Bölüm:53

9.1K 312 31
                                    

Gözlerimi açtığımda bir hastanedeydim. Koluma bağlanmış serumu çıkarıp koridora çıktım. Ortalıkta kimse gözükmüyordu. En son hatırladığım Pars'ın vurulmasıydı.

Yine çelik yelek giymiştir veya diğerleri öldüğüne inandırmak için yapmıştır. Bir kere yaptı bir daha yapabilir. Vurulmamıştır. Vurulmamalı. Yaşayacak çok şey var daha çok erken. Ölmesi için çok erken.

Hastane koridorunda deli gibi dolaşırken biri kolumdan tuttu. Arkamı döndüğümde Kahraman'ı gördüm.

Aylardır tanıdığım o dimdik duran Kahraman öyle bir çökmüştü ki yüreğim alev aldı bir anda. Gözleri kıpkırmızıydı. Yüzü süzülmüştü şu kadarcık zamanda. Omuzları düşmüştü. Her şeye rağmen herkese karşı dik duran adam bir anda çökmüştü.

'' Kahraman n'olur iyi bir şeyler söyle n'olur öldü deme bana n'olur ''

Kahraman omzumdan sıkı sıkı tuttu. Ağlamamak için olsa gerek derin derin nefesler aldı.

'' Ameliyattan çıktı ama durumu şuan çokta iyi değil. ''

Derin bir nefes aldım.

Nefes alıyorsa bir umut vardı. Nefes alıyorsa yaşardı. Pars asla vazgeçmezdi. Beni yalnız bırakmayacağını her zaman söylemişti ve Pars verdiği sözleri tutardı.

Kahraman'a sarılıp sırtını sıvazladım bir süre. Kahraman'ın ağladığını titreyen vücudundan hissediyordum.

'' Merak etme. İyi olacak Pars. O bizi asla yalnız bırakmaz. ''

Kahraman kollarını çözüp tekrar yüzüme baktı.

'' Seni götüreyim yanına. Hisseder mutlaka hisseder. ''

Gözyaşlarımı silip başımı salladım.

Böyle zamanda neden yollar uzardı ki? Zaman neden yavaşlardı? Saatler durur ki? Yürüdükçe koridor uzuyordu.

Belki iki dakika bile sürmeyen o yol bana saatler gibi gelmişti. Herkes Pars'ın odasının önünde tek kelimeyle yitmiş bir şekilde bekliyordu. Yanlarında durmadan odaya girdim.

Hareketsiz boylu boyunca o yatakta yatan Pars'ı görünce olduğum yerde kaldım. Pars'ın her halini gördüm. Ama bu kadar savunmasız böyle bir anını daha önce hiç görmemiştim. Yakınına gidip yüzüne baktım. O kadar solgundu ki makinelerden gelen sesleri duymasam acaba öldü haberimiz mi yok diyebilirdim.

'' Sana güzel sözler söylemeyeceğim Pars. Savaş. Savaşmak zorundasın. Arkanda beni arkadaşlarını bırakıp bu kadar erken gitmeyi düşünme bile. Ben hep bekliyorum seni. Bizim daha çocuklarımız olacak. Bu kadar erken gidemezsin. Savaş Pars. Savaş! ''

Gözlerime dolan yaşları silip derin bir nefes alıp odadan çıktım.

Doğa Kahraman'a yaslanmış ağlıyor, Melih Güneş ile beraber ağlıyordu. Ali ile Poyraz kapının önünde bekliyorlar ama gözleri kıpkırmızıydı.

'' Ali gel benimle ''

Kahraman ve Melih aniden ayağa fırladılar cümlemi duyunca.

'' Nereye gidiyorsun Ceren? ''

Kahraman'ın sorusunun üzerine '' Gürültü yapma Kahraman. '' dedim ve ardından oldukça zoraki bir gülümseme iliştirdim yüzüme.

'' Birazdan geri geleceğim merak etmeyin. ''

Ali'ye başımla tekrar gelmesini işaret edip koridorda yürümeye devam ettim.

'' Yanında para var değil mi? ''

MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin