Bana Kaderimin Bir Oyunu Bu.

10.6K 279 16
                                    

-Tutku boğazımı bıraksana konuşalım.
-Ne konuşucam lan seninle heeehhh ne konuşcam nee neee
Bu pise bir saniye bile dokunmak istemiyordum. Bu yüzden son dokunuşumda yakabileceğim kadar canını yakmak adına boğazını bırakmıyordum.
-Tutku bak boğuluyorum bırak artık.
Harbiden kızarmıştı yüzü istese beni durdururdu ama şuan çok sinirliydim ve ağzından yüzünden kanlar gelinceye kadar saldırırdım. Ellerimi boğazından kendim çektim. Suratına bi avuç tükürüp apartmana girdim. Arkamdan hala "dur konuşacağız" diyordu salak. Ellerim ayaklarım sinirden zangır zangır titriyordu. Sakinleşmeliydim.. Erdem in yanına gitmek istiyordum. Kafamı dağıtmam için uygun bi mekandı. Hem aşkımıda özlemiştim.
******
-Buyurun paranız.
Taksiciye parasını verip Erdem lerin mekanına girdim. Sinirim azda olsa geçmişti. Titremelerimde azalmıştı. Mekan saat daha erken olduğu için pek kalabalık değildi. Erdem bana dediği gibi kasada öylece oturuyordu. Beni fark edince hemen yerinden kalkıp yanıma geldi.
-Aşkım sen niye buradasın bakalım.
-Başkasını mı bekliyordun Erdem.
-Hayır da seni de beklemiyordum.
Erdem in bu gereksiz soruları beni dahada sinir etmeye başlatmıştı.
-Erdem gidebilirim istersen.
-Yok aşkım öyle demek istemedim süpriz oldu gelmen.
-Niye ben süpriz yapamaz mıyım ilişkimizde böyle bi kural mı var?
Erdem gergin halimi fark etmişti.
-Sen neden bu kadar sinirlisin?
-Sinirli değilim iyiyim.
-Var bişe sende ben tanırım anlat hadi.
-Erdem beni bunaltman için buraya gelmedim. Kafamı dağıtmak için geldim ama görüyorum ki bu pek mümkün değil.
-Tamam şimdi susuyorum ama sinirin geçince anlatmak istersen dinlerim.
Ortada fazla büyütülecek, sinirlenilecek, çevreme negatif enerji yayacak kadar bi durum olmadığına kendimi inandırmaya çalışıyordum. Sonuçta Yekta kimdiki onun için sinir krizlerine girip sevgilimi üzecektim. Erdem in kırıldığını anlamıştım. Gözlerime doğrudan bakamıyordu ters tepki vermemden korkuyordu herhalde.
-Aşkım sadece kahvaltı yapmadım. Bu yüzden agresifim. Midem aç kalınca böyle kötü oluyorum anla.
-Beni izle.
Erdem mekanın tuvaletine gidiyor sandığım kapıdan içeri girdi. Halbuki ne tuvaleti ne lavabosu yani mekanın görünmeyen kısmı baya baya bi otel gibiydi. İlk önce küçük bi koridor çıktı karşımıza. Koridorun duvarları yeşildi. Pek lüks bi görüntüye sahip değildi. Basit uzun ışıklar koridor boyunca bizimleydi. Erdem koridorun sonundaki odaya girdi. Tabi hemen peşinden bende girdim. Burası orta boyda bir odaydı. Odanın ortasında beyaz örtülü kocaman bir yatak vardı. Klasik bi yatak odasıydı işte. Beyaz sehpalar beyaz televizyon ünitesi. Siyah olmakla birlikte pek emin değilim ama 120 ekran bi plazma vardı. Odanın duvarları krem rengindeydi. Buraya geliş amacımızı anlamamıştım. Koca yatağın üzerine bi çocuk gibi zıplayarak atladım.
-Beni neden buraya getirdin?
Erdem garibim beni deli dolu hareketlerime kısa zaman da o kadar alıştıki iki dakika önce sinir küpüyken şimdi çocuk gibi davranışlar sergilememe şaşırmadı bile.
-Sakinleşmen için iyi bir ortam. Mekandan bunaldığımda bu odada takılıyorum.
Oda gerçektende sihirli gibiydi farklı bi huzuru vardı. Pek değişik bi odada olmasamda odadaki sessizlik sakinlik insana iyi geliyordu.
-Erdem sana bi sorum daha olacak bu yatak neden çift kişilik.
Erdem e karşı bi güven sorunum yoktu ama ne olursa olsun insanoğluydu. Ben sorayımda içimde bi şüphe bi merak kalmasın.
-Bi ara çok kilo almıştım. Babamda tek kişilik yatak artık seni tartmaz dedi. Bana böyle bi jest yaptı.
Erdem ya beni mal sanıyordu yada kendisi maldı. Bence mal olan kendisiydi ulan bu nasıl bi yalan bu nasıl bi kıvırmadır.
-Allah Allah ya bak şu işe şimdi çok zayıfsın.
-Evet aşkım verdim o kiloları çok şükür.
-Beyinden vermişsin galiba baya küçülmüş yok olmaya durmuş.
-Anlamadım?
Erdem hala salağa yatmaya devam ediyordu.Bide öyle kedi gibi gözlerimin içine bakıyordu.
-Erdem şu yatağın neden iki kişilik olduğunu anlatmaya başlıyacakmısın artık.
-Kızmak yok ama bak söz ver.
Erdem yatağın üzerine çıkıp yanıma oturdu. Ellerimi avuçlarının içine aldı.
-Söz hadi anlat.
-Aşkım senden önce burada.. yani şuan oturduğumuz yatakta ufak yaramazlıklarım oluyordu .
Erdem boncuk boncuk terlemeye başlıyordu.
-Ne gibi yaramazlıklar biraz açık olsan.
-Aşkım anla işte.. Birileriyle yani yatıp kalkıyordum. Yemin ederim senden önceydi. Seni tanıdığım andan itibaren bu odaya bir Allah ın kulu girmedi. Senden sonra uslu bi bebiş oldum.
Bu anlattıkları içimde ufak bi kırgınlık yarattı, kesinlikle kızgınlık yaratmadı çünkü bende Erdem den önce pek farklı değildim. Kırıldığımı belli etmeden konuştum.
-Her neyse gelmiş, geçmiş, bitmiş, gitmiş günler. Kurcalamaya gerek yok.
-Aşkım benim balsın sen bal.
Erdem adeta sevgi pıtırcığına dönmüştü. Yanaklarımı elleriyle sıkıyordu.
-Aşkların en güzeli sen burada bekle ben sana kahvaltı getircem tamam mı?
Tıka basa tokta olsam Erdem e aç olduğumu söylemiştim. Yalanımın bedelini fazladan yemek yiyerek ödemek gerekiyorsa bunu gönül rahatlığıyla hatta mide rahatlığıyla ödeyebilirdim.
*****
Saat 21:00 olmuştu. Kafamı iyice dağıtmıştım Erdem in yanında moralim gayet yerindeydi. Erdem ne kadar beni eve bırakmayı teklif etsede kabul etmedim. Sonuçta mekan gece kalabalık olurdu. Ben bi taksiye binip gelebilirdim. Sikimin keyfine onu yormak doğru olmazdı. Bütün gün yeterince yoruldu zaten. Bu günün geri kalanını evde bişeyler okuyarak geçirirsem hem daha iyi hissederdim hemde moralimi bozan şeylerden uzak durarak günümü tamamlardım. Kapının ziline bastım. Açan yoktu. Bi kaç kezde elimle tıkladım. Ah kaşar Pelin ya nereye gittin ne zaman geleceksin şimdi bide işim yok Pelin in eve gelmesini bekleyeceğim. Valla hiç bekleyemezdim. Pelin i aramak için telefonu elime almıştım ne tesadüfki Pelin benden önce davranıp beni arıyordu.
-Kanka neredesin?
-Pelin bende bu soruyu sana soracaktım. Kapıdayım salak sen nerdesin. Hem sen niye nefes nefesesin.
-Aşşağı in hemen bekliyorum.
-Pelin iyi misin sen?
- Kanka aşşağı gel gücüm kalmadı.
Gücüm kalmadı ne demek ti ya. Kıza bişe oldu korkusuyla merdivenleri üçer beşer indim. Dış kapıdan mahalleye kendimi fırlatınca karşılaştığım manzara bana kaderin bi oyunuydu. Yekta yine içmiş sızmıştı. Pelinde iki santim boyuyla Yektayı ayakta tutmaya çalışıyordu.
-Kanka sen şunu evine çıkar ben benimkine bi iyi geceler diyeceğim.
-Ya Pelin delirme nasıl taşım şuna baksana bu beni çiğner. Hem seninki nerede.
-Bak hemen sağdaki beyaz araba.
Farları açık arabaya baksamda Pelin'in aşkını pek net görememiştim.
-Ver tamam ver şunu. Hemen gel bak yoksa seni öldürürüm.
Yekta yı Pelin in omzundan alıp kendime yükledim. Onu ilk tanıdığım geceden bile beter durumdaydı. Yani Yekta yı bıraksam sokağın ortasında uykuya dalacaktı. Hak ediyordu sokakta uyumayı. Kötü yanım bırak Tutku sokakta kalsında bi gece görsün ebesinin amını diyordu. Yapamazdım ben ya o beni ne kadar üzerse üzsün ben onun gibi değildim. İnsanlık bende kalsın. Bi kuvvetle Yekta yı apartmana soktum. İte kaka yürütüyordum. Zaten vücud ağırlığının yarısı benim kadardı. Onu merdivenlerin önüne getirmem bile baya vaktimi almıştı. Yekta nın gözleri yarı açıktı. Daha ilk merdivene adım artırmadan öküzün bütün ağırlığıyla üzerime düşmesini engelleyemedim. Yekta üzerimdeyken nefes alamıyor boğuluyordum. İtsemde kalkmıyordu üstümden. Kollarımı tutmaya çalışıyordu. Bi şeyler mırıldanıyordu anlayamıyordum. Zaten şuan canımın derdindeydim. Artık kendimi kasmaktan başım dönmeye başlamıştı. Bağıracak duruma gelmiştim ki Yekta nın dudağının dudağımla dans etmeye başladığını fark ettim. Boğulduğumu hissediyordum. Apartman kapısının açılma sesinini duydum. Benim için dünyanın sonu gelmişti herhalde.
-TUTKU!

Benim Hetero SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin