Yekta hesap bilgilerini giriyor ben bi yandan kasiyere bakıyorum bi yandan Yekta ya kaşar kasiyer ne olacak. Anladı galiba düştüğüm durumu. O mahkeme duvarlı kadın gitti yerine yüzünde grup sekste doyumsuz kilolu kadın suratı geldi. Hayır sen niye benim düştüğüm durumdan zevk alıyorsun. Bide Yekta yanımda güle güle poşetleri eline yüklenmeye başladı. Ben kasada işimiz bitmesine rağmen kadına bakakaldım.
-Tutku poşetleri taşımama yardım eder misin?
Normalde orada kalıp kasiyere bi laf sokardım ama arkamdaki yaşlı teyzeler durmadan bana sıradan çekilsene yavrum, önümüzden çıksana yavrum deyip deyip durduklarından aklımı kullanamadım. O kadına bi kapak borcum olsun. Neyse ne ya bi kasiyeri ne kadar büyüttüm gözümde. Gülerse gülsün. Hadi kasiyer beni anlamıyor salak Yekta sen niye gülüyorsun orada hala . Marketten çıkarken Yekta nın elinde yedi sekiz tane benim elimde ise sadece 3 poşet vardı. Köpek belki ağırlık taşırda gülmesi geçer dedim ama yok anam herif gülüyorda gülüyor. Yekta nın elindeki poşetleri Pelin in götüne kendi elimdeki poşetleride geri dönüp kasiyerin götüne sokmak istiyorum. Arabaya poşetleri tıkıştırdık. Yarısını arka koltuğa yarısını bagaja attık. Yekta arabayı kullanmayı başladı.
-Yekta artık gülmesen.
-Gülmemek elde değil sen paranın yetmediğini duyduğundaki tipini gördün mü?
Az daha gülerse beni değil dünyayı bi daha göremicek hala benim tipime gülüyormuş bide söylüyor ya nasıl bi öküzsün insan en azından kalbim kırılmasın diye yalandanda olsa başka bişeye güldüğünü söyler. Ohoo kimden ne bekliyorum mal işte mal.
-Benim param ne yetmicek ya Pelin in kartıydı. Komik bişe yok ortada artık gülme bak bidaha gülersen arabadan inerim.
Yekta bidaha gülmeyeceğini söylesede yol boyunca bazen kahkahalara boğuldu bazen tam gülecekken kendini tuttu. Bende yanında paşa paşa oturdum. Arabadanda inemezdim cebime bi kuruş para almadım. Evin önüne geldik Yekta da artık gülmüyor değilde kendini tutabilecek haldeydi. Herşey bitti artık mutlu son. Kitabın sonunda Pelin ağzı yüzü patlayana kadar dövülerek öldü. Tabi bi şu poşetleri taşıyalım. Elimizdeki poşetlerle apartmana girip Pelin in kapısını çaldık. Pelin de ecelin kaçış yok falan diye mi düşündü ne yaptı kapıyı hemen açtı.
-Yekta buradan gerisi bende sen poşetleri şöyle içeri bırak ben Pelin le bişe konuşacağım.
-Pekala o zaman gece gelirsen görüşürüz.
-Bakarız.
Yekta yı gönderip yorgunluktan ölen bedenimi koltuğa yığdım.
-Kanka o kredi kartında 250 lira anca vardı helal olsun baya hesaplı alışveriş yapmışsın.
Küfretmeyeceğim küftetmeyeceğim küfretmeyeceğim.. Sakin ol Tutku başarabilirsin. Sen sakin kalmayı başarabilirsin.
-Lan beynini siktiğimin salağı. Sikerim kredi kartınıda senide amcık Pelin. Ne yetmesi sike sike Yekta ya ödettirdim hesapları. Yok madem her ne kadar bokum varsa kartta söylesene. Ya offffffff.
Pelin i görün kız şok kız iptal. Ben dedim herhalde korktu ve pişman bi süre ağzı açık beni dinledi sonrada bastı kahkahayı ama görün nasıl gülüyor. Yekta da gülmüştü ikiside mal çünkü .
-Gülmesene gerizekalı. Ağlancak halimize gülüyorsun.
Baktım bu salak ben hakaret ettikçe dahada gülüyor benimde sinirlerim iyice bozuk zaten bende gülmeye başladım sinirden.
******
Pelin le yarım saate yakın durmadan güldük. Bi ara neye güldüğümüzü unuttum. Hatırlamam pek vaktimi almadı merak etmeyin..O güldükçe ben gülüyorum tam susuyoruz birimiz kahkayı basıyor. Dahada çok gülüyoruz. Artık gülerken canım acımaya başlamıştı. Allah tan kapı çaldıda gülmekten başka bişeye odaklanabildik. Pelin kapıyı açmaya gitti bende Yekta nın evine gitsem mi gitmesem mi diye düşünüyordum. Çelişkideydim anlayacağınız.
-Aşkım.
Gelen Erdem miş. Erdem aklımdan hep çıkmıştı. Üzerinde gri bi takım vardı.
-Hoşgeldin aşkım.
Erdem yorgun olduğumu anlamış olacakki yattığım koltuğun kıyısına oturup elimden tuttu.
-O kadar poşeti nasıl taşıdın.
Erdem hem yorgun olduğumu hemde markete gittiğimi anlamış çünkü kapıda iki bavul poşet vardı.
-İkişer üçer taşıdım işte Erdem nasıl taşıyacağım.
-Hayır haber verseydin bari yardıma gelirdim aşkım kızma.
Bu Erdem zaten bana kendi demişti bugün gelemeyebilirim diye. Hayır gelebilirim desen belki senden yardım alırım. Ne zaman geleceğidr belli olmuyor bi bakıyorum karşımda.
-Sen neden bu kadar agresifsin?
Ebenin amı yüzünden dememek için zor tuttum kendimi sürekli bana sorular sormasından sıkılıyordum. Hem Erdem beni bu kadar bunlatmasa belki Yekta bu kadar kafamı kurcalamaz diye düşündüm.
-Erdem soru sormasan dinlenmek istiyorum.
Erdem i yatağın üzerine aldım dizinin üstüne yatıp böyle uyumaya karar verdim. Şimdi Pelin e kızıp ona kızmak pek doğru değildi. Ona böyle davrandaktan hemen sonra vicdanım rahat etmiyordu. Beni düşündüğü merak ettiği için soruyor niye sorsun merak etmese. Sormasa iligisiz derim. Benden bi bok olmaz..
****
Ne kadar uyuduğumu bilmiyorum. Erdem de yanıma kıvrılmış arkadan bana sarılmıştı. Yalnız üstümüzde ağustos ayında kalın bi yorgan vardı. Odada camdan gelen çok az bi ışık vardı. Ölümüne terlemişim. Bide Erdem sımsıkı sarılmış arkadan iyici terledim. Yorganı üzerimden atmak için Erdem in kolunu üzerimden yavaşça attım. Yataktan Erdem uyanmasın diye yavaşça kalkıp kendimi oturur pozisyona soktum. Gözlerimi elime ovdum. Yanımda uyuyan, bana sarılan Erdem değil Yekta ymış. Ne kadar yavaş davransamda uyandığını anladım. Gecenin karanlığında ay gibi ışık saçtı yüreğime gözleri. Heyecandan hafif bi titredim. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Pelin lere gelip yanımda uyumuştu. Onunla ilk defa birlikte uyumuş gibi hissediyordum. Oda yatakta oturur hale geçti. Kısık sesle bana seslendi.
-Titriyosun.
Elimi avucunun için aldı. Dilim tutulmuştu. Hayatımda ilk defa zamanın durmasını istemiştim. Elinin içi sımsıcaktı. Alnıda boncuk boncuk terlemişti. Eminim benimde ondan bi farkım yoktu. Böyle elini elimde hissettimya ne bilim hani içimde kelebekler uçuyor gibiydi. Yekta üstümde su gibi olmuş tişörtü yavaş yavaş üzerimden attı. Parmaklarının tişörtümü çıkarırken göbeğimden boynuma yükselmesi içimi ürpertmişti. Gözlerimi tişört çıkana kadar sımsıkı kapadım. Sonra yine hiçbişey demeden ona baktım. Gözlerine, yanaklarına, boynuna... Odada sadece ikimizin nefesi duyuluyordu. Yekta kendi tişörtünüde çıkardı. İkimizinde üst bölümünde hiçbişey yoktu. Karın kasları bu kadar az ışıkta bile belli oluyordu. Yekta eliyle boynumu tutup yavaşça yastığıma doğru bıraktı beni. Sonrada hala yatakta olan yorganı yere attı. Yanıma uzandı. Kendini benimle birleştirdi. Yüz yüzeydik. Hafifçe boynumu eğdim. Utandığımı görmesin istiyordum. Oda elini enseme koyup öne eğdiğim kafamı çıplak göğsüne bastırdı. Nabzını hissediyordum.
" Hayatımda ilk defa bi adamı kalbinden öpmek istemiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...