Angel

629 73 22
                                    

8

Judith elinde tuttuğu çantayla beraber koşmaya başladı. Şaşkınlığı atlatamamıştım ve uzun süre atlatabileceğimi sanmıyordum. Judith, babasını öldürdü. Babasını...

Judith'in gittiğini algılamayı başaran beynim bana koşma emri verdiğinde yanımda duran iki kişiyi ittirip Judith'in gittiği yönde koşmaya başladım. Sadece Judith'i bulmaya odaklanmıştım ve diğer düşünceyi aklımdan atmaya çalışıyordum.

Sokaklar boyunca koştum. Yer yer adını bağırarak, yer yer dolaba saklandığı gibi minik yerlere saklandığını düşünüp minik çukurlara bakarak koştum. Gece yarısı çoktan geçmişti. Artık Yorkshire'da değildim. Nereye gidebileceğini bilmiyordum. O olmadan eve dönmeyeceğimden emindim. Zaten biraz daha koşarsam evimi bulamayabilirdim.

Cebimden telefonumu çıkardım saate bakmak için. 3.42'ydi. 2,5 saatten daha fazla bir süredir onu arıyordum ve bacaklarımda derman kalmamıştı. Koştuğum için nefes nefeseydim. Bir duvara yaslandım ve yere çöktüm. Rahatça nefes alırken birilerinin beni izlediğini farkettim.

Bir binanın köşesine sinmiş kız ve erkeklerden oluşan bir grup insandı bana bakan. Karanlık bir tipleri vardı, ya da ışık olmadığı için bana öyle geliyordu. Bu saatte grup hâlinde olmaları önce beni şaşırttı, sonra da onların bağımlı veya ona benzer olduklarını anladım. Hava zifiri karanlıkken dışarıda olan insanlar beni çoğu zaman korkuturdu. Bana göre hep kötü alışkanlıkları veya belalı olan insanlardı onlar. Böyle insanların bana zarar verebileceği düşüncesi zihnimde yer etmişti.

"Hey!" dedim, dikkatleri üzerimde olsa bile dikkat çekmek için. "Elinde sırt çantasıyla geçen bir kız gördünüz mü?"

"Judith'i mi?" dedi aralarından biri. Erkekti.

"Evet." dedim heyecanla.

"Nereye gittiğini bile biliyoruz." dedi bir kız alayla. Oturduğum yerden kalktım.

"Gerçekten mi?" dedim heyecanla. Gülmeye başladılar. "Ben ciddiyim. Onu bulmam gerekiyor."

"Judith'i ne yapacaksın ki? Süt çocuğuna benziyorsun, Judith'le ne işin olabilir?" dedi bir erkek.

"Benim arkadaşım. Benden kaçamaz çünkü bana söz verdi. Onu bulmam gerekiyor, lütfen bana nereye gittiğini söyleyin." dedim. Birkaç kere fısırdaştılar aralarında.

"Söylemeyeceğiz." dedi bir kız.

"Neden?!" diye bağırdım sinirle. "Bana ihtiyacı var ama benden kaçıyor. Lütfen, lütfen, lütfen bana yerini söyleyin." dedim bağırmadan. Bağırarak onları kızdırırdım. Kızarlarsa saldırırlardı. Bana saldırdıkları takdirde sabah ölüm haberim manşetlere taşınabilirdi.

"Sana ihtiyacı olsaydı senden kaçmazdı. Judith kimden kaçması gerektiğini iyi bilir, bir nedeni vardır elbette." dedi bir kız sesi. Montumun iç cebindeki cüzdanı çıkardım. Açtım ve içindeki nakit paranın hepsini elime aldım.

"Yanımda bu kadar nakit var. 50£ alıyorum, eve gitmek için taksiye binmem gerekiyor. Eğer Judith'in yerini söylerseniz size parayı vereceğim." dedim.

"Ne kadar var?"

"350£ civarı bir şey. Yanımda başka nakit yok, üzgünüm." dedim ve omuz silktim. Bir çocuk ayağa kalktı ve parayı aldı.

"Özür dilerim bebeğim, çok para verdi." Ne olduğunu anlamaya çalışırken sert bir vurma sesi geldi.

"Canın cehenneme Robbie!" Judith'in sesini duyduğumda yüzümde bir gülümseme oluştu. Onların arasından çıktı. Zekice bir plandı, yön şaşırtmış olacaklardı.

OverdoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin