25 KIYAMIN SONU ( BÖLÜM 2)

109 26 1
                                    


08 MART 2014

02,25

MALEZYA UÇAĞI – BİLİNMEYEN BÖLGE

Mustafa Ekâbir Yasemin'in sözünü bitirmesine izin vermeden dudaklarını öptü. İkisinin de elleri heykel üzerinde birleşmiş, Yasemin de bu öpüşe kayıtsız kalmamıştı. Saniyeler geçiyordu. Saat iki yirmi beş olduğunda dudakları kenetlenmiş, elleri birleşmiş bir vaziyette büyük bir ışık süzmesi belirdi. Sonra birden her yer karanlığa büründü... Mustafa Ekâbir gözlerini açtığında Yasemin kaybolmuştu. Etrafında her şey sanki donmuş, yer çekimsiz bir ortamdaymış gibi havada süzülüyorlardı. Kendisini sanki hem oradaymış hem de yokmuş gibi hissediyordu. Mustafa Ekâbir arkasını döndü. Gördüğü manzara karşısında gülümsedi. Hiçbir korku ya da şaşkınlık hissetmiyordu... Sakin bir tonda;

" geleceğini tahmin etmiştim"

Atamer, etrafına bakındı. Kendisi ve Mustafa Ekâbir dışında her şey için yer çekimi yoktu.

" mendil istemeyecek misin, burnun kanıyor"

Atamer eliyle burnunu sildi. Gözlerini kapatmadan önce hissettiği halsizlik ve baş ağrısı yoktu. Kendisini çok zinde hissediyordu.

" beni beklediğine sevindim"

" oturalım mı yoksa ayakta mı sohbet edeceğiz"

"fark etmez... İstersen ne kadar salak, aptal ve söz dinlemeyen birisi olduğundan başlayabiliriz"

Mustafa Ekâbir gülümseyerek

" oooo, beyimiz sinirlenmiş, insan karşısındakini kendisi gibi zannedermiş... Bak bu söz ne kadar da uydu... Tam bir ironi... Tam da karşındaki insan kendisi ise... Değil mi Atamer"

Atamer gülümseyerek

" nasıl anladın"

" ilk geldiğinde şu dandik kopya zırvası... Biraz şüphelenmedim değil, ama bu beden ve surat, ses tonun... Bana tıpatıp benzeyen biriyle karşılaşmayı umardım"

" bende kendi halimle gelmek isterdim ama maalesef, bununla idare edeceksin"

" nasıl bu hale geldin "

" uzun hikâye, şimdi bunları konuşmanın manası yok... Zaten sende anlamazsın, biraz fizik falan gerektiriyor"

Mustafa kahkaha attı.

" anlıyorum, demek fizikçisin... Şimdi ne olacak, birbirimizi böyle iğnelemeye devam mı edeceğiz "

" hayır, sana ihtiyacımız olduğundan buradayım... Neden sözümü dinlemedin... Neden anahtarı almadın, hem de o eve gittiğin halde "

Mustafa Ekâbir ciddileşmişti.

" bilmiyorum aslında belki de korktuğum içindir"

" korktuğun için mi"?

Mustafa Ekâbir, Atamer'e yaklaştı.

" ya olan olduysa, ya değiştiremeyeceğimiz şeyleri değiştirmeye çalışıyorsan"

" saçmalama, bu kadar koşuşturma sebepsiz olmaz herhalde"

" Atamer görmüyor musun, gelecekten geliyorsun, şu an benim için bugün ama senin için dün... Ama sen buraya geldiğin andan bir saniye önce belkide geldiğini bile bilmiyordun... Yaşanmış bir şeyi yaşamamıştın"

25  ( RA - MU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin