Pars boylu boyunca yere düşerken başı tozlu zemine bir kaç kez çarptı. Ardından saniyeler geçti, geçti, geçti..Hareket etmedi.
Zaman durdu. Nasıl gittiğimi bilmeden birden yanında buldum kendimi. Ellerimi boğazına götürüp nabzını kontrol etmek istedim ama bulamıyordum. Yada nabzı atmıyordu. Herhangi bir yaşam belirtisi vermiyordu. Kendimi yere bıraktım içimde olan büyük bir boşluk ile.
Pars uyanmalıydı ve ben bir köşeye geçip öldün zannettim diye ağlamalıydım. Bu şaka olmalıydı. Gerçek olamayacak kadar acıydı. Kalbim parçalara ayrılıyormuş gibiydi. Ruhumu bedenimden ayırıyorlar gibi.
'' Pars lütfen kalk '' dedim çıkarabildiğim son ses ile. Yine de fısıltıyı geçmemişti sesim.
O an hayatımdan bir yıldız kaydı ama sanki bütün gökyüzü kayboldu onunla birlikte.
'' Öleceksin '' dedim nefret dolu bir sesle.
'' Öleceksin. Yaptığının bedeline karşılık çok acı bir şekilde öleceksin! ''
Söylediklerime inanmayarak elinde ki silahı doğrulttu. '' Daha mı hızlısın yani. ''
Gülümsedim. Bu bir meydan okumaydı. '' Daha cesurum ''
Bu sırada gözüm yerde, ucu sivri olabilecek taş veya başka bir nesne arıyordum. Etrafa biraz baknınca yerde ki dal parçası gözüme ilişti. Hızla uzanıp aldım ve karşısına geçtim.
'' İronik ve acılı olacak. ''
Sesinin iğrenç tonu mahzende yankılanırken gülüşü abartılacak bir şekilde sesliydi. Gerginliğini bastırmaya çalışıyor olmalıydı.
Silah alnımın ortasında yerini alırken kalbine denk getirmeye çalışarak dal parçasını doğrulttum.
'' Hazırlansan iyi olur ''
'' Yalnız ölmeyeceğim. '' dedim sırıtarak. '' Beraber öleceğiz. '' Pars'a dönüp bir bakış attım. '' En azından benim bekleyenim var. ''
Parmağı tetiğe gittiğinde içimde ki korku biraz daha büyümüştü.
Bu sırada gürültüyle açılan mahzenin daha önce görmediğim gizli kapısından Kahraman Melih ve Doğa içeri girdi. Ellerinde ki silahları içeridekilere doğrulttular.
Kahraman net ve kısa bir cümle söyledi her zaman ki gibi. '' Elinizdekileri bırakmanız için son şansınız. ''
Cümlesini bitirip birkaç saniye bekledi. Ardından iki el silah sesi geldi. Sonradan aşağı inen iki kişi yerde cansız yatıyordu artık.
Kahraman tekrar '' Bırak '' dedi soğukça.
Alnımda ki silah olduğu yerde dururken dövmeli iri adam çoktan Melih'e vermişti silahını. Aşağıya inen 3. adamda aynı şekilde silahını uzattığında '' Korkak orospu çocukları '' dedi alnımdaki silahın sahibi.
Kahraman adamın başına silahını dayadığında '' Pars '' dedim gözümden akan yaşlar ile.
4 harfli kelimeyi söylemek öyle zordu ki bir türlü söyleyemiyordum.
'' Bu kadar kolay ölemez. '' dedim elimde ki dal parçasını uzatarak.
Silahını indirip elimde ki dal parçasına uzandı. '' Gözlerini kapat '' dedi Kahraman. Aynı zamanda başıyla yana çekilmemi işaret etti.
Kahraman kafasını aşağı yukarı salladığında kendimi sola çektim. Bir el silah sesiyle aynı anda etrafa kanlar saçıldı. Sırtından giren dal parçasını kalbine saplamış olmalıydı. Dal parçasını birkaç defa çevirip yarayı genişlettikten sonra elini geri çekti. Yere yığılırken boğazından kanlarla beraber hırıltılar yükseliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA
ActionKaranlık bir adama doğan ışık, karanlık adamın merhameti ve her şeye rağmen karanlık adamın en koyu tarafının hikayesi. Tamamen hayal ürünüdür* Beni öldürmeye kararlı Pars'a baktım. Soğuk bir şekilde bana bakan gözlerinde merhamet aradım ama en ufa...