Etrafıma boş gözlerle bakıyordum. O gitmişti. Bir daha dönmeyecekti belki de. Ağlamayacaktım. Çünkü düşersem kalkamayacak durumdayım. Bilirsiniz bazen ne kadar canınız yanarsa yansın can havliyle son bir hamle daha yapabilirsiniz. Ben son hamlemi oynamadan oyun bitmeyecekti. Sonuçta ben kağıt üzerinde Yekta yı aldatımış gibi görünüyor olsam da gerçekte bunu yaptığıma inanmıyorum. Yekta ya aşık olduğum günden bu yana tek bir kişiye başka gözle bakmadım. Elimde olmadan Erdem le bazı durumlarda baş başa kalmış olabilirim ama elimde değildi sonuçta. Annesini kaybetme ihtimali olan birinden ayrılmak kalpsizlik olurdu ki ben bunu da yaptım Erdem den ayrıldım. Ha şuan Erdem le konuşuyor olabilirim hatta onun yanında bile olabilirim ama bunlar tamamen dostça tutumlar kendi içimde. Sevgili olarak görme olasılığım yok Erdem i.. Aslında sadece Erdem i değil Yekta haricinde kimseyi yanımda görmeye tahammülüm yok benim. Ah Pelin bu yaptığının yanına kalacağını zannediyorsan öyle çok yanılıyorsun ki sana bunu en ama en kısa zamanda ispatlayacağıma yemin ederim. Şimdi Pelin in benden beklediği onu arayıp bağırıp çığırmam ama öyle yapmayacağım. Aksine bana hiçbir zarar vermemiş sanki herşey normal halindeymişcesine davranacağım. İçimde öyle bir intikam ateşi vardı ki Pelin e zarar vermek için her türlü pisliğin altına elimi sokmaya razıydım. Onu yaralasam yaralasam Erdem e yakınlaşarak yaralarım. Çünkü sadece onu düşünüyor. Benim gözümün yaşına bakmayacak kadar çok seviyor Erdem i. Yekta ya anlattığı gibi Erdem e gidip konuşamaz yapacak olsa Erdem le beni gördüğünde yapardı. Yekta yı karşıma alıp konuşmam gerekiyordu ama bunu şimdi yapamazdım. Henüz yeni öğrendi biraz sinirlerinin yatışması lazımdı. Bende bu sırada hesaplaşmalarımı halledecektim. Off bari Yekta Buse den ayrıldıktan sonra öğrenseydi herşeyi. Şimdi hemen soluğu o orospu Buse nin yanında almıştır hiç durur mu? Durmaz. O kızda ne bulabilir ki diye sorguluyorum kendimi ya bi insanın övebileceğim tek güzel tarafı olmaz mı? İşte Buse nin yok. Yekta benden gitse bile ona gitmesin yani ne bilim pavyona gitsin tek gecelik aşklar yaşasın ikinci sınıf kaşarlarla ama o Buse ye gitmesin.
*****
Tam düşündüğüm gibi Pelin Erdem in yanına gelmişti. Bu nasıl bir yüzsüzlüktü ya hem git beni Yekta ya şikayet et hem de gel benimle aynı ortamda bulun. Erdem Pelin le aramızda sorun olduğunu anlasada sürekli niye böylesiniz diye sorup durmadı. Onun bu huyunu çok seviyorum. Kendini ilgilendirmeyen şeyleri irdelemez. Yani Pelin in tam tersi. Erdem nereye kaybolduğumu sormadan eve girer girmez ona hediye bi saat sipariş ettiğimi süpriz yapacağımı ama saatçinin daha saati getirmediğini söyledim.
-Saati almaya giderken keşke söyleseydin. Yani en azından haber verseydin sevgilim.
Pelin e kaşlarımı çatarak bi bakış attım Erdem in sorusunu duyunca.
-Aşkım dedim ya süpriz yapacaktım ama maalesef olmadı adam daha saatini getirmemiş. Yurt dışından geliyor taaa. Berlin'denmiş galiba.
Aşkım kelimesini vurgulayarak söylemiştim Pelin e inat olsun diye. Erdem gülümsedi.
-Hadi ya Türkiye de saat mi kalmamış?
Diyerekte sitem etti alaycı bir tavırla.
-İlla saat alacağım diyerek çıkmana gerek yoktu ne bilim markete gidiyorum deseydin meraktan öldüm öldüm dirildim.
Erdem konuşuyordu ama ben sadece Pelin e odaklanmıştım. Sarı saçlarını parmak uçlarına dolayıp dolayıp duruyordu. Hiç pişman olmadığı belliydi surat ifadesinden. Sanki kahkaha atmak istiyorda yeri değil diye bekliyor gibiydi. Gözlerini bazen bana çeviriyor bazende korkar gibi kaçırıyordu. Sınırı geçmişti. Pişmanlık aşamasına gelmişti ama artık çok geçti. Son pişmanlık sadece filmlerde fayda verir ve biz burada film çekmiyoruz. Pelin in yaptığı hareket çok canımı yaksa da beni kendisine düşman etse de bir yerde güzel birşeydi. Yekta ya karşı hep bi vicdan azabı duyuyordum. Yani Pelin benim yapmam gerekeni yaptı ama tabi bunu benim iyiliğim için değil beni üzmek yaralamak için yaptı. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen dostumda bana böyle olabildiyse demek ki kimseye yüzde yüz güvenmemek gerek. Ben tekli koltukta Pelin ve Erdem yan yana aynı koltukta oturuyordu. Pelin eliyle başını ovuşturup oflayıp puflamaya başladı.
-Off başım nasıl ağrıyor anlatamam.
Yere bakarak cevap verdim.
-Bugün çenen fazla çalışmış galiba senin başını ağrıtacak kadar dili kuvvetli birini hiç tanımadım.
Pelin gözlerini gözlerime çevirdi tek kaşını havaya kaldırarak beni tehdit edercesine bir edâyla konuşmaya başladı.
-Ben seni tanıştırırım daha yarım saat önce yanındaydım. İyi bir arkadaşımız ama biraz üzgün ve kederlidir şuan.. Hatta komşu sayılır akşam çaya gideriz birlikte. Sen komik çocuksun iyi gelirsin ona.
Burada lafını durdurup Erdem e baktı ufak bi tebessümle.
-Aaa hatta Erdem de gelir istiyorsa. Güzel güzel dertleşir muhabbet ederiz.
Ya Pelin in hala karşımda konuşacak yüzü vardı canımı yeterince yakmıştı zaten.. Ben şuan Yekta yı kaybetmiş biriyim Erdem i kaybetmek gözümü korkutmuyordu. Erdem olurda öğrenirse yaralarını sarmakla meşgul olacak kişi Pelin di ben değil.
"Pelin" dedim gülümseyerek. "Hiç o kadar uğraşmaya gerek yok. Yakın arkadaşına söyle o buraya gelsin hem başını ağrıtacak kadar uzun konuştuğunuza göre samimisin belli numarası vardır sende." Pelin söylediklerimi beklemiyor olacak ki gözünde ki o şaşkın bakışı yakaladım. Yüzü düşmüştü ve cevap veremiyordu. Erdem i üzecek birşey yapmayacağını biliyordum. O sadece beni korkutmak istiyordu ama öyle kolay değildi. Yekta bana kalmadıysa Erdem de ona kalmayacaktı. Zaten Erdem in hayatında ben olmasam bile gönlünün Pelin e kaymayacağına eminim ama ipleri sıkı tutmak lazım. Sonuçta olmayacağını düşündüğüm her şey başıma geldiğine göre bu neden gelmesin? Pelin in canını yakmak için yanıp tutuşuyordum.
"Gelsin bakalım şu arkadaşın adam akıllı konuşur dertleşiriz" dedi Erdem iyilik meleği misali.Yekta nın o son bakışı hiç aklımdan çıkmıyordu ve ben delirecek gibiydim artık. Demek sen Yekta yı benden ayırırsın Pelin hanım diye düşünerekten koltuktan kalktım ve Erdem in yanına doğru yürüdüm."Canım aşkım nasıl da düşünür tanımadığı insanları" Pelin de Erdem de şaşkın gözlerle bana bakıp ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyorlardı. Ayaklarımı iki yana ayırıp Erdem in kucağını oturdum ve tek kelime etmesine izin vermeden kollarımı boynuna dolayıp deli gibi dudaklarını öpmeye başladım. Beni deli eden şey zevk değil hırsımdı. Pelin in bizi izlediğini düşündükçe daha da ileri gittim ve tek elimi boynundan çekip Erdem in penisi üzerinde dolaştırmaya başladım. Erdem başta karşılık vermeyip durumu anlamaya çalışsa da sonradan koy göte gitsin diye düşündü muhtemelen oda ufak öpüşlerle karşılık vermeye başladı. Bunu yapmıştım çünkü sevdiğin adamın gözlerinin önünde başkasına ait olma hissinin ne denli can yaktığını çok iyi bilirdim. Kendimi Erdem in kucağından inmeden geri çektim ve Pelin e kafamı çevirip "Ya kanka biliyorsun kaç gündür baş başa vakit geçiremiyoruz.. sen hastaneye gidip Erdem in annesiyle ilgilensen. Şimdi uyanırda yanında birini göremezse kötü olur kadın."dedim. Pelin in gözleri hafiften dolmaya başlamıştı ellerine baktım yumruğunu sıkıyordu. Yapmak istediğimi yapmıştım ama bu daha başlangıçtı. "Ah.. tabi olur" dedi ve hızlı bir şekilde odadan çıktı Pelin. Erdem le göz göze geldim tahrik olduğu belliydi. Elleriyle kafamı arkadan kavradı ve dilini ağzımın içinde gezdirdi ben saçlarının arasında parmaklarımı gezdirirken. Tişörtümden elini içeri sokup göğüsümü okşamaya başladı. Garip şekilde iyi hissettirmişti. Pantolonun düğmesini yavaşça açıp elimle Erdem in sertleşmiş olan penisini dışarı çıkardım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...