Bölüm:54

9.2K 308 20
                                    




Sude'yi karşımda gördüğüm ilk an yanlış gördüğümü düşündüm. Böyle bir şey mümkün olamazdı. Pars ona iki kere sahip çıkmış ikisinde de hep farklı yolu seçmişti Sude. Ve yine karşımızda bitmişti. Biz hiçbir şey söylemeden onu izlerken o da duygularımızın farkındaydı. Kapının önünde bir süre bekledikten sonra temkinli bir şekilde yanımıza doğru adımlar attı. Kendisi de çok iyi biliyordu ki burada onu görmeye tahammül edebilecek tek bir insan yoktu.

'' Artık neden geldiğini söylesen iyi olur. Biraz daha konuşmazsan yaka paça dışarı atacağım seni. ''

Pars bu tuhaf sessizliği bozduğunda Sude gözlerini devirip gülümsedi.

'' Nasıl olduğunu merak ettim. Ciddi yaralandığını duyunca ziyaret etmek istedim. ''

Pars biraz daha doğrulup Sude'ye vahşi bir bakış atmakla yetindi. Sude bize biraz daha yakınlaştığında Pars ile arasına girdim. Pars yaralıydı ve yorulmaması gerekiyordu. Şu geçen birkaç günü başarılı bir şekilde atlatabildiğimi düşünürsem Sude yanında bir hiçti.

Tehditkar bakışlarım üzerinde gezerken çantasından bir silah çıkardı gülerek. Aynı anda Pars'ın kahkahası odada yankılandı.

'' Sen hala sana dokunamayacağımı düşünüyorsun herhalde bu ne cesaret Sude ''

Pars Cem Yılmaz'ın gösterisini izler gibi o kadar içten gülüyordu ki. İçinde bulunduğu durum cidden komik gelmiş olmalıydı.

'' Sen artık o karanlık adam değilsin Pars. Hiç olabildin mi onu da bilmiyorum zaten. ''

'' Sude Allah aşkına çık dışarı başına bir iş gelmeden. Güzelim sende kenara çekil. ''

Pars'a yüzümü dönüp gülümsedim. Çekilmeye hiç niyetim yoktu.

'' Sizde olan belgelerin hepsini bana ver Pars. Ben böyle yok olup gitmeyeceğim. Küllerimden doğacağım. ''

'' Kül tekrar alev alamaz zorlama istersen. Sen yandın kül oldun ve bitti. ''

Sude sözlerimin gerçeklik payının yüksekliğinden olsa gerek titremeye başladı ve muhtemelen sinirdendi bu.

'' Pars gözüm karadır bilirsin sen beni. ''

Pars zorla ayağa kalkıp önüme geçti. Yavaş yavaş hareket ediyordu ve canının yandığı o kadar belli oluyordu ki.

Kolundan tutup durmasını sağladım. İyileşene kadar bütün her şeyle ben ilgilenecektim. Daha fazla yorulmasını istemiyordum.

'' Ver şu silahı '' elini uzatırken bıkkınlıkla çıkmıştı bu sözler dudaklarından.

'' Pars hala anlayamıyor musun? Bu gece o belgeleri alamazsam bu odadan mutlaka bir ölü çıkacak. Silah bende olduğuna göre bunun kim olacağını tahmin et istersen. ''

Birkaç saniye geçti, Sude'nin arkasında Kahraman ve Melih belirdi.

Sude kapı sesini duyunca önce arkasına ardından bize döndü. Kaçacak yeri yapacak bir şeyi kalmamıştı. Her şey o an oldu. Bize doğrulttuğu silah önce alnına gitti ardından gözleri kapandı. Kimsenin engel olmaya vakti kalmadan silah ateş aldı ve Sude yere yığıldı.

Acı mıydı? Şaşkınlık mıydı? Korku? Ne hissettiğimi bulamıyordum bile. Hiç beklemediğim anda gelişmişti her şey. Pars görüş alanıma girdiğinde gözlerimi yüzüne çevirdim.

Bu Pars'ın gerçek hayatıydı. Ne zaman unutsam karşıma çıkan. Ne zaman tutunsam bırak diyen.

'' Ben yanındayım. Ben hep yanındayım. Gitme sakın. ''

MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin