Auckland

356 37 20
                                    

21

Konuşmalar sırasında yerin dibine girmem daha rahat olsun diye salondaki en yumuşak koltuk benim için ayrılmış olmalıydı.

Hiçbir zaman katil olduğum için övünmemiştim -üzgünüm ki geldiğim yerde benim yerimde olmak isteyen onlarca kişi vardı ve onlar katil olmanın övünülecek bir şey olduğunu düşünüyorlardı- ama bunun yüzünden ezilip büzülmemiştim de.

Ta ki... O'na kadar.

Hatırlamak güç değil benim için, bilirsiniz. Ama o geceyi o kadar net hatırlıyorum ki gözlerimi kapatıp açınca o güne gidebilirmişim gibi hissettiriyor. Niall Horan'dan kaçtığımız gece. Gerçeklerim ve benim kaçtığımız gece...

Ve şimdi aynısını yaşıyordum. Kahretsin ki Horan uzağımda oturuyordu. Görüş mesafeme bile zor giriyordu. Tabi, yere baktığım için görüş mesafem çok kısıtlıydı.

"Evet, bakalım bugünün ana maddesi neymiş." dedi Helen. Başımı kaldırıp ona baktığımda ana baktığını gördüm. Diğer herkes gibi o da bana bakıyordu.

"Kısa kesebilir miyiz?" dedi Niall, sessizliği bozarak. Odak noktası olma sırası artık ondaydı. "Biliyorsunuz ki bir seyahat yaptık ve yorgunuz."

"Ve emin ol ki bu umrumda bile değil." dedi Helen. Tekrar bana döndü. "Ee, Judith, kendinden bahsetsene biraz." Sanki bir kafede buluştuğu arkadaşına hayatın nasıl gittiğini soruyordu! "Ah, adın Judith, değil mi? Soyadın da Veronica? Bundan emin olmam gerekiyor. Malum, hakkında bildiğimiz her şey yalan."

"Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun ki, neler yalan olabilir?" diye iddialı bir giriş yaptım. "Kendimden mi bahsetmemi istiyorsun? Pekâlâ."

Biraz bekledim. Bu süre içerisinde Niall'a bakıyordum. Beni sakinleştirip, cesaretlendirmeye çalışıyordu. Ona gülümsedim, ortamdaki gerginliğe tezat bir durum oluşturdum.

"Adım Judith. 1 Mayıs 1994'te ikizim James'le beraber dünyaya geldim. Doğuştan edinilen bir özellik olarak, hipertimeziyim. Doğduğum günü unuttum sadece. Ama ikinci günümü hatırlıyorum. 16 yaşıma kadar ailemle olmak üzere, 19 yaşıma kadar Indianapolis'te yaşadım. Bir erkek arkadaşım vardı. Onunla karaokeye gittiğim bir gecenin sonunda ikizimi öldüren babamı öldürdüm. 2 sene hapis yattım. Hapishaneden çıkınca uyuşturucu kullandım ve sattım. Daha sonra Londra'ya gelip aynı işe burada devam ettim. İçinde bulunduğum çeteyi ihbar edip rehabilitasyon merkezine yattım ve uyuşturucu tedavisi gördüm. O merkezde Niall Horan'la tanıştım. Onun yüzünden çatıdan düştüm ve onun hemen ardından tedavim bittiği için merkezden ayrıldım. İşte, Niall Horan beni orada buldu ve o zamandan beri onunla yaşıyorum. Yeterli oldu mu?"

İtiraf etmeliyim ki ben bile kendimden korktum.

Fazla soğukkanlı görünmüştüm. Çok fazla! Anneme okulun nasıl geçtiğini anlatır gibi anlatmıştım resmen. Niall'a baktım, gülümsüyordu. Gözlerini kırparak şirin bir görüntü bahşetti bana. Daha sonra sol elinin yüzük parmağını ovuşturdu. O anda yüzükle oynadığımı ve buna güldüğünü anladım. Yüzükle oynamaya devam ettim.

"Babanı..." dedi Liam usulca. "nasıl öldürdün?" Cümlenin fiilini zorlanarak, pek belli olmasa da sesi titreyerek söyledi.

"Bunu bilmen gerekmiyor." diye araya girdi Niall.

"Hayır, gerekiyor." diye itiraz ettim. "Asıl hikaye bu kadarla sınırlı değil. Ama eğer çok merak ediyorsan, Liam, bıçaklayarak öldürdüm. 8 kez bıçakladım."

Harry'nin benzi atmış gibiydi. Ben de bu durumda olduğuma eminim. Harry ile göz göze geldik. Yüzümü inceledi o. Elini çenesine yaslayıp daha dikkatli inceledi beni ve bedenimi

OverdoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin