Yekta yla biraz nazlaşıp evden gönderdim. Kendimi iyice halsiz hissediyordum, üstüme bi ağırlık çökmüştü. Yataklar yorganlar "bana gel bana gel " diyorlardı kafamın içinde. Hasta olmuştum evet. İnsan hasta olunca canı ne dışarı çıkmak istiyor ne yemek yemek nede başka bişey yapmak. Vücuttan enerji emiliyor. Bende herşeyi abartma huyu var özellikle konu hastalık olunca. Grip olduğumda bile sanki yoğun bakım ünitesinde yatan hasta gibi davranıyordum. Bi yataktan çıkmamalar yok karnım acıkınca yemek yememeler daha neler neler. Yekta larda akşam etmek istemediğimden aşşağı Pelin in yanına indim. Ayna karşısına geçmiş bi kilo makyaj yapmış olduğu yüzüne hala makyaj yapıyordu.
-Kanka çok fena hastayım ya.
Pelin pek umursamadan makyaja devam etti. Eline iki ruj alıp bana gösterdi.
-Kanka hangi ruju sürim pembe olanmı kırmızı olan mı?
Bu kız harbi gerizekalı insan bi der kanka dün kayboldun bişe demeden ne oldu neyin var diye. Tek derdi rujunun rengi.
-Bu hazırlık kimin için?
Pelin kırmızı olan ruju sürmüş olduğu dudağından peçeteyle siliyordu. Ben ise merakla kimin için bu kadar hazırlandığını soruyordum.
-Kızım sağır mısın cevap versene.
Pelin pembe ruju sürmeye başlarken bi yandanda bana cevap veriyordu.
-Kanka yeni manita anla işte. Kimin için olcak.
Ben daha dün bu salağın azgınlığı yüzünden ölümden dönmüşüm kız hala yeni manita diyor bana. Allah ım ben nasıl bi günah işledimde bana böyle bi arkadaş verdin ya.
-Kanka bişe soracağım ama ciddiyim he sakın şaka falan zannetme.
Pelin kafasını aynadan kaldırıp meraklı gözlerle bana baktı.
-Kaşarlığın kitabı isimli bi kitap yazmayı düşünür müsün?
-ha ha ha espri kabiliyetini geliştirmelisin.
Pelin in yanından çıkıp odama girip yatağıma uzandım üstüme yorgan çektim 30 derece sıcakta. Karnımda kelebekler uçuşmuyor bildiğiniz dinazorlar harlem shake yapıyor. Evet hastayım ve kendimi bok gibi hissediyorum ama Yekta ya sahip olma.. tam anlamıyla olmasada sahip olma duygusu gerçekten paha biçilemez bi duygu veriyor insana. Arada savaşla aşkı karıştırıyoruz ama napalım bizde böyleyiz. Kavga dövüş geçicek gibi günlerimiz. Onunla kavga etmeyi başkasıyla eğlenmeye değişmem. Bende iyice aşk böceği oldum abartmim. Uzun lafın kısası aşkın iyi yönü baya güzelmiş. Umarım hep iyi oluruz. Aşk acısı çekmek için çok gencim biliyorsunuz. Minnoş bebeksi kalbim buna hazır değil. Pelin odaya girdi eline çantasınıda almış çıkmak üzere olduğu belliydi.
-Kanka ben çıkıyorum bişe.. Kanka sen hasta mısın?
Şükür yani. Anca anladı hasta olduğumu benim düşünceli kankam
-Söyledim ya hastayım diye.
-Duymadım kanka ya.
Pelin terden alnına yapışmış saçlarını geriye attı.
-Seni bu şekilde bırakıp buluşmayıda hiç istemiyorum.
-Kanka saçmalama git sen bişeyim yok. Ben bu yorganın altında dururum bütün gün zaten Yekta larda bişeler yedim açlığım yok.
-Valla bak dururum kötüyüm diyorsan.
-Pelin bişeyim yok dedim tamam.
-Ben erken gelmeye çalışacağım. Tamam mı kendini iyi hissetmezsen ara beni .
-Kanka bak hasta hasta küfür etmek istemiyorum yürü git kaçta gelceksen gel.
Pelin yanağıma bi öpücük koyup evden çıktı. Bende bütün gün sıkıntıdan ölmemek için yastığımı yorganımı alıp televizyon odasına geçtim. Kısmetse olur saati geliyor. Melis denilen kızı izlerken sinirimden bütün dünya dertlerimi unutuyordum. Ben hayatımda bu kadar kavgadan beslenen bi kız görmedim. Bu kız bir survivor Semih iki. Dünyaya ego kasmaya gelmişler. İzlerken sövmemek elde değil. Yürüyen ego değil bunlardan yürüyen merdiven bile olmaz. Beyin bedava deyip geçemiyorum konu ikisi olunca. Evlenme programı diye yediriyorlar millete. Ulan evlenme programında elememi olur adamın sevgilisi eleniyor. Gidiyor kankasının sevgilisine yavşıyor. Senaristleri tebrik etmek gerek benim gibi bi ton kerizi ekrana kitlemeyi başarıyor. Başarı başarıdır deyip konuyu kapatıyorum. Bi saatte 5 programı aynı anda izleyebilme özelliğine sahibim. Zuhal topal dan Esra Erol a hemen peşine Seda sayan. Hepside birbirinden heycanlı geliyor insana. Gün boyu bi dakikalık konuşmanın yirmi dakika reklamını yapıyorlar. "Hasan bey Gül hanımın çay teklifine ne cevap verecek az sonra" Ben televizyon dünyasının büyüsüne kapılmışken kapının çalmasıyla birlikte gerçek dünyaya döndüm. Pelin erken geleceğim demişti mal ya o kadar gelme dedim. Zar zor ayağıma yerdeki maymun kafalı terlikleri giyip kapıyı açmaya gittim. Kaderin bana süprizine bakınki karşımda Pelin değil Erdem vardı.
-Erdem?
Erdem elinde bi kutu çikolatayla duruyordu. Ayakkabılarını çıkartmaya başladı. İşten geldiği belliydi üzerindeki takımdan.
-Hasta ziyaretine geldim niye bu kadar şaşırdın.
-Ben hasta ziyaretine değil beni istemeye geldin sandım çikolatayı görünce.
Erdem ayakkabılarını çıkartıp içeri girdi. Eve girer girmezde kollarını açtı.
-Sarılmak yok mu sevgiline?
Aklıma onu öyle görünce Yekta geldi. Yekta nın yanındayken Erdem e Erdem in yanındayken Yekta ya ihanet ediyormuş gibi geldi. Öylede yapıyordum ama Yekta da Buse yle sevgiliydi. Bu üçgenin tek masumu Erdem di. Ona gönülsüzce sarıldım. Üzeri aşırı derecede sigara kokuyordu.
-Üstün leş gibi sigara kokuyor kerhaneden mi geldin.
Erdem e bunu ben pat diye söyleyince biraz utandı. Sesim küçümser gibi çıkmıştı. Çorabı delinmiş çocuk gibi kızardı karşımda. Bende yaptığım ayıbın farkına vardım. O benim için işi bırakıp gelmiş yanıma. Pelin den haberi alınca. Benim yaptığıma bakın. Onun kadar bende yerin dibine girdim.
-Ya özür dilerim ama cidden boğulcam kızma bana lütfen.
Erdem in elini tuttum gönlünü almak ister gibi. Oda bana bişey demeden üzerinden takımın ceketini çıkartıp attı. Banada kızmıyor ben senin için buraya geldim şu yaptığına bak diye o böyle her dediğimi alttan alınca ben dahada eziliyorum karşısında. Bütün gün o ceket üzerimde gezseydimde o lafı demeseydim ya.
-Geç yat sen yerine hadi ben sana bişeyler hazırlayıp gelirim yanına.
-Özür dilerim..
-Tamam sorun değil geç aşkım yat hadi sen hastasın bak yanakların al al olmuş.
Vicdan azabımla birlikte yerime yattım. Erdem de mutfağa geçti. Benim yaptığım öküzlüğü Yekta bile bana yapmamıştı. En terli halimde bile koynunda yatırmıştı beni. Eminim Erdem in yanında ben sigara koksaydım gerçi kullanmıyorum ama koksaydım o bunu yüzüme vurmaz bana hissettirmezdi bile. Elime telefonumu aldım Yekta dan mesaj gelmişti. "Akşam geç gelirim bugün işler yoğun. Geç kapatarız haberin olsun" oh iyi oldu ona. İnşAllah sabaha kadar çalıştırırlarda seni gece yanıma yatmanın cezasını ödersin öküz diye cevap yazasım olsada "Tamam" yazıp telefonu elimden bıraktım. Program izleme kafasındanda çıkmıştım banane hasan dan ahmet ten. Hay şom ağzıma ya. Yatağın içine iyice gömdüm kendimi. Mutfaktan çorba kokusu gelmeye başlamıştıki burnuma Erdem elinde tepsiyle geldi yanıma. Tepsiyi kucağıma koyup koltuğun kenarına sokuldu. Muhtemelen kokusundan rahatsız olmim diye yanıma gelmedi. Elini alnıma götürüp ateşim olduğunu ne yapmam gerektiğini falan söyledi. Evden dışarı çıkma gibisinden. Bende bu durum konuşuldukça vicdanen rahatladım. Kafaya takmamış yaptığım ayıbı yada bana belli etmiyor. Olsun ikiside güzel.
-Ekmek doğramamı ister misin çorbana?
-Olur.
Ekmeğin içini ufak ufak dite diye ezogelin çorbama atmaya başladı. Yekta ya hesabı kitlediğim gün alınmıştı bu çorbada. Erdem çorbadan bi kaşık alıp üfledi sonrada bana yedirdi. İnanır mısınız her kaşıkta o çorbayı üfledi.. dilim yanmasın diye. Bende hayvan gibi ses çıkarmadan yedim. Yekta yla geze geze ona benzedim. Erdem çorba bitince tepsiyi sehpanın üzerine bırakıp koltuktaki köşesine oturdu.
-Yanıma gel.
Erdem bişe demeden baktı bana. Sigara koktuğu için gelmediğini anlıyordum.
-Lütfen gel ya.
Yavaşça yanıma gelip sıcak havada yorganımın içine girdi. Bende hemen kedi gibi sıvıştım koynuna. Kocamanda sarıldım. Sımsıcaktı. Zaten yanıma gelmeseydi ben sigara kokusuna bayılıyorum gömleğine güzel gidiyor falan derdim herhalde. Sağım solum belli olmuyor beni çözmüştür o. Ben Erdem in koynunun sıcaklığında mayıştıkça mayıştım gözlerim artık uykuya göz kırpıyordu. Uyku dünyası ve gerçek dünya arasında ortada bi yere gelmiştim.
-Tutku.
Erdem in seslenmesiyle hafifçe göz kapaklarımı araladım.
-Hıııhhh?
-Sen başına çok büyük bi bela aldın.
-Niyeymiş o?
Sesim yarı uykuluydu.Erdem kafamı kaldırıp dudağıma minik bi öpücük kondurdu. Dudaklarıda bedeni gibi sıcacıktı.
-Seni asla bırakmayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...