Dinlemelisiniz;
•Lily Allen - Somewhere Only We Know
•Ed Sheeran - Supermarket Flowers
•Dodie - Sick of Losing Soulmates
•Ellie Goulding - I Know You Care
•Troye Sivan - For Him
•Cloves - Don't Forget About Me
•Plain White T's - Hey There DelilahBunları ve bunlar gibi şarkıları bölümü okurken dinleyebilirsiniz. Aslında bölüme tam olarak hüzünlü şarkılar yakışmayabilir ama zaten beni biliyorsunuz, genelde bölüme uygun koymak yerine bu sıralar dinlediğim şarkıları koyuyorum.
Ve siz, bu satıra benim için sevdiğiniz hüzünlümsü şarkıları bırakır mısınız?
İyi okumalar!
***
41
"Niall, telefonunun şifresi ne?"
"378963 ama ne yapacaksın?"
"Hiç."
Bornozumu giyip ebeveyn banyosundan çıktım. Judith yatağın ucuna oturmuş, telefonun ekranına yüzündeki tebessümle beraber bakıyordu. Kulağımın aşina olduğu ritmik sesi duyduğumda aynı tebessüm bende de vardı artık. Yanına oturdum. Minik bebeğimizin ultrason görüntüsünü izliyordu.
"Benim," dedi ve durdu. "yani bizim, bir daha bebeğimiz olmayacak mı?"
"Bilmiyorum. Ama sen bunun için kendini hazır hissettiğin an tıbbın tüm imkanlarını önüne sereceğim." Şakağı ile saçları arasındaki yeri öptüm.
"Yaşasaydı şimdi doğmuş olurdu, değil mi?" Başımı salladım. Boğazıma doğru bir yumrunun yükseldiğini hissettim. O günleri hatırlamak bile beni yıpratmaya yetiyordu.
Başımı omzuna koydum. Ultrason kaydı tekrarlanırken ikimiz de onu izliyorduk.
"Adını düşünmüş müydün?" diye sordu bu sefer de.
Zor da olsa güldüm. "Sadece 2 gün. Sadece 2 gün onun varlığından haberdardım. Adını koymayı bile düşünmüyordum sen uyanmadan. Sen uyanacaktın, beni gördüğünde mutluluktan ağlayacaktın. Bebeğimizi gördüğünde şaşkınlıktan ne yapacağını şaşıracaktın önce. Sonra anne olduğunu farkedecektin, sen ve bedenin. Ona sarılacaktın. Ben sizi izleyecektim. Biz mutlu olmaya çalışacaktık, Judith. Üçümüz. Hayallerim gerçek olma kotasını fazlasıyla doldurdular ve Tanrı daha fazlasına izin vermiyor artık. Buna da izin vermedi. Ona bu yüzden çok kızgınım. O bebeğin varlığının bana iyi geleceğini biliyordu, baba olmanın beni güçlü tutacağını biliyordu." Dizime vurdum. "Seni uyuşturucuya alıştırdığım için beni cezalandırdı işte. Bunda karmaşık bir şey yok. Sonra biri, sonra diğeri derken bütün hayatımı mahvetti."
"Tanrı kimseye bunu yapmaz. Tanrı hepimizi sever." dedi Judith, sakallarımın çıkmaya başladığı yanaklarımı okşarken.
"Gitmeyelim bir yere." dedim ani bir kararla. Başımı kaldırıp ona baktım. "Tüm gece seninle konuşmak istiyorum."
"Tamam."
Ayağa kalktım ve hızlıca giyindim. Judith aç olmadığını söyledi. Ben zaten pek bir şey yiyemiyordum. Normalde bu akşam güzel bir restoranda yemek yiyecektik. Ama gerek yoktu. Doğum gününü böyle de güzel geçirebilirdik.
İkimiz de pijamalarımızla saat 6.30'da yataktaydık. Uzunca bir süre birbirimize baktık sadece. Bir süre sonra bana yaklaştı.
"Sen çok garip birisin." Güldüm. "Yanlış söyledim aslında, benim için garipsin."