Yekta yı zar zorda olsa eve çıkarttım ama hiç duş falan aldıracak halim yoktu hem şimdi soğuk suya girince ayılır falan hiç uğraşamam böyle çok daha güzel benim yanımda mışıl mışıl uyuyor. Zararsız oyuncak ayı gibi bişey. Ah şimdi kendinde olsa gerçek ayıdan bile beter eder beni. Ya sen nasıl bir insan evladısın insan her haliyle mi yakışıklı olur. Yani keşke sevişecek kadar kendinde olsanda birşeyler yaşasak. Offf sahi biz Yekta yla hiç birlikte olmadık. Sadece şeyinin.. ya işte şeyi diyeceğim siz anlayın onun tadını bile bilmiyorum. Şimdi bana kızabilirsiniz düşünecek başka şey mi yok diye ama ne yapabilirim yani. Ona açım..susuzum..deli gibi de istiyorum. Ya tamam belki bu haldeyken onunla sevişemem ama en azından şöyle bir soysam karşımda çırılçıplak dursa. Hem ne var yani o beni bir defa soymuştu ama tabi benim kafam ayıktı o zaman. Yok ya ne olursa olsun yapmayacağım. Bana yakışmaz. Bir defacık ya ben şu adamla bir defa bile ilişkiye giremedim. Bari cinsel birlikteliğimiz olduktan sonra ayrılsaydıkta en azından yatakta ki haliyle ilgili soru işaretleri kalmaz kafamda. Erken mi boşalıyor geç mi yada sevişirken hırslı mı yoksa yavaş ve sabırlı mı? Hiçbir fikrim yok yook yoook! Çıldıracağım. Artık "fuck me" yazılı tişört falan alıp giyeceğim barıştığımız ilk gün anlasın oda. Acaba oda benim gibi kafaya takıyormu hiç yatmamış olmamızı. Sanmam ya hem takıyorsa bile artık takmaz. Ya bende takmıyorum şuan ama ne yapabilirim o var ben varım baş başayız insanın aklına olur olmaz geliyor yani. Yekta yla birlikte olmanın en iyi yanı ayrıldığımızda birlikte olduğumuz zamanları hatırlayıp salak salak gülmem. Şimdi ona bakıyorum bana ait değil diyorum kendime diğer yandan onun yanındayım daha iyi ne olabilirdi ki diye düşünüp gülümsüyorum. Sabaha kadar onu izlemek istiyorum canım yansada onun yanında yansın istiyorum. Bir yandan kendine gelirde beni keser doğrar diye de korkmuyor değilim. Yanına uzandım saçlarını okşadım okşadım okşadım...
●●●●
Sabah gözlerimi açtığım da Yekta yanımda yoktu. Halbuki ben uyanırda boğazıma falan dalar diye düşünmüştüm. Off mutfakta beni kesmek için bıçak bilediğini düşünüyorum yani ben hala uyandırılmadıysam.. Camdan atlayıp kaçsammı ki ya. Off 4. Kattayım nereye atlıyorsam. Hem öleceksem bile cesedim güzel kalsın. Mahallenin ortasında beynim dışarı çıkmış bir haldeyken emekli teyzeler amcalar başıma toplanmış "tüh tüh tüh ne derdi vardı bu yaşta kim bilir" muhabbetlerini duyarak ölmek istemiyorum. Hem ölünce cesedimizi falan görüyormuşuz cesedimi çirkin görmekte istemiyorum ben ya. Yerde duran ve bana en az üç numara büyük gelen terliği giydim. Odadan çıktım içerde birileri konuşuyordu. İki adım daha atınca birileri diye bahsettiğim kişilerin Yekta ve Buse olduğunu anladım. Ya biliyordum işte hemen bok var gibi o kıza koşacağını biliyordum. O Yekta nın yaralarını sarmayı geçtim yeni yaralar açabilecek kapasitede bir kaşar yani nedir bu ya ne! En son beni köydeki evlerinden nasıl kovduğunu unutmadım. Ah keşke ben Yekta da değil de Yekta bende olsaydı şu kıza insan nasıl kovulurmuş gösterseydim. Şimdi hem Yekta yla durumumdan ötürü hemde kendi evim olmadığından bu kovulma sahnesini yaşayamayacağım. Oturma odasındaki küçük masanın üstünde yan yana oturmuş kahvaltı yapıyorlardı. Buse beni görünce bir şaşırdı Yekta ise hiç bakmıyordu bile.
-Sende mi buradaydın?
Ayy salak kız ya şu soruyu öyle bir sordu ki böyle bakışlarıyla beni eze eze sesinde küçümser bir tavırla. "Ben zaten hep burdaydım sonradan gelen sensin." Dedim ve pat diye Yekta nın karşısındaki sandalyeye oturdum.
-Aşkıma sabah sabah kahvaltı süprizi yapmak istedim.
Ya senden sabah süprizi falan olmaz senden olsa olsa sabah işkencesi olur. Demek ki Buse kapıyı çaldı Yekta da öyle uyandı. Tabi bu kız varken de bana birşey yapamadı..Yekta ya odaklıyım ama benimle göz göze bile gelmiyor. Lafta atamıyorum moralinin sıfır olduğu her halinden belli. "
-Neyi var bunun sen biliyor musun?
Ayy bi sus be kızım bi soru sorma bi bana laf atma bi açma o çeneni valla masada ki tüm tabakları alıp yüzünde parçalamamak için zor tutuyorum zaten kendimi. Giyinmiş yine siyah siyah deri ceketleri pantolonları gelmiş buraya. Benim konum hiç yaşanmamış olsa bile sana bakınca içi darlanıyor insanın depresyona giriyor.
-Nereden bileceğim ben ya sen sevgilisi değil misin sana söylemeyecekte gelip bana mı söyleyecek?
Bu çıkışı ben bile kendimden beklemiyordum. Sesim de biraz yüksek çıktı galiba ya. Yekta yla işte ilk bu anda göz göze geldik sinirli sinirli bakıyordu ama sonuçta bakmıştı yani bunu bile gelişme olarak sayıp mutlu oluyorum ne durumdayım ben ya.
-Ben sana ne yaptım ya? Sen niye sürekli bana böyle bir sinir halindesin. Ne desem ters ters cevap veriyorsun ne bu yani?
Buse Yekta nın omzuna elini attı.
-Bilmeden bir kabahat işledim de haberim mi yok. Tanıştığımız ilk günden beri beni görünce canavar görmüş gibi bakıyorsun. Ya aşkım sen de kusura bakma arkadaşın biliyorum ama artık yeter yani benim de bir sabrım var.
Salağa bak ya yemin ederim salak bu kız. Masa da mal gibi kaldım Yekta da ağzını açmıyor orada dikilmiş yanımızda bizi dinliyor yalı kazığı gibi. Benim bu salakla ne derdim olabilir ki hem ya sevmiyorum yani sevdiğim adamın sevdiği kadını mı seveceğim? Yani eskiden sevdiği artık sevmiyor. Ah senin o koyu kahve saçlarından tutup yerler de sürükleye sürükleye bu evden atmak vardı şimdi. O konuşursa ben de konuşurum aman be.
-Sevmiyorum tamam mı seni sevmiyorum ilk gördüğümdede sevmemiştim şimdi de sevmiyorum. Beni gecenin bi vakti kapı dışarı eden birinin neyini seveceğim Allah Allah sanki sevmek zorundayım. Hem bana kalırsa Yekta da seni..
Lafımı bitirmeden Yekta masaya sert bir şekilde yumruk attı.
-Yeter! Evimden çık.
Yekta ya baktım alnı kendini sıkmaktan damarlanmıştı. Beni öldürecek gibiydi elindeki çatalı bile bükmüştü. Yutkundum.
-Ben mi.. gidim mi yani?
Yekta ayağa kalktı hızlı adımlarla yürüdü ve gidip dış kapıyı açtı.
-Evet sen! Sevgilimle nasıl konuşman gerektiğini öğrenmeden de bu eve bir daha sakın gelme. Tamam mı? Sakın!
Evdeki eşyalar üstüme üstüme geliyordu.Buse durumdan keyif aldığını yüzde yüz belli eden bir ifadeyle bana bakıyordu. Ben bunu hak etmedim.. Beni Buse nin önünde rezil etmişti. Gözlerim dolmaya başlayınca hemen ellerimle sildim bu kızın karşısında ağlamayacaktım. Yekta nın aksine yavaş adımlarla ve dünyam başıma yıkılmış şekilde dış kapının oraya gittim. Yekta kapıyı açmış bana bakıyordu. Gözleri artık o kadar sinirli değildi sanki sinirli durmak için kendi zorluyordu. Kulağına yaklaştım. Sesimin titremesine engel olamadan fısıldamaya başladım.
-Sen de bu günü sakın unutma tamam mı? Sakın!
Kulağından geri çekilip onunla göz göze geldim işte tam burada bir damla göz yaşı düştü gözümden.
-Çünkü ben unutmayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...