Yekta panik yaptığımı anlamasın diye olabildiğince sesimi kontrol etmeye çalıştım.
-İyiyim ben. Sen dur bakalım ben şu deliyi arıyorum sana ne diyecekmiş bende çok merak ettim.
Telefonu kapatıp Pelin i aradım sürekli meşgule atıyordu. Ben de asla pes etmeden inatla onu aramaya devam ediyordum. Yekta ya anlattığı anda her şey bitecekti. Benim için bu şehrin hiç bir anlamı kalmayacaktı. Pelin
bu kadar kötü olamaz diye içimden tekrarlıyordum. Yani bunca yıllık dostluğumuzu bu kadar kolay harcayamaz. Aç şu telefonu Pelin aç aç aç aç!!! Pelin açmadıkça çılgına dönüyordum. Evden çıkmalıydım.. evet evet evden çıkmalıydım. Erdem e sonra bir açıklama bulabilirdim ama şuan bu evden çıkmalıydım. Erdem in duyamayacağı şekilde dış kapıyı açıp yavaşça evden çıktım. Erdem in evinden Yekta nın iş yeri arabayla 25 dakikalık yoldu ancak istanbul trafiğini için işine katarsak 40 dakikadan önce orada olmam mümkün değildi. Ya ben ne yapacaktım. Allah ım ne olur Pelin in içine merhamet vicdan ver. Ne bileyim yolda giderken telefonuna samanyolu sırlar dünyası arkadaşından intikam almak isteyen kızın hazin sonu temalı film çıkar. Böyle dini duyguları suratını tokatlasın. Gerçi aylarca orospuluk yapan bir kızın dini duyguları ne denli içinde kalmışsa benimki de laf. Taksiye atlayıp Yekta nın işyerine doğru gitmeye başladım. Yekta öğrenirse beni öldürürdü. Öyle eline silah alıpta tek mermiylede öldürmez ya sinir hastası. Beni alır sandalyeye bağlar işkence ederdi. Ayak tırnaklarımı kerpetenle yerinden söküp bana yedirirdi. Ah benim zavallı ayaklarım ya buna nasıl dayansın. O ayaklar ne bakımlar ne kremler gördü. Zalim Yekta ayaklarımı rahat bırak. Ayy bende ne saçmalıyorsam. Hem belki Pelin Yekta ya Erdem i anlatmaz da gider geçmişte yediğim boklukları anlatır. Onları bende anlattım Yekta ya. Hem öyle yaparsa işim çok kolay olur ama Yekta demeyecek mi kızım sen bunun yakın arkadaşı değil misin niye bana ispiyonluyorsun? Canım Yektam ya yine beni savunur. Pelin de geri zekalı değil ya gidip ergenlik hikayelerimizi Yekta ya benden soğuması için anlatsın. Tüh vallahi de anlatacak billahide anlatacak kesin Erdem i. Bu istanbul trafiği denilen şey Yekta ya olan sevgim gibi hiç bitmiyor. Araba iyi kötü Yekta nın iş yerine geldiğinde etrafa dikkatlice baktım. Yekta keskin nişancı gibi bir yere sinip bana nişan almış olabilirdi. Ulan insana şu duyguları yaşatan çocukluk arkadaşı olunca iki katı üzülüyor. Erdem de aramaya başladı. Şimdi hiç açamam Erdem kusura bakma. Daha sana ne yalan söyleyeeğimi bulamadım.Taksiciye parayı ödeyip indim. İçimde ki en baskın his korkuydu. Yekta yı kaybetme korkusu.. Tedirgin ve kötü durumdaydım. Geri mi dönsem ya hem bu süre de Yekta öğrendiyse de sinirleri yatışır. Ya bana bağırıp çağırmak yerine sessizce hayatımdan giderse. O zaman daha kötü ya. Geliyorum sevgilim aç kollarını. Korkak adımlarla yürümeye başladım. Sanki üstümde yüz kilo yük vardı. Yada biri tişörtümden geri geri çekiyordu beni. Gitme diyordu içimden bi ses gitme Tutku pişman olacaksın diyordu. Gidilmeliydi. Çünkü korkaklık etmek anlamsızdı. Mağazanın içini artık görebiliyordum. Pelin hızlı adımlarla çıktı mağazadan. Yanına gitsem mi dedim ama ona minnet edecek değildim. Aslında bunun minnet etmekle alakası yok. Sonuçta en yakın arkadaşı tarafından göt gibi tehdit edilip ortada bırakılan bendim.. Sabır Tutku şuan Pelin in yanına gitsem benimle abuk subuk konuşmaya başlasa yapabileceklerimden korkuyordum. Stresten ellerim terlemişti Pelin gidene kadar arkasından baktım. O gidince de yürümeye devam ettim. Sadece on metre kalmıştı içeri girmeme. Yekta ya olan sevgim her adımda acıyla kalbime batıyordu ya böyle çok mu karamsarım yoksa içime mi doğuyor içeri girince yaşayacaklarım bilmiyorum. Yekta yı gördüm arkası dönük mağazanın ortasında öylece duruyordu. Derin bir oh çektim çünkü Pelin Erdem i anlatmış olsaydı böyle olduğu yerde durmak yerine beni öldürmek için bıçak falan arıyor olurdu. Artık adımlarım daha kendimden emindi. Mağazada kimse olmadığından adımlarım ses çıkarabilirdi sessizce yanına gidip ona süpriz yapmış gibi yapayım dedim. Sırtı bana dönüktü ve aramızda bir adımdan az kalmıştı. Yekta nın gözlerini kapattım ellerimle şebeklik olsun diye. Ama.. ama.. ellerim ıslandı. Yekta ağlıyordu. Ellerimi lanetliymişim gibi tutup attı yüzünden. Bana döndü. Gözlerinin içi kan çanağı gibiydi. O beni öldürür dediğim adam lunaparkta annesini kaybetmiş çocuk masumluğuyla ağlıyordu karşımda. Yüzünün rengi bile gitmişti. Ciğerim alev aldı onu o halde görür görmez. Ortada iki yürek vardı yanan. Hiç bir şey diyemedim öylece yüzüne baktım. Yekta yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Korkuyordum. Gözlerimi kapattım refleks olarak.
-Senin Allah belanı versin Tutku!
Sadece bunu söyledi öylece gözümü açmaya cesaret edemeden dondum kaldım mağazanın ortasında. Gözlerimi açtığımda Yekta gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...