KAOS Bölüm 19

96 31 0
                                    

BÖLÜM 19

25 TEMMUZ 1987

15.30

İSTANBUL / KURTULUŞ

Yagop köşeye sıkışmanın verdiği sıkıntıyla birkaç saniye düşündükten sonra

" tamam, evlat haklısın. Sen farkında olmadan senin kimliğini alıp bir kopyasını çıkarttım. Çünkü bir arkadaşım vardı ve kimlik lazımdı. O resimde ki de o arkadaşım. Üzgünüm yapmamam lazımdı. Özür dilerim"

Faruk gülümsedi. Gülümse misini görünce Yagop biraz rahatlamıştı.

" tamam, mı, affet beni Faruk"

" senin gibi akıllı bir adam bu hatayı nasıl yapar şaşırıyorum"

" haklısın büyük bir hata... Zaten gerek de kalmadı. İnan yakacaktım ben o kimliği"

" evet... Büyük bir hata... Veriliş tarihi nasıl 17 Nisan 2013 yazabildin... İnan merak ediyorum"

Yagop ayrık yalan söylemenin bir faydası olmayacağını düşündü.

" gözünden kaçmamış desene evlat"

" hocam iyi de ondan. Bana her şeyin detaylarda saklı olduğunu öğretti"

" hocan iyiymiş... Tamam, o zaman ayakta durmanın manası yok. Ben senin kadar genç değilim. İçerde konuşulalım"

" ama yalan olmadan"

Yagop gülümserken arkasını dönüp içeri geçti

" söz bu sefer yalan olmayacak"

Faruk da peşinden içeri geçti ve Yagop'un karşısına oturdu.

" evet, bekliyorum, bu kimlik gerçekte kime ait. Kim bu adam"

" fotoğrafa bakarsan kim olduğunu anlarsın. Gözler alın aynı sen değil mi"?

Faruk fotoğrafa iyice baktı.

" yani bana benziyor ama bu adam..."

" evet, o adam yaşlı... O adam sensin Faruk... Senin gelecekteki halin"

" bu nasıl olabilir ama usta"

Yagop Faruk'tan beklemediği bir cümle duymuştu.

" evlat ben senden yok artık amma yalan beklerken sen inanmışa benziyorsun"

" bu kimlik sahte olmayacak kadar gerçek. Ve neden böyle bir tarih atasın ki. Hem gerçekten de bakınca bu adam aynı ben. Bu nasıl olabilir"

" öyleyse artık derslerin sonuna gelmişiz demek. Şimdi ne için yetiştiğinin öğrenmenin zamanı geldi"

" yani bana bütün bunları öğretmenin bir sebebi vardı"

" evet evlat... Artık soru sorma ve dinle beni... Kim diye sormayacaksın ama bu kimlik bana birisi tarafından gelecekten geldi. Senin kimliğin. Gelecekte önemli bir olayın parçasısın sen"

" kim, ben mi"?

" evet, evlat şimdi kalk ve kimliği buldun kutunun içindeki şeyi getir bana"

Faruk heyecanla kalkıp bir koşu gidip kutunun içindeki heykeli alıp getirdi. Yagop'a vermek istedi ama Yagop almadı.

" o heykel artık senin. Aynı bu kimlik gibi o da gelecekten geldi."

" usta bu nedir"

" bilmiyorum ama inanıyorum ki yıllar sonra öğreneceksin"

Faruk iki eliyle sıkıca kavramış heykeli inceliyordu. Yagop devam konuşmasına devam etti.

" bu heykeli hayatın pahasına koruyacaksın. Neyin parçasısın tam bilmiyorum ama birileri sana gelecek. Kehanette bu var."

" ne kehaneti Yagop"

" ama o zamana kadar sen hazırlanmış ve araştırmalarına devam etmiş olacaksın. Anlatacağım sana evlat. Zaten bu da sana vereceğim son ders olacak... Her şey Tevrat'taki o metinleri incelemeyle başladı. Zamana hükmetmek. Ama nasıl olabilirdi. Yüzyıllar önceki alimlerimiz bunu ilahi bir güç olarak yorumladılar. Tanrı'nın lütfüna ermiş kişinin ya da kişilerin zaman hükmetmesi olarak... Bu gücün peşinden koştular... Daha sonra bilimin de ilerlemesiyle bunun üstün bir teknoloji olduğu varsayımına karar verdiler..."

" zaman makinesi"

" evlat küçük düşünüyorsun... Etrafında gördüğün her şeyde bir şifre, bir bütünün parçaları vardır. Yapacağın tek şey o parçaları doğru anlayıp resmi birleştirip bütünü görebilmektir. İşte o elinde ki de bir parça"

" usta bu heykel ..."

" dinle Faruk... Benim bildiklerim sınırlı. Sana sadece bildiklerimi anlatabilirim. Kehanet der ki; belli bir sayıda ki kişiler bir araya gelir. Bunlar farklı insanlardır. Onlar hiç kimsenin bilmediği gerçeğe ulaşacaklar ve insanları kurtaracaklardır... Yıllarca bunu araştırdım... Yirmi beş... Yirmi beş bir mesajdır... İnsanlar ona bakar ama çok azı görür ve o mesajı algılar... Yirmi beş iki ile beşin yan yana gelmesiyle oluşur. İki ile beşin toplamı yedidir. Yedi kişi bir araya gelecek. İkisi farklı bir cinsiyet beşi farklı cinsiyet..."

" erkek ve kadınlar... Ama hangi rakamlarda kadın ve erkek usta"

" bilmiyorum evlat... Ashabı-ı Kehf hatırladın mı"?

" evet, yedi kişi"

" o hikâyede bir anlatım daha şöyledir. Şehre yiyecek almaya giden yedinci, yakalanır. Korkmuştur ve her şeyi anlatır. Mağaradaki altısı yedinci tarafından ihanete uğrar ve askerler gelir mağaranın girişine taşlar koyarak mağarayı kapatırlar. Yani yedinci kim olacaksa diğer altıya ihanette bulunacak"

" yani bu kehanet gerçekleşiyor diyorsun"

" evet evlat. Sen bu altının içindesin. Ve yedinciye dikkat et. Bu bir tekerleme gibi aklının bir yerinden hiç çıkarma... Yirmi beş kutsal sayıdır... İki ile beş den oluşur, iki ile beşin toplamı yedidir... Önemli olan yedincinin kim olacağına karar vermektir"

Faruk büyülenmiş gibiydi.

" tamam Yagop. Bu yedinci kim... her şeyi bildiğine göre bunu da biliyorsun"

" artık ders bitti evlat"

" yedinci kim Yagop"

" bundan kimseye bahsetmeyeceksin. Herkes altının içinde olduğu gibi yedincide olabilir... Ve en önemlisi de söylemem lazım"

Faruk merakla bekliyordu.

" gelecekte sen bu heykeli bana getiren kişiye demişsin ki; Atamer'i bul. Aynı beni bulduğun gibi... Yani yirmi beş sensin"

" Atamer'i bul... Aynı beni bulduğun gibi... Yeni yirmi beş sensin... Kim bu Atamer"

" bilmiyorum evlat ama senin öğreneceğini zannediyorum. Sen kendine verilmek üzere bir mesaj yollamışsın. Bence bu mesaj sanaydı. Bana göre yirmi beş sensin"

Faruk aklında devamlı o sözleri geçiriyor manasını çözmeye çalışıyordu.

" kim bu Atamer... Nasıl bulacağım onu"

Yagop gülümsedi.

" bence merak etme... Ben seni nasıl bulduysam"

Faruk, Yagop'a şaşkın bakıyordu.



25  ( RA - MU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin