Bölüm:19

24.2K 772 51
                                    

DÜZENLENDİ


-


Pars yukarı çıktıktan sonra bir süre olduğum yerde bekledim. Fazla mı tepki veriyordum? Sonuçta onun da yaşadığı şeyler normal değildi. Böyle bir durumda olan birine biraz daha anlayışlı olabilirdim fakat Pars'a yakın olması beni rahatsız ediyordu. Her şey için çok yeniydik ve ben beni sevmesine bile daha alışamamışken,  eskiden çok sevdiği kadın için beni bırakmayacağına tam bir inancım maalesef ki olamıyordu. Salonda olduğum yerde hala ne yapacağımı düşünürken merdivenlerden gelen ayak sesleriyle başımı çevirdim.

 
Sude aşağı iniyordu. Ağladığım belli olmaz inşallah diye düşünürken o çoktan karşı koltuğa oturmuştu.

'' Benim yüzümden mi? ''
Sorduğu soru yüzünden afallamıştım. Bu kadar açıkça söylemesi hoşuma gitmemişti. Sadece bakmakla yetindim. Art niyet arayabileceğim bir konumdaydı şuan.

'' İnkar etmeyeceğim Pars'ı seviyorum. Fakat inkar edemeyeceğim Pars artık benimle ilgilenmiyor. ''

'' Neden söylüyorsun bunu? '' diye sordum. Bana iyilik yaptığını düşünüyordu. Oysa Sude'nin Pars'ı sevdiğini bile bile aynı evde yaşamak daha da zordu benim için.

Sude biraz düşündükten sonra omuz silkip kalktı. Mutfağa gidip bir şeyler içtikten sonra  tekrar bana döndü. 

'' Sadece beni kurtardığın için sana karşılığını veriyorum. ''

'' Karşılık bekleyerek yapmadım. '' Diye çıksa da ağzımdan içimden ' Seni kurtarmamın karşılığı bu değil, bu olamaz. '' demiştim. İÇİMDEN.  

Fakat çoktan merdivenlerden çıkmıştı. Zaten yanımda olsa da duyamazdı. Yurtta kaldığım sürece şahit olduğum şey şuydu ki; yurtta büyüyen çocuklar ya çok dik başlı oluyordu ya da benim gibi sessiz sedasız her şeyi kabullenen insanlar oluyordu. Terk edilme korkusuyla her şeyi kabullenmeye o kadar alışmıştım ki bazen haklı olduğum zamanlarda dahi sesim çıkmıyordu.

Bir gün boyunca uyumanın sonucu olarak hiç uykum yoktu. Tekrar baş gösteren ağrılarımı da kabullenip mutfağa geçtim. Dolaptan su alırken etraf kapkaranlık olduğunda hemen etrafa bakındım. Elektrikler gitmişti.

Korkum bütün vücudumu sararken dolabın kapağını kapatıp elimle etrafı yoklayarak yürümeye başladım. Mutfağın kapısına geldiğimde karşımda bir siluet belirdi. Korku huzmesi midemden kalbime ulaşırken gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım. 

O sıra elektrikler geldi ve karşımda ki siluetin korumalardan biri olduğunu fark edince derin bir nefes aldım. 

'' Korkuttun beni. '' diyebildim heyecandan kesilmiş nefesim yüzünden kelimeler yarım yarım çıkmıştı. 

Ben derin derin nefesler alırken adını bilmediğim koruma elinde ki silahı bana doğrulttu. Göz hizamda ki namluya bakarken arkasında ki büyük bir kararlılıkla bakan koruma da gözüme ilişti. Beni koruması gereken yerde öldürecek olan Pars'ın yakın korumalarından biriydi..

'' N-ne yapıyorsun? ''

Zoraki söyleyebilmiştim bu kelimeleri. Ağlamaklı çıkan sesim korktuğumu belli ediyordu yine. Bu evde olan bütün gücüm yok olmuştu. Çaresiz bir insan olup çıkmıştım. 

'' Ahmet ağabeyin selamı var.''

Duyduğum isimle çektiğim işkenceler beynime hücum etti. Yine peşimi bırakmamıştı bu adam.

Namluda ki eli silahın ateş alacağının habercisiydi. Kalbim deli gibi atıyordu. Beynim ise ne yapacağımı kestiremiyordu. 

Bir kaç adım atarak biraz daha yanıma yaklaştı. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatıyordu. Artık bu durumdan bıkmıştım. En güvenli diye düşündüğüm yerde bile Ahmet'in adamları vardı. Pars sadece bir kat yukarıdaydı ama bundan haberi yoktu. 

MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin