Bölüm:9

39K 1.2K 214
                                    

DÜZENLENDİ


-


Bütün gece aynı rüya ile defalarca gözümü açmış, defalarca da uykuya dalmıştım. Boş sokakta Doğa ile kaçışımız, duyduğumuz silah sesi ve her seferinde bedenime çarpacak bir kurşundan son anda uyanarak kurtuluyordum. Saat 8'i gösterdiğinde aynı rüyayı daha fazla görmemek için yataktan kalktım. Tek elimle yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı da olabildiğince düzeltip koridora çıktım. Her seferinde hızla geçtiğim koridoru ilk kez incelediğimde hem çok sade hem de şık olduğunu fark ettim. Odamın hemen karşısında olan merdivenler bir üst kata çıkarken Koridorun başındakiler aşağı iniyordu. O arada duvarlarda hep tablolar vardı. Anlam bakan gözlere bırakılmıştı tablolarda ve ben sadece karmaşa görüyordum. Durup tabloları daha fazla inceleyemeyecek kadar acıkmıştım. Geldiğim koridoru yavaşça tekrar yürüyüp merdivenlerden aşağı indim. Pars tek başına masada otururken Hamdi abi masayı hazırlıyordu. Her gün bu kadar erken kalkıp kahvaltı yaptığını görmek şaşırtıyordu beni. Geldiğimi gördüğünde kısa bir süre yüzüme bakıp sonra yaralı olan koluma kaydı bakışları. Tekrar yüzüme baktığında pek kesin olmayan bir ses tonuyla sordu.

'' Şimdi nasılsın? ''

'' Daha iyiyim. '' dedim kolumu hafifçe sallarken.

Önündeki gazeteyi tekrar okumaya başladığında yine buruk kalmıştım sanki. Sürekli benimle ilgilensin istiyordum. Özellikle bu durumdayken. Bir kere yarım bırakmıştı ve ben en azından yaralıyken benimle biraz daha ilgilenmeliydi. Ben içimden biraz daha kırılırken Pars'a, o tekrar derin bakışlarıyla beni etkisi altına almıştı. Sandalyesine yaslanmış tek eliyle gazetesini tutarken diğer eli boştaydı. Boştaki eliyle beraber bakışlarıyla karşısındaki sandalyeyi gösterdi. Masayı hazırlamaya devam eden Hamdi abiye dönüp

'' Hamdi abi Ceren de benimle yapacak kahvaltısını. '' dedi.

Hamdi abi Pars'a baktıktan sonra bir de bana baktı yüzünde bir memnuniyet ifadesi vardı ve hafif gülümsüyordu. Sanki masaya ben değil de o davet edilmişti. Masaya otururken sevincimi gizlemeye çalışarak sordum.

'' Bugün o gün mü? ''

'' O gün? '' dedi Pars soran gözlerle.

'' Herkesin beraber kahvaltı yaptığı gün. ''

Pars gazeteyi kapatıp, bütün dikkatini bana verdiğini belli edercesine yüzüme baktı.

'' Bugün o gün değil. ''

Şaşkınlığımı gizleme gerek duymadan '' Neden buradayım peki? '' diye sordum.

Pars sadece gözlerime bakmakla yetindi. Kendim anlamam gerekiyordu ve ben bu olaydan olmayacak şeyler çıkarmamak için sadece ' yaralı olduğumdandır' diyerek geçiştirdim bütün düşüncelerimi.

Pars gazetesini okumaya devam ederken bu arada bende onu izliyordum. Hoyratça sayfaları çevirişi bile tamamen kendine hastı. Önce gözleriyle sayfaya bir göz gezdiriyor ilgisini çekenleri uzun uzadıya okuyup inceliyordu. Hamdi abi masayı tamamen kurmuştu ama Pars okumasına devam ediyordu.. Spor haberlerine geldiğinde bakmaya gerek bile duymadan gazeteyi kapatıp yanındaki sandalyeye koydu. Gözleri beni bulduğunda bir süre öylece baktı. Uzun uzadıya bakmak istememe rağmen utanan tarafım ağır gelince gözlerimi gözlerinden çektim.

'' Acıkmadın sanırım hiçbir şey yememişsin. ''

'' Seni bekledim. '' dedim utançla saçlarımı geriye atarken.

Pars açık bir şekilde gülümserken, gülümseyen yüzü her zaman beni alt üst ediyordu. Üstelik bu aralar bana karşı çok fazla gülümsüyordu.

MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin