Dinlemelisiniz, Ed Sheeran - Thinking Out Loud One Direction - Drag Me Down Ellie Goulding - Love Me Like You Do One Direction - I Want To Write You A Song
45
***
~Ağustos 2016, 2 Ay Sonra~
~Judith~
"Jude! Tatlım o suratının hâli ne?" diyerek bana yaklaşan makyöze döndüm. "Sen gülümsemedikten sonra benim sana en profesyonel makyajı yapmamın hiçbir manası yok."
Backstage'de, neredeyse ağlamak üzereyken diğer mankenlerin ve çalışanların bana tuhaf tuhaf bakıyor olması açıkçası çok da umrumda değildi. İlk defileme çıkacaktım ama Niall yoktu. İzin alamamıştı. Ona defalarca bunun sorun olmadığını söylesem de birazcık sorundu.
Birazcık.
2016 Londra Moda Haftası'nda yürüyecek olmak güzeldi. Ama daha iyi hissetmek istediğim de doğruydu. Niall'ı özliyordum. Defile çalışmaları yüzünden her gün yanına gitme durumum değişmişti. İki günde, hatta üç günde bir akşam yemeği saatinde yanına gidebiliyordum. Onunla daha az vakit geçirdiğim için olsa gerek daha da durgunlaşmıştı. Onu omzuma yatırıp seve seve uyutmak istiyordum.
Podyum için geri sayım yapılırken heyecanlanmaya başlamıştım. "Judith! Eteğini düzelt hayatım." Dediğini yapıp hızlı adımlarla podyumun girişine yaklaştım. Summer sıralarımızı kontrol ederken rahatlamaya çalışıyordum. Üzerimdekiler güzeldi ve ben iyiydim, evet.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çalması gereken şarkı Jealous'tı. Ama çalan o değildi. Canlı performans olacağını bilmiyordum çünkü şu an elektro gitar solosu başlamıştı. Kaşlarımı çatmış etrafa bakarken herkesin gülerek bana baktığını farkettim.
Sonra kaşlarımın çatılması bir anda sona erdi ve ağzım şaşkınlıkla açıldı. Çünkü tüm salonu Niall'ın sesi doldurmuştu.
"I've got fire for a heart, I'm not scared of the dark You've never seen it look so easy I got a river for a soul and baby you're a boat Baby, you're my only reason"
Henüz podyuma kimse çıkmamışken o şarkıyı söylemeye devam ediyordu. Bundan neden haberim olmadığını merak ediyordum. Ayrıca şarkı Jealous'tı ve canlı performans söz konusu değildi. Burada neler döndüğünü cidden merak etmeye başlamıştım.
Podyuma teker teker çıkan arkadaşlarım yürürken o şarkıyı söylemeye devam ediyordu.
"If I didn't have you there would be nothing left The shell of a man that could never be his best If I didn't have you I'd never see the sun You taught me how to be someone"