23
Günler ummadığım kadar hızlı bir şekilde geçip giderken kendimi bu şekilde yaşamaya alıştırmaya başlamıştım. Güzel bir residence'ın en üst katında, girişin yasak olduğu güvenlik seviyesi bir nebze yüksek olan bölümünde yaşıyordum. Bahsettiğim kursları ayarlamaya başladım ama henüz sadece evde resim çizmekle yetiniyordum.
Tabağımı alıp salona geçtim. Bilgisayarın ekranında bana biraz önce sallandığını söylediği aleti gösteriyordu. Video klip çekimleri için NASA'daydılar ve bu kulağa çok güzel geliyordu. Tabii, şu an orada saat 6 olmasaydı. Evet, 6 çok erken bir saat sayılmazdı ama Niall uykusuz görünüyordu.
Fazla konuşmadan görüşmemizi sonlandırdık. Ben de öğle yemeği yiyormuşum gibi göstermek için yaptığım yemeği mutfağa götürdüm ve çöpe attım. Yiyemezdim.
Öğle saatiydi ve yeni boya alma vakti gelmişti. Katın başında görevli olan Ben'i aradım ve dışarı çıkacağımı söyledim. (İşleyiş şöyleydi : Ben Ben'e dışarı çıkacağımı haber verirdim, o da benim için Niall'ın arabasını hazırlardı. Daha sonra beni takip ederlerdi. Gittiğim yerlerde belli etmeden peşimde dolaşmaları biraz sinir bozucuydu ama sorun yaratacak türden değildi.) Hazırlanmaya başladım.
Üzerime günlük kıyafetler giyindikten sonra dışarı çıktım. Niall'ın arabasını, boyalarının çok özel olduğunu Indianapolis'teki öğretmenimden duyduğum ve birkaç kere Niall'la gittiğimiz dükkana sürdüm. Dükkana ulaştığımda arabadan indim ve içeri girdim. Ben ve Sam ikizlerin nerede olduğuna baktım, arabalarını parkediyorlardı.
Kendimi boyaların arasına attım. Elime aldığım sepeti boya tüpleriyle doldururken neşeli gözüktüğüme emindim.
Dükkanın fotoğrafçılıkla ilgili olan kısmına geldiğimde merceklere bakarken birine çarptım ve kadının elindeki mercek yere düştü. Neşem, yerini gereksiz bir korkuya bırakırken çarptığım kadın gülümsüyordu.
"Çok, çok özür dilerim." dedim telaşla. "Benim hatam. İyisiniz, değil mi?"
"İyiyim, merak etme." dedi kadın sakin bir tavırla. "Siz... sizi bir yerden tanıyor gibiyim." Bense çoktan tanımıştım. "Tabi ya! Niall'ın kız arkadaşısın sen. Şu model olmamakta ısrarcı olan model kılıklı kız."
"Aslında sadece Judith'im. Ve siz de Carrie Ollis olmalısınız."
Flashback yapıp, size olayı açıklıyorum. Carrie Ollis, bir dergi için Niall'ın fotoğraflarını çekmiş olan ünlü fotoğrafçıydı. Çekim gününde stüdyosuna gitmek zorunda kalmıştım ve orada tanışmıştık. Dakikalarca fotoğraflarımı çekmek için yalvarmıştı. Ama pek sıcak baktığım söylenemezdi.
"Aynen oyum, güzelim. Ama siz demezsen daha da çok Carrie Ollis olabilirim. Ee, nasıl gidiyor?" dedi yere eğilip kırılan merceği almadan önce.
"İyi." demekle yetindim.
"Şu sarı kafa neler yapıyor? Hayret, peşinde dolaşmıyor. Ayrıldınız mı yoksa?"
"Hayır. Amerika'ya gitti."
"Neden?" dedi şaşkınlıkla.
"Şu albüm meseleleri falan. Pek anladığım söylenemez."
"Anladım. Ee, sen albüm falan yapmıyor musun?"
"Hayır. Neden albüm yapayım ki?"
"O hâlde, artık benim fotoğraf çekimi teklifime artık hayır demezsin." dedi
cevap vermek yerine."Aslına bakarsan hâlâ bu fikir bana ço--"
"Bu fikir artık sana yakın olmalı! Bugün bir randevum daha var ama o zamana kadar işimiz biter. Bitmese bile, seninle tanışmaktan büyük zevk alacak biri. Haydi, işin yoksa stüdyoma gidelim."
![](https://img.wattpad.com/cover/36898006-288-k313767.jpg)