Şunu öğrendim ki kalbimizin sesini dinlediğimizi zannettiğimiz zamanlarda aslında kalbimizi dinlemeyebiliyormuşuz. İçimizden geleni yapmak kalpten geleni yapmak olarak adlandırılmamalı. Benim aşkımdan dolayı yaptığımı sandığım davranışlar bencillikten başka bir şey değilmiş. Vicdanımızı, sevgimizi, merhametimizi, affedebilme yetimizi bütün dünyaya kapatıp tek bir kişiye adamak aşk olamaz. Aşk bu kadar bencil bir duyguysa eğer neden bu denli kutsal bi yer edinmiş hayatlarımızda ne vardı aşkı bu kadar büyüten, uğruna bu kadar şarkılar söyletip, şiirler yazdıran? Erdem e yaptığım bencillik canımı o kadar yakmıştıki eve sığamaz olup kendimi dışarı attım. Güneş hala tepede, hava hafiften serin, gökyüzü maviliğini kaybetmemeye direniyor ve tüm bunların yanında mahallenin orta yerinde durup gökyüzüne bakafak etrafına dünyayı ilk defa görüyormuşcasına bakan ben. Kendini İstanbul sokaklarında arayan ama bulamayan ben. Kendini göz göre göre kaybedip şimdi tekrar kavuşma aşkıyla yanan ben. Bunlar demek değil ki Yekta yı bırakmak istiyorum onu sevmiyorum. Hayır hissettiğim şeyler bundan çok daha bağımsız. Yekta yı hala aynı aşkla seviyorum hatta daha fazla. En çok kendimi onun yanında bulabiliyorum çünkü. En çok onun yanında kendim olabiliyorum. Buraya kadar herşey tamam ama bunların yanında etrafımda bir tek Yekta yı görmek istemek ondan arta kalan zamanlarda bile onu düşünerek vakit geçirmek,onu bekleyerek, onu isteyerek yaşamak, güzel bi geleceğimizin olacağını hayal etmek. Yıllar sonrasının hayallerini kurmakta sevdaya dahil.. Ah nasıl seviyorum onu bir anlatabilsem. Ben ki hayatı boyunca beş erkeği bir gram pişmanlık duymadan aynı anda aynı günde yürüten Tutku Yekta dan sonra başka biri oldum. Tamam kabul ediyorum Erdem işini çok uzattım ama bundada tek suçu kendimde görmem kadar yanlış bir düşünce olamaz. Bir kere Yekta nın hayatında Buse nin olmasını göze olarak girdim Yekta nın hayatına. İlk başlarda şöyle düşünerek devam ettim Erdem le Yekta Buse den ayrılınca bende Erdem den ayrılırım. Tabiki hiçbirşey planladığım gibi gitmedi. Erdem in beni nasıl sevmeye başladığını görünce onu kendimle beraber sürüklememin yanlışlığını fark ettim. O sadece benim değil hiçkimsenin hayatında yedek kulübesinde oturacak karakterde bir adam değildi. Tam bunu fark ettiğim gece pat annesinin durumu çıktı ortaya. Eee bu seferde annesi ölüm döşeğindeyken onu terk edemeyeceğimin bilincindeydim. Kısacası Erdem le aramdaki bağı koparamamamın sebebi benden ötürü kaderlede alakalı bir durum. Pelin Erdem i benden soğutmak için İzmir e döndüğüm yalanını söylemişti. Lan madem böyle bir bok söyleyeceksin ara bana haber ver değil mi? Neyin tribindesin. Bu hamlesini karşılıksız bırakmayacağıma söz veriyorum kendime. Madem kılıçlar çekildi inceldiği yerden kopsun. Beni düşünmediyse bende onu düşünmeyeceğim. Erdem le tekrar birlikte olmayacağım asla ve asla.En azından yarın bir gün belki de yıllar sonra beni kötü biri olarak hatırlamasını istemiyorum. Benim için bu kadarını başarabilmek kâfi. Ötesinde ne gözüm nede gönlüm var. Önümdeki en önemli sorun Erdem in beni İzmir de zannetmesiydi. Ya Pelin koskoca dünyada başka işin yok gittin beni seven adama aşık oldun. Hadi madem oldun lan beni neden karşına alıyorsun gel adam gibi izah et, açıkla. Kartları bu denli kapalı oynaması kadar beni kıran bir durum olamaz. Acaba ne zamandan beridir seviyor Erdem i? Beni neden düşünmedi yalan konuşurken? Bunca yıllık dostluğumuza böyle bir kazık atmaya onu inandıran şey ne oldu? Bugün hepsini konuşmak istiyordum. Yekta işten çıkmadan Pelin le görüşmeliydim. Kafamda bu kadar büyük soru işaretleri varken ne başımı yastığa rahat koyabilirim nede rahat uyuyabilirim. Bu yüzden Pelin le hemen görüşmeyelim.
*********
Pelin i bi cafeye çağırdım. Aramızda yılların vermiş olduğu arkadaşlıktan eser yoktu ikimizde bir türlü lafa girememiştik. Hayatımızda herkes bana kazık atar da şu atmaz dediğimiz insanlar vardırya Pelin benim için o listenin başında geliyordu. Gerçekten büyük konuşmamak gerekiyormuş.. Gözleri bana "Lütfen Erdem den konu" açma der gibi bakıyor desem yeridir. Sürekli elindeki çakmağı çevirip çevirip duruyor, masanın üstündeki kirleri tırnağıyla kazımaya çalışıyor. Baktım ondan ne kadar beklersem bekleyeyim bir konu açılımı gelmeyecek konunun ortasına bodozlama daldım.
-Ne zamandır aşıksın ona? Beni neden İzmir de gösterdin ona? Pelin hadi bunları yaptın arayıp haber verseydin bari. Şimdi kafamdaki soruları az çok tahmin ediyorsundur. Senden bunca yıllık arkadaşlığımızın hatrına rica ediyorum bana herşeyi en dürüst şeklinle anlat. İçinde yalan olmasın.
Pelin hüzün dolu gözlerle yüzüme baktı. Çantasından sigara paketini çıkardı eline bir dal sigara alıp cafenin dışına çıktı. Bende peşinden gittim. Sessiz sakin bir yerdi. Dışarısa kalabalıkta sayılmazdı.
-İlk ne zaman sevdin demiştin değil mi? Anlatıyorum tamam. Duymak istediğine eminsin değil mi?
Kararlılığımı sesime yansıtarak cevap verdim.
-Başla artık.
Pelin sigarasını yaktı ve lafını bölmemem konusunda beni uyardıktan sonra başladı anlatmaya.
-Madem bu kadar duymak istiyorsun. Senden önce.. Senden önce ben sevdim onu. Benim olmuştu senden önce. Ben Erdem sayesinde bu şehire tutundum. O tuttu bana evi. Başta arkadaş gibiydik onunla ama bir gece kulüpten çıkışta birlikte bize geçtik. O gece.. Sende bilirsin işte ateşle barut yan yana durmuyor.. Sadece basit bi ilişkiydi. Benim içim ilişki yaşadığım her erkekten biri gibiydi ama sabah olunca onun benimle sevgili olmak istediğini hemde ciddi bir yola girmek istediğini anladığımda kendimi bildiğimden böyle bir ilişki istemediğimi ama her zaman yanında olacağımdan falan bahsettim ona. Başta kabul etmedi ama benim diğer erkeklerden vazgeçmediğimi ucuz insanın teki olduğumu görünce oda sadece yatmak için geldi yanıma. Bu durumdan rahatsız olmuyordum. Çünkü ben onu sevmiyordum yani sevgili olarak sevmiyordum. Sonra sen geldin... Onu kendine bağladın. Seni nasıl sevdiğini sana nasıl baktığını gördükçe içimde ufaktan yeşermeye başladı aşkı. Ben Erdem i ellerimle sana verdim. O benim sana hediyemdi Tutku.. Senden o kadar çok bahsediyordu ki bana sanki seni yıllardır tanıyan ben değil oydu. Gecenin bir yarısı arayıp seni kontrol etmemi istiyordu. Senin onun hakkında neler söylediğini sorup sorup durdu haftalarca. Sen onu zerre kadar hak etmedin. Ben yalandan uyuyor ya iyi diyordum ona. Halbuki sen Yekta yla gününü gün ediyordun. Ben onu hak etmediğimi kabul ettiğimde ondan uzaklaşmıştım ama sen ne yaptın? İkisini aynı anda götürmeye çalıştın. Diğer orospu çocuğunun duyguları umrumda değil. Hatta seni eve atıp sikmekten başka bir derdi olduğunuda düşünmüyorum bu arada. Ki sen bunu göremeyecek kadar körsün. Ona körelmen umrumda olmadı doğruyu söylemek gerekirse ama Erdem i.. Erdem i üzmeye hakkın yoktu. Erdem e mutluluktan çok acı vereceğini anladığım yerdede onu senden uzaklaştırmak için elimden geleni yaptım.. Orospu çocuğuyla olan ilişkinden bahsetmedim ona ama unutamadığın biri olduğunu düşündüğümden bahsettim. Bana hiç inanmadı biliyor musun? Bilmiyorsun ama Allah ın adaletine bak benim fazla bir şey yapmama gerek kalmadan sen onu en zor gününde terk ettin. Şimdi tekrar hayatına girip onun duygularınla oynamana izin vermeyeceğim anladın mı! Anlattıklarım umarım yeterince tatmin etmiştir kafandaki soruları.
Pelin kolundaki saate baktı.
-Seninkinin işten çıkış saati geliyor. Hadi git. Hakkını verdiğinden şüphe etmediğim yatak odanızı bu geceniz için hazırlamaya başla anca yetiştirirsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...