BÖLÜM 1815 ağustos 1957
Saat 20.50
İSTANBUL / FATİH
Hayım, koltukta oturup, iki eliyle yüzünü kapayıp ağlayan karısına yaklaştı.
"Ben böyle olmasını istiyor muyum sanki"
Kadın ellerini açarak
"Karşı çıkabilirsin ama. Böyle olacağını söylememişlerdi."
Hayım çaresizce
"Ne yapabilirim Nadya, sen de biliyorsun ki elim kolum bağlı, vermek zorundayım."
Nadya çıldırmışçasına ayağa kalktı
"Nasıl elin kolun bağlı? Yapabileceğimiz bir şeyler olmalı."
Hayım sesini yükselterek
"Ne yapmamı istersin ki, ne kadar güçlü olduklarını sen de ben de biliyoruz. Üç gün içinde götürmem lazım."
Bağırış seslerin duyan dokuz yaşındaki Marad, korkulu gözlerle
"Kavga mı ediyorsunuz?" Nadya çocuğuna gidip eğilip sarıldı, yanaklarından öperek
"Yok yavrum, babanla konuşuyoruz. Sen git yat uyu"
Çocuk annesine babasına baktı, arkasını dönüp tekrar uyumaya gitti. Nadya, Hayım'a
"Lütfen bağırma. Konu komşu neyse de, Marad üzülecek"
Hayım koltuğa yığılmışçasına kendini bıraktı. Nadya da oturdu ve bir çıkış yolu aramaya başladılar. Nadya her şeyi düşünmeye çalışıyor, ama sanki yollar tıkanmış gibi, bir şey aklına gelmiyordu. Sonra Hayım'e bakarak
"Onlar hiç görmedi değil mi? Resim falan göstermedin.
"Nerden görecekler Nadya. Kimse zaten İstanbul'a gelmedi ki... Ama benim götürmem lazım. Biliyorum zor, ne yapacağımı bilmiyorum."
"Saklayalım o zaman"
"Komik olma Nadya, nereye gideriz, nerede saklarız"
"Biz saklamayacağız ki"
"Nasıl yani"
"En güvendiğimiz can dostumuza verirsek, o da eşi de bizi sever"
"Sever... Sever tabi. Sevmez olurlar mı? Ama böyle bir şeyi istemek"
"Hayım, temelli kaybetmekten ise onun varlığını bilip, az görmeye razıyım. Hayım ben onsuz yaşayamam!"
Hayım, Nadya'nın bu çılgınca fikrini acıyla gülümsedi, sonra çılgınca bu fikrin en mantıklı çıkış yolu olduğunu kabullendi.
"ama biliyorsun ki Nadya, yine de biz burada duramayız ve her şey değişecek, bunu kabullenebilecek misin?
"Onlara vermektense, onların saçma sapan törenlerine alet olmaktansa seve seve kabullenirim. Sen kabullenebilecek misin?"
Hayım, karısının bu sözleri karşısında ayağa kalktı.
"Madem buna karar verdik, elimizi çabuk tutmamız lazım. Benim Adnan'la hemen konuşmam lazım "
Diyerek evden çıktı,
Soluğu Adnan'ın kapısında aldığında, kapıyı çoktan çalmıştı. Kapıyı Adnan'ın karısı Emine açtı.
"Hayrola Hayım, kötü bir şey yok ya"
"Emine acil Adnan ile konuşmam lazım"
"Dur bir dakika, hemen çağırayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
25 ( RA - MU )
Bilim KurguYÜZLEŞMEYE KORKANLARIN HAYATI KAOS'DUR... TEK ÇARE İSE KIYAM'DIR GERÇEK İLE YÜZLEŞMEYE HAZIR MISINIZ.... SINIRLARI ZORLAMAYA..... KENDİNİZİ AKILLI VE ÖZGÜR MÜ ZANNEDİYORSUNUZ..... İNANDIKLARINIZI SORGULAMAYA HAZIR OLUN.... HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ...