Fingers

461 58 37
                                    

13

~Birkaç Ay Sonra / Temmuz~

"Bunu asamazsın Judith."

"Bak ama çok güzel oldu."

"Evin resmini eve asamayız. Olmaz. Saçma."

"Ben odama asarım o zaman. Çivi ver bana."

"Çivi kalmadı."

"Of Niall!"

Judith elinde kocaman tuvalle merdivenleri tırmanmaya başladı. Bu hâline güldüm. Onun için resim galerileri araştırıyordum ve New York'ta güzel bir yer bulmuştum. O, bu şekilde çalışmak istediğini söylemişti, ben de iyi bir fikir olduğunu söyleyip galeri araştırmaya başlamıştım.

New York'ta olması kafamı karıştırıyordu çünkü Judith yanlız yaşayamazdı.

Her neyse. İllaki Londra'da da bir yer bulunurdu.

"Niall, odamda yer yok!" diye seslendi Judith.

"Sana söylemiştim. Bazılarını çatıya kaldırmamız gerekiyor." diye seslendim ben de, merdivenleri tırmanmaya başlarken.

"Asla!" Tepkisi üzerine güldüm. Odasının olduğu 3. kata çıktığımda onun odadan çıktığını gördüm. "Belki de merdiven duvarlarına asmalıyız."

"Hayır. Hayır, benim arkadaşlarım bu eve geliyor, olmaz. Lütfen, rica ediyorum." dedim ellerimimi iki yana sallarken.

"Tamam, kaldır çatıya." diye pes etti. Tuvali bana verdi. "Ben atölyedeyim."

"Tamam."

Atölye dediğimiz yer, alt kattaki 3 odayı tek oda hâlina getirerek oluşturduğumuz büyük odaydı. Judith'ih tüm resim malzemeleri oradaydı ve çoğunlukla orada resim çiziyordu. Bu işe kendini iyice kaptırmıştı ama emin olun ki bu çok iyi bir şeydi. Çünkü tüm gün ya resim çiziyordu, ya da bir yerlere gidip -ona araba kullanmayı öğrettiğim için arabayla seyahat ediyordu- fotoğraf çekiyordu.

Oda, bana oldukça tuhaf gelen ama onun için çok normal olan bir şekilde bembeyazdı. Duvarlara resim asmıyordu, boya sıçrarsa da hemen beyaza boyuyordu. Dediğine göre dikkatinin dağılmaması içindi.

Aşağı kata indi. Onun peşinden indim. Kapıya 'Rahatsız etmeyiniz.' yazısını astıktan sonra odaya girdi. Ona güldüm ve aşağı kata indim.

Bugün bir yemeğe davetliydik. Yani aslında, 5. yıl kutlaması gibi bir şeydi. Louis bir yere gidip eğlenmeyi teklif etmişti ama Judith'in de benimle gelmek zorunda olduğunu ima edince benimle biraz alay etmişler, sonunda da bir yemek düzenmeleye karar vermiştik. Nehir'in kıyısında bir restorana gidecektik.

Judith geleceği için Liam'a Sophia ile birlikte gelmesini önerdi Louis. Bunu söylemiş olması işime gelmişti. Judith arkadaşlarımdan hâlâ çekiniyordu, en azından bir hemcinsi olması iyi olurdu.

Sophia ile anlaşacaklarını da pek sanmam ama...

Ben vaktimi boş geçirirken saat 7 olmuştu. Hazırlanmaya başlasak iyi olurdu. Üst kata çıktım. Atölyenin kapısını çaldım. Cevap vermedi. Bir daha çaldım. Yine cevap vermedi. Kapıyı açtım. Şövalenin önündeki taburede uyuyakalmıştı. Yanına gittim. Onu dürttüm. Gözlerini açtı hemen. Elindeki boya fırçasının boyalı kısmı yüzüme çarptı, yanağım mavi renge boyanmıştı. Ben buna gülerken o saha ne olduğunu anlayamamıştı. Başını omzuma yasladı, gözlerini yeniden kapattı.

"Şşt, uyumasana! Kalk hadi, hazırlanalım. Geç kalacağız." dedim başını kaldırıken.

"5 dakika daha." dedi Judith, başını yeniden omzuma koyduktan sonra.

OverdoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin