Bölüm:43

10.6K 347 47
                                    

Not: Herkes okusun diye buraya yazıyorum :D

Arkadaşlar 2 gün sonra vizelerim başlıyor fakat sırf sizin için yeni bölümü yazdım. O yüzden vote ve yorumları eksik etmeyelim lütfen.

Pars'tan duyduğum sözler ile kısa bir an duraksadım. Beynimin uyuşukluğunun geçmesini beklerken itirafını düşündüm sürekli. 

'' Rus'u öldürme sebebin Ahmet'i otele getirmek miydi? ''

Pars sorum ile şaşırdı. Gerçekten şaşırdı. Bir süre cevap vermeden öylece bekledi. Korktuğum şey olmuş gibi duruyordu. Kalbim bir anda parça parça olmuştu sanki.

'' Kısmen öyleydi. Ailemi öldürmenin cezasının yanında evet. ''

Elimde ki rakı bardağının kalanını tek sefer de içip Pars'a bakmadan '' Ahmet orada bana birçok şey yapabilirdi. En basiti beni tekrar kaçırabilirdi. Buna nasıl göz yumarsın? ''

Ortam gerilince diğerleri anında kalktılar. Bir şey söylemeden odalarına çıktılar. Pars onlar gidene kadar hiçbir şey söylemedi.

Etraf tamamen sessiz olduğunda masada bana dönüp '' Ben yanındaydım. Ben yanındayken sana hiçbir şey yapamayacaklarını defalarca söyledim. ''

Bu kendine güvenin son noktasıydı. Ahmet otelde yanıma geldiğinde Pars gelene kadar 5 dakikaya yakın bir süre geçmişti. O süre zarfında Ahmet birçok şey yapabilirdi.

'' Sen gelene kadar Ahmet istediğini yapabilirdi. ''

Pars sözlerime sinirlenmişti. Ters ters bakıp rakısından biraz daha içti.

'' Ben seni izliyordum. ''

'' Böyle bir durumda tek anladığım şey kendine güvenerek beni tehlikenin içine attığın. ''

'' Ortada tehlike falan yoktu Ceren. ''

Ortam git gide gerilirken derin nefesler alıp sakin kalmaya çalışıyordum. Bunları hiçbir zaman yüzüne vurmamıştım fakat işkenceye maruz kalıp terk etmemiştim ben Pars'ı ama o beni kendine güvenerek böyle bir tehlikeye atabiliyordu. Aklım bunu kabul etmiyordu.

'' Benim ölebilecek olma ihtimalim hiç mi aklına gelmedi? ''

Sesim çok fazla yüksek çıkmıştı ama umursamadım. Sevdiğim adamın, sığınağım dediğim adamın beni böyle bir tehlikenin içine rahatça sokabilmesi kalbimi öylesine kırmıştı ki sesimi yükselterek onu kapatmaya çalışıyordum belki de. 

'' Ceren bana güvenmiyor musun? Seni koruyabileceğime güvenmiyor musun? ''

'' Bunun güvenmekle ne alakası var? Senin benim yanıma gelmeden önce işin çıksaydı peki? ''

Pars ellerime uzandığında geri çekildim. Şuan bana dokunması iyiden çok kötü hissetmeme sebep oluyordu. 

Pars bana kıyasla daha sakindi. Sakinliğini hiç bozmadan ellerini dizine yerleştirdi.

'' Eğer bir şey olacak olsaydı ne olursa olsun sana gelirdim. Seni korumak için her şeyimi verirdim. Bunu çok iyi biliyorsun. ''

Ayağa kalkıp yukarıdan baktım biraz Pars'a. Kendinden öyle emin duruyordu ki 'acaba' mı dedirtiyordu. Yine de ne olacağı belli olmazdı böyle bir şey için beni kullanamazdı.

'' Ailen öldürüldüğünde de aynı evdeydin Pars. Onlar içinde her şeyini feda ederdin ama onları kurtaramadın ve sen buna rağmen beni, belki de seni sorgusuz sualsiz seven en son kişiyi tehlikenin kucağına tereddütsüz attın. Bu kendine güven değil bu bencillik. ''

Pars'ın yüzünde ki değişim gözle seçilir bir biçimdeydi. Acı çöktü birden gözlerine. Üzülmesi için değil, yaptıklarının farkına varması için söylemiştim bütün bu kelimeleri. 

Bir şey söylemesini beklemeden merdivenlere yöneldim. Kalkan kadehin sesi kulağıma ulaştığında arkamı dönmemek için kendimi zor tuttum. 

Gözlerimden istemsizce akan yaşları silip merdivenleri ağır ağır çıktım. Pars'a ölesiye kızgındım evet ama onun olmadığı bir oda şuan bana o kadar berbat geliyordu ki. Onu acı içinde bırakmış olmak ondan çok beni üzüyordu. Yine de odaya çıkıp yatağa tek başıma girdim. Hıçkırıklar içinde ağlayarak. Beni seven son kişiyi kaybetmiş gibi ağladım. Kalbim hatta ciğerim çürüdü ağlamaktan ama yine de duramadım..

**

Uyandığımda her yerim de ciddi biçimde ağrı vardı. Gözlerim yanıyordu ve şişmişti. Zorla yataktan kalkıp banyoya girdim. 

Ilık suyun altında biraz daha düşündüm. Biraz daha sakinleşmiştim. Düşüncem değişmese de Pars'ı öyle özlemiştim ki bütün kırgınlığıma rağmen özlemim daha ağır basıyordu.

Duştan çıkıp üzerimi giyindim. Ardından ne yapacağımı ne söyleyeceğimi bilmeden aşağı indim. Pars hariç herkes kahvaltı masasında bekliyordu. 

Masaya oturup sessizliğe uyum sağladım. Kahvaltımı bitirmeye yakın üzerimde ki gözler yoğunluk kazanmış açıklama yapmamı bekliyordu. 

'' Ne oldu? '' dedim buna karşılık olarak.

'' Anlatmanı bekliyoruz. ''

Doğa'ya bakıp gözlerimi devirdim. 

'' Ne söyledin de Pars evi terk etti onu merak ediyoruz. ''

Kahraman'ın imalı sözleri gerçek bir ok gibi tam yerini buldu. Sanki kalbimi eline almış sıkıştıryordu birisi.
Pars ne olursa olsun beni terk edemezdi. Hele de böyle bir zamanda.

Benim yanımda olmalıydı. Benim gönlümü almalıydı. Beni bırakıp gitmiş olamazdı. Gözlerimden akan yaşları durduramıyordum. Herkes bana acıyarak bakıyordu biliyordum ama engel olamıyordum. Son birkaç saatim felaketlerin eşiğini geçmişti. O an anladım ki ben ölümleri kaldırabilirdim. Kaçırılmayı, işkenceyi her şeyi kaldırabilirdim ama Pars'ın yokluğunu kaldıramazdım..

Pars

Ceren

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ceren

Ceren

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin