YÜZLEŞME BÖLÜM 19

162 34 1
                                    


BÖLÜM 19

27 Temmuz 2015

Saat 14.50

İSTANBUL / ATATÜRK HAVA LİMANI

Yasemin dış hatlar çıkış peronunda Atamer'i bekliyordu. Uçak rötar yapmış, yirmi dakika gecikmişti. Kapıda Atamer'i görünce el salladı, Atamer de yanına geldi.

"Nasıl geçti yolculuk"

"Yorucuydu, sana söylediklerimi hallettin mi?"

"Dün söylediklerinden mi bahsediyorsun? Evet hallettim."

Valizlerle havalimanından çıkıp, taksiye atladılar. Yasemin taksi şoförüne

"Cihangir'e lütfen" dedi.

"Cihangir'de mi evi tuttunuz. Başka bir yer söylemiştin bana"

"Öyleydi ama Kemal Bey hem merkezi bir yer olsun hem de iyi bir muhit olsun diye ısrar etti."

Atamer her zamanki ukalaca gülümsemesini yaptıktan sonra

"Düzgün muhit dediğin Cihangir mi? Yahu kemal nerde o niye gelmedi"

"annesi hastanedeymiş... Ya Atamer ben hala anlamıyorum. Neden sen? Polis veya dedektif değil. Bana tuhaf geldi."

"Ya bebeğim, bunu telefonda da sordun, sana cevabını da verdim."

"Biliyorum Atamer ama ne bileyim."

"Yavrum, sen Kemal'in yerinde olsan, polise gider miydin? Ne diyecektin? Galiba Murat ya da çoklu evrendeki başka bir Murat geçmişe gidiyor, bunun benimle ilgili bir bağlantısı da olabilir mi diyecektin. Komiser de tabi Yasemin Hanım çok mantıklı konuşuyorsunuz, size yürekten katılıyorum, durun ben bunu bir araştırayım diyecekti dimi. Yoksa hayatı bu tür tezlerle, hipotezlerle geçmiş, onun bile şüphe ile yaklaşabileceği ama en azından kafası buna biraz basabilecek bir adama mı giderdin?"

Taksi şoförü konuşmalara kulak misafiri olup,

"ağabey senarist misiniz? Ya da yönetmen misiniz? "

Atamer gülümsedi

"Evet, kardeşim çekeceğimiz bir filmin senaryosunu tartışıyoruz, sonra Yasemin'e dönerek, buyur şoför bey bile senaryoyu beğenmedi."

Yasemin de içinde az bir şüphe olsa da ikna olmuştu.

"Yani haklısın, peki nereden başlıyoruz, yapmışsındır mutlaka bir plan."

"Yapmaz mıyım? İlk dinlenme ile başlıyorum. Acayip yorgunum Yasemin. Şöyle güzel bir duş alıp, kendime gelip sonrasına bakarız." İstanbul'un her daim sıkışık olan trafiğinde ne kadar çabuk olabilecekse Cihangir'e geldiler. Taksiden bavullarını indirdiklerinde, Atamer

"Evi güzel döşediniz mi bari özellikle biliyorsun benim çalışma düzeni mi ve titizliği mi?"

"Ya şu ukalalığından ne olur vazgeç. Allah için adam hiçbir masraftan kaçınmadı. Göreceksin şimdi evi. Atamer bildiğin gibi değil, çok ciddiye alıyor."

"Göreceğiz yavrum"

Evi Cihangir'de Akarsu caddesinde beş katlı bir apartmanın da birinci katında tutmuşlardı. Atamer şöyle bir etrafa baktı, muhit sıcak, kozmopolit ve genelde elit insanların, sanatçıların bulunduğu bir yerdi. Akarsu caddesinin bitiminde aşağıya doğru bir yamaç, aşağısı Tophane ve manzara olarak deniz ayaklar altındaydı. Diğer tarafa doğru Sıra Selvi'ler caddesinde kesiştiği yerde Firüzağa Cami, caminin tam karşısında cafeler ve aşağıya doğru antikacıların bulunduğu Çukurcuma bulunmaktaydı. Sanki öyle bir dört yol ağzıydı ki muhafazakârlıkla, marjinalliğin, entelektüelle anti entelektüellerin kesiştiği bir muhitti. Eve çıkıp içeriye girdiler. Ev üç oda bir salon, bir odası yatak odası dizayn edilmiş, bir odası çalışma mekânı olarak düzenlenmişti. Salon gayet rahat ve hiçbir şey eksik değildi. Atamer hiç bavullarına bile bakmadan

"Ben banyoya gidiyorum. Duş alıp yatacağım. Sen eşyalarımı yerleştir ve beni iki saat sonra kaldır. Lütfen ses çıkarma ve lütfen evden çıkma, dolap doludur herhalde. Kalktığımda aç olacağım biliyorsun"

Yasemin Atamer'in bu tavırlarına artık o kadar alışmıştı ki, hiç bir şey demedi. Atamer banyo yaptıktan sonra yatak odasında yatağa çırılçıplak uzandı. Atamer hiçbir zaman yatakta üstüne bir şey giymezdi. Hatta öyle bir uç noktaya varmıştı ki onun için. İç çamaşırı giymeyeli çok uzun yıllar olmuştu. Yasemin salonda koltuğa oturup, televizyonu açtı. Atamer ile tanışmaları beş yılı geçiyordu. Nerdeyse ilişkilerinin başladığı kadardı. Amerika'da üniversiteye gidip onu ilk gördüğünde âşık olmuştu. Şimdi ne kadar Atamer'in ukalalığı ve bilmiş tavırları onu sinir etse de, o yıllarda Atamer'in bu özellikleri ona çekici geliyordu. Atamer'in olaylara bakışı, pratik zekâsı, her şeyi sorgulaması kadar, hayatta her şey mümkündür felsefesi, yeniliklere açık olması ve hiç bir şeyin onun aşırı şaşırtmaması, belki de Atamer'in kırk üç yıllık yaşanmışlıkların birikimiydi. Yasemin saatine baktı, yatak odasına gidip Atamer'in yanına oturdu, öperek uyandırdı.

"iki saat oldu mu? Bayağı yorulmuşum."

"Canım istersen biraz daha uyu."

"Yoo, programımı aşamam, üstümü giyineyim sen de bir şeyler hazırla, hadi şu maceraya başlayalım."

"Senin şu programlarından sapmamana hayranım. Ama diyorum sen de çıplakken ve bu kadar ayrı kalmışken"

"Yasemin, şimdi oynaşmanın zamanı mı? Onu da yaparız tatlım, ama şimdi biraz daha toparlanayım, dinleneyim de. Hadi sen kalk, kalk, aklıma şimdi fikir sokma."

Atamer giyinip, masaya geldi.

"Hem yiyelim hem konuşalım Yasemin. Söylediklerimi yaptım demiştin dimi"

"Evet Atamer, hem Kemal'den bilgi aldım hem de kendim araştırma yaptım... Ya düşünüyorum da gerçekten böyle bir şey varsa meşhur olacaksın. Dünya senin adın ile çalkanacak."

"Saçmalama Yasemin. Eğer gerçekten böyle bir şey var ise tabii ki açıklamayacağız."

"Nasıl ya"

"Sen deli misin Yasemin. Böyle bir şey var ise bizi rahat bırakırlar mı? Bir düşünsene, böyle bir gücün peşinden kimler koşmaz. CIA, MOSSAD' geçtim dünyadaki her güçlü insan bunu elde edebilmek için aklına gelmeyecek şeyler yapar. Düşünsene bir şekilde geçmişe gidiyorsun ve tarihi yeniden yazıyorsun. Belki Hitleri öldürürsün ikinci dünya savaşı olmaz."

"Ya evet, hiç böyle düşünmemiştim, peki biz niye böyle düşünüyoruz. Eğer hiç kimse bilmeyecekse ve işin içinde canımız varsa niye riske giriyoruz ki?"

"Ya bazen o kadar saf ve çocuk olabiliyorsun ki Yasemin. Ama seviyorum bu halini. Sana bir kere bile olsa cennete göstereceğiz deseler, ama sadece sen göreceksin ve kimse bilmeyecek, buna hayır der misin?"

"Demem herhalde. Yani her şey ego"

"Yasemin bu egodan da büyük bir şey. Bu bambaşka bir duygu. Yıllarca varsayımlar üzerinde durduğum bir şeyin gerçekliğine şahit olmak, bir kere bile olsa ona tanıklık etmek, sence her şeye değmez mi?"

Yasemin bir an düşündü. Gerçekten bu müthiş bir duyguydu. Atamer'in hissettiklerini bir an için o da hissetti. Bedenini kaplayan heyecanın tüylerini diken, diken ettiğini hissetti. Doğruysa, eğer doğru ise, bu şu ana kadar gelmiş geçmiş tüm

İnsanlar için de onları farklı kılacak, sadece kendileri bilse bile onları özel bir insan yapacaktı.



25  ( RA - MU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin