek ayağa kalktım.
"Gerek yoktu." dedim hâlâ gülümserken. Geçen seneki doğum günümde paso ağladığımı ve herkesin yeni yaşımla ilgili iyi dileklerini duyamamazlıktan geldiğimi varsayarsak oldukça güzel bir doğum günü geçiriyordum. Evet belki akşam bir barın lobisinde arkadaşlarımla pasta kesip sabaha kadar eğlenmeyecektim ama böylesi zaten daha iyiydi.
"Doğum günü çocuğu!" Sesin geldiği yöne baktığımda rehabın girişinde duran Judith'i gördüm. Onu gördüğümü farkedince bana doğru koştu ve üzerime atlayıp bana sarıldı. Bacakları belime sarılıydı, ben de kollarımı sırtına sardım. "İyiki doğdun!" diye bağırdı neşeyle.
Sonra Riverların getirdiği pastayı kestik. Sonradan öğrendim ki aslında pastayı Judith getirmiş. Benimki kadar büyük olmasa da prodüksiyonlu bir sürpriz olmasını istemiş. Pastayı yedikten sonra Judith masada duran bilgisayarımı kapattı ve koltuk altına sıkıştırdı. Elimden tuttu ve beni yukarı çıkardı.