Bölüm:40

11.4K 401 37
                                    

Ahmet'in peşinde sürüklenirken sürekli etrafıma bakıyordum. Dudaklarımdan kaçacak çığlıkları bir bir yutuyor ben söylemeden birinin yardımıma gelmesini bekliyordum. Otelin arka tarafına çıktığımızda Ahmet bileğimi bırakıp bana döndü. 

'' Pars'a söyle bu işi burada bitirelim. ''

Anlamayarak Ahmet'e bakmaya devam ettim. Neyi bitirmek istiyordu? Neden benden istiyordu anlam verememiştim.

'' Pars'ı durdurabilecek tek bir kişi varsa sensin. Bana yardım et. Elimden her şeyi aldı zaten şimdi de canımı alacak. ''

Depoda geçirdiğim o gece aklıma gelmese Ahmet'e acıyabilirdim. Defalarca beni, Pars'ı veya yakınımızdakileri öldürmeye çalışmış olmasa belki ona acıyabilirdim. Ama en önemlisi Pars'ın anne ve babasını öldürmemiş olsaydı ona acıyabilirdim. 

'' Şuan sadece gereksiz efor sarf ediyorsun. Pars'ı bu Dünya da ki ben dahil herhangi bir canlı durduramaz. Dahası ne biliyor musun? Durdurmakta istemiyorum. Yaptıklarının bedelini ödeyeceksin. ''

Ahmet bir tutam saçını geriye doğru atarken sıkıntılı bir nefes aldı. Gözlerimin içine bakıp '' Yalvarıyorum Ceren. Bana yardım et. Bunu yapmak benim için ne kadar zor bilmiyorsun. Sevdiğin kadından yardım istemek ne kadar zor bilmiyorsun. ''

Doğru kelimeleri işittiğimi anlamak için dikkatle Ahmet'e baktım. Herhangi bir yanlışlık belirtisi yoktu. 

'' Senin psikolojin bozuk. İnsan sevdiğim kadın dediğine nasıl bunları yapar? ''

Ahmet ile birçok kez görüşmüştüm. Her duygusuna her ifadesine şahit olmuştum. Ama yüzünde gördüğüm bu ifade ilkti. Acı içindeydi evet ama öfke yanıyordu gözlerinde.

'' Gizliden gizliye sevdim ben seni lan. Kıyamadım bakmaya dokunmaya. Ben seni uzaktan severken Pars şerefsizi seni benden aldı. Bana başka çare bırakmadınız. ''

'' Her ne olursa olsun. Masum insanları acımasızca öldürmene bahane olamaz bunlar. ''

Ahmet iki bileğimi de yakalayıp kırmızı gözlerini gözlerime dikti. 

'' Bunları açıklamak bunları konuşmak için çok geç. Sen sadece Pars'ı ikna et senden başka bir şey istemiyorum. ''

'' Beni ikna etmek için benimle konuşman gerekiyor Ahmet. ''

Arkamı döndüğümde Pars'ı gördüm. Bize doğru yavaş adımlarla geliyordu. Ahmet de bende sessizce Pars'ı izliyorduk. 

'' Buradan gitmene sadece Ceren için izin veriyorum. Bu sana yaptığım şeyin karşılığı. Ama yarın Cehennemin dibine gitmiş olsan dahi seni bulup öldüreceğim. ''

Ahmet alaycı bir gülümseme takınıp '' Yaptığın şey '' dedi ve duraksadı. Bizi dikkatle kısa bir süre izledikten sonra devam etti. 

'' Yaptığın şey yanlıştı Pars. ''

'' Her ne boksa. Defol şimdi. '' 

Pars elimden tutup otele peşinden sürüklerken Ahmet'ten nefret etsem bile bir yanım ona hep üzülecekti. Kötü bir adamın aşkıydı belki ama aşk kimde olursa olsun kutsaldı.

Otelin lobisine geldiğimizde Pars elimi sinirle bırakıp yanımdan uzaklaştı. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken tekrar hızla yanıma gelip gözlerime baktı alevler saçarak.

'' Sadece 10 saniye yanımdan ayıramayacak mıyım ben seni? ''

'' Kurtulmaya çalıştım ama keskin nişancı falan dedi ne yapabilirdim Pars. ''

Pars omuzlarımdan sıkıca kavrayıp sinirlerini yatıştırmaya çalışarak '' Yavrum aptal mısın sen? Ahmet'in elinde kendi silahı yokken ne nişancısı? '' 

Pars'ın gözlerinden gözlerimi alıp yere diktim. Haklıydı silah sesi yakınlardan gelmişti. Keskin nişancı olma ihtimali yoktu. Yine de çok fazla korkmuş ve savunmasız birinden mantıklı düşünmesini beklemekte doğru değildi. 

Pars başımı tutup alnımdan öptükten sonra elimi tuttu. 

'' Ben çıldırmadan önce çıkalım şu otelden ''

Hiçbir şey söylemeden Pars'ı takip ettim. 

** 

Eve geldiğimizde saat gece ikiyi geçiyordu. Herkes uyumuştu. Direk odamıza çıkıp üzerimizi değiştirdik. Makyajımı temizlerken Pars çoktan yatağa uzanmıştı. Yanına uzanıp başımı omzuna koydum. Her şeye rağmen tek sığınağımdı. Beni üzebilecek, kırabilecek yegane insandı belki ama yine de dinlenebileceğim tek limandı. 

'' Yaptığın yanlıştı Pars. Bu bizi bir araya getirmiş olsa bile yanlıştı. ''

Pars bedenimi biraz daha sıkı sarıp saçlarımdan öptü iç çekerek. 

'' En başından beri yanlış olduğunu biliyordum. Ama karşı koyamadım. Ve bedelini çok ağır bir şekilde ödedim. ''

Benimle beraber olabilmek için bir bedel ödemek zorunda olması içimi parça parça ediyordu. Büyük bir suçluluk duygusuyla boğuşuyordum. Aslında tam da bu yüzden bu saatten sonra geri dönemezdik. Bizim için ayrılık yoktu. Biz her şeye rağmen beraber olmak zorundaydık. Geri dönüşü yoktu. 

Pars bir yandan beni kendine daha sıkı bastırırken bir yandan omzumu okşuyordu. 

'' Meyram. Ne olursa olsun seni çok seviyorum. Artık sen benim ailemsin. Sen benim her şeyimsin. '' 

Doğrulup önce çenesi ardından yanaklarını, alnını sonra tekrar çenesi öptüm. Pars tişörtünü çıkartırken ' Hiç giyinmemeliydim '' diye mırıldandı. Eşofmanını çıkartmasına izin vermeden kucağına oturup bende tişörtümü çıkardım. Sadece iç çamaşırımla kaldığımda Pars'a sarılıp bekledim. Pars ne yaptığımı anlamaya çalışsa da bir şey söylemeden bekliyordu sabırla. 

Ben ise sarılmaya devam ediyordum. En sonunda dayanamayarak sordu:

'' Daha ne kadar böyle kalacağız? ''

Başımı omuz boşluğuna biraz daha yerleştirirken '' Bütün gece '' dedim fısıltıyla. 

Ellerini belime dolayıp yatağa yaslandığında biraz daha sarılıp kokusunu çektim içime. Yanlışlardan, acılardan belki de imkansızlardan doğmuştu bizim aşkımız. Ama yine de vardı. Bizimleydi. Acıtıyordu ama çok daha fazla bir şekilde mutlu ediyordu. 

Pars'ı böyle kabul etmiştim. Yaptıklarıyla, günahlarıyla, acılarıyla, tehlikesiyle belki de ölümle..

Not: Erken geldi diye şaşırdınız mı acabasıı :)

Keyifle okudunuz umarııım :)

Not2: Sizden yine yine yine bir ricam vaar. Yeni bir hikayeye umutla başladım. İstanbul vampirleri. Mutlaka tanıtımına bir göz atın. Seveceğinizden eminim :)


MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin