Bölüm:22

28.2K 651 51
                                    

Multimedya Ceren ve Pars. Açıklamalarım bölüm sonundaa keyifli okumalar :) 

Bölüm içindeki multimedyaya  bakmayı unutmayın! :) şarkıyla beraber okuyun lütfeen :) -bölüm içinde bir tane daha var-


Vedalar gideni mi daha çok üzüyordu kalanımı bilmiyorum ama evden ayrıldığımızdan bu yana kimse konuşmamıştı.

Ayşe teyze bizi yolcu ederken sürekli ağlamıştı. Bekir amcanın yüzü fazlasıyla düşmüştü ve şimdi herkes susuyordu. Her halukarda hiç kimse bu dönüşden memnun değildi.
Uçaktan indiğimizde havaalanında bıraktığımız arabalara binip tekrar yola koyulduk. Altı saat kadar bir yol vardı önümüzde.
En azından ne düşündüğünü anlayabilmek için ' İyi misin?' diye sordum Pars'a.

Pars uzun bir süre cevap vermedi. Aslında sorduğum soruya hiç cevap vermedi. Bir süre öylece baktıktan sonra ' Bu işi bırakmayı hiç düşünmemiştim. İlk defa bunu düşündüm.' dedi.
Biz ölmeden asla kurtulamayacaktık. O yüzden sadece düşünmekle kaldığını bilsemde yine de sordum.
- Sonuç ne peki?

- Bir çözüm yolu yok. Maalesef ki yok. Sen ve Doğa hayatımızda yokken sorun değildi yaptığımız işler veya içinde bulunduğumuz tehlike. Ama siz o kadar savunmasızsınız ki sizi nasıl koruyacağım bilmiyorum.

Samimi olduğumu anlaması için Pars'ın boşta kalan elini sıkıca tuttum.

- Bizde sizinle beraber bir şeyler yapabiliriz. Kadınlar daha az dikkat çeker. Daha güvenilir dururlar. İşler bizden dolayı karmaşıklaşmamalı tam aksine kolay olmalı.

- Ceren karşınıza baş edemeyeceğiniz adamlar çıkacak bunu bile bile seni bir yerlere nasıl göndereyim?

- Tehlikelere karşı beni sürekli saklayamazsın. Bana onlarla baş etmeyi öğret.

- Sana öğreteceğim en uç noktada bile baş edemeyeceğin şeyler var. Benim bile karşısında güçsüz kalacağım şeyler.

Derin bir nefes alıp rahatlamaya çalıştım. Radyoya uzanıp herhangi bir kanalda durup arkada biraz ses olması için öylece bıraktım.

- O zaman sende hep tehlikedesin. Ve ben bunu bile bile seni her gün evden nasıl göndereceğim?

Pars bir kaç saniyeliğine bana baktıktan sonra tekrar yola döndü.

- Ben hep tehlikenin içindeydim. Senin hayatına böyle girdim. Ama senin sakin yaşantını bırakıp bu tehlikeye girmen başka. Seni korumam gerek. Her zaman. Eğer seni hayatıma dahil etmeyi göze alıyorsam bunu da yapmalıyım.

Pars elini iki avucumun içine alıp yanağına uzandım. Küçük bir öpücük bıraktıktan sonra '' Senin işlerinde yardımcı olacağım. Ne kadar tehlikeli olursa olsun. " dedim.

Sessiz kaldı. Yola çıktığımızdan bu yana sürekli düşünüyordu. Benim kadar Melih ve Kahramanı da korumalıydı. Çünkü ortak olsalar bile Pars'ın peşinden bu işe girmişlerdi ve Pars bu yüzden kendini sorumlu hissediyordu kesinlikle.

Uzun süren yolculuk bittikten sonra evin yerinde olduğuna şükür ederek koltuğun birine kendimi attım. Pars yanıma oturunca başımı göğsüne yaslayıp diğerlerinin gelmesini bekledim. Melih, Sude, Kahraman ve Doğa da gelip oturduklarında artık konuşma zamanıydı. Yolculuk esnasında herkes yeterince düşünmüştü.
Kimse söze girmeden ' Bu eve girdiğimizde anlaştığımız gibi. Bizde size işlerinizde yardım edeceğiz. ' dedim.
Doğa başıyla beni onaylarken Melih söze girdi " Ceren seni anlıyorum ama onaylayamam. Güvenliğiniz her şeyden önce. Eğer kaçırıldığında biraz geç kalmış olsaydık ölmüş olabilirdin. İlk seferde biraz şanslıydık ama bir daha bu kadar şanslı olmayabiliriz. "
" Ben bize yardım etmeleri taraftarıyım. Biz zaten sürekli alıştırma yapıyoruz Doğa ile. "
Önce Kahraman'a sonra Doğa'ya baktım. Hiç bahsetmemişti Doğa bundan.

MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin