LSD - Part I

295 28 63
                                    

38

Biri bana "Sence Dünya eğlenceli bir yer mi?" diye sorsa ne cevap vereceğimi düşünüyorum bir süredir. Çünkü biri bana böyle bir soru sordu.

Ben ki, duyduğu her şarkıyla dans etmeye başlayan Niall Horan, bu soruya cevap veremedim. Bir sene önce sorsanız cevabı esprili bir şekilde hazır olan ben, bu soruya cevap veremedim.

Soru anlamsız ve gereksizdi. Zor dönemlerden geçtiği tüm dünyaca bilinen bir adama bu soruyu yöneltmek saçmaydı.

Çocuklarla katıldığımız bir radyo programında -ki bu program ne zaman organize edildi bilmiyorum- "Rastgele Sorular" başlığı altında tweetlerle gelen soruları bize yöneltiyorlardı. Bu soru da bana denk gelmişti.

"Pekâlâ, sıra sende Niall. Sence Dünya eğlenceli bir yer mi?"

"B-bilmiyorum."

Bu soruya bu kadar kafa yormam düşününce komik geliyor. Fakat bu sorunun ardından gelen düşünceler hiç de komik olmadığını açıklamaya yetiyor.

Ben nasıl bir insan olmuştum? Şu son bir senede psikolojik sorunlarım oluştuğundan neredeyse eminim. Asla eski Niall olmayacağımdan da eminim.

Değişimim dehşetengiz görünüyor.

Ama ben bu kafamı dolduran soruları bir kenara bırakıp yaklaşık 2 haftadır gayet iyi giden bir ilişkimiz olan Judith'e odaklanmaya çalışıyordum.

Aramızdaki şeye o ne der bilmiyorum fakat ben ilişki demeyi uygun görüyorum. O beni bakıcı gibi görüyor olabilir çünkü çoğu zaman ona öyle davranıyorum. Fakat hey, bu benim elimde değil. Ona ilgi göstermeye çalışıyorum ve bu bazen bakıcılığa kayabiliyor.

Fakat hangi bakıcı ile hasta aynı yatakta yatar bilmiyorum.

Bu benim yüzümde kocaman bir gülümseme yaratan bir ayrıntıydı. Her gece birlikte yatağa gidiyorduk ve o ilaçların etkisiyle hemen uyuyordu. Ben de uyuyakalana kadar -ki bu uyuyakalmak çoğu zaman "uykuya direndikten sonra yenilmek" de oluyordu- onu izliyordum.

İsteği üzerine saçlarımın uçlarını sarıya boyatmıştım. Çok az bir kısmını ama. Kumral olmak hoşuma gitmişti. O istemeseydi daha uzun bir süre sarı boya sürmezdim.

"Günaydın."

Bakışlarımı tavandan ayırıp mahmur mahmur bana bakan Judith'e çevirdim.

"Sana da günaydın." Omuzlarını kaldırmaya çalıştı. Sonra yapamayınca yatağa geri gömüldü. "Bitkinsen yataktan çıkmak zorunda olmadığını biliyorsun."

"Biraz daha yatsam iyi olur aslında." dedi esnerken. "Sen uyumadın mı?"

"Senden birkaç dakika önce uyandım." diye yalan söyledim. Aslında tüm gece uyanıktım. Sadece onu izlememiş, onunlayken sürekli yanımda olan ilham perilerimin artış göstermesiyle de bir şarkı yazmıştım.

Melodisi bile aklımda oluşmuştu. Normalde melodi aklıma gelir gelmez piyano başına geçmem gerekiyordu ama gecenin geri kalanında şarkıyı ona söylemiştim.

Yaklaşık on dakika sonra o yatmaktan sıkıldı. Kalktık. Bugün giymesi için ona kıyafetler çıkardım. Çok beğendiğini söylediği pantolon ve bluzu giydi. Ben de giyindim işte, kombin falan yapmadım yani.

Kahvaltı için odadan çıkıp aşağı indiğimizde mutfakta bir savaş olduğunu farkettik. Fakat hayır, ben şaka yapmıyorum. Mutfak kapısının önüne geldiğimizde bir doğru uçan bir kaşık vardı. Kaşığı havada yakaladım.

OverdoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin