Doğru Söyleyenle Dokuz Köyde Sevişirim

2.2K 93 38
                                    

Güçlü biri değilim diye geçirdim içimden evden çıkınca. Sürekli hatalar yapan herşeyi eline yüzüne buluşturan salağın tekiyim. Hani insan hata yapmak için yaratıldı tamamda ben bildiğin hatanın kendisi olarak doğmuşum. Kendimi soktuğum her durumun sonunda ya ağlarken buluyorum ya sinirden kendimi yerken ya vicdan azabı çekerken ama şuan ilk defa bunların hiçbirini yaşamıyordum. Ölmek geldi içimden. İnsanların aklına gülmek gelirmiş, sevdiği gelirmiş, yarın ne yapacağı gelirmiş, sevdikleriyle geçirdiği güzel vakitler gelirmiş ya hah işte benim de içimden ölmek geldi. Hem ben ölürsem Yekta da vicdan azabından Buse yede bakamaz "Tutku senin yüzünden öldü" diye o kızın bacaklarını kırar valla. Kırsın be bende bu dünyada gülmedim öteki dünyadan bunları izlerde gülerim. Yekta gelir mezarımı temizler, topraktaki kurumuş yaprakları temizler, böyle mezarlıktaki imamhatip mezunları kızlardan bana Kuran-ı Kerim okumalarını ister dirime sahip çıkamadı bari ölüme sahip çıksın. Ya bence ben ölürsem niye bilmiyorum ama Yekta değilde Erdem daha fazla üzülür diye düşünüyorum. En azından o daha fazla mezarıma uğrar. Ayyy bende ölüm ölüm bi tutturdum gidiyorum ne ölmesi ya daha yaşım kaç benim öyle ayy Yekta beni evden kovdu gidip kendimi öldüreyim yok yani olamaz. Gitsin Buse kendini öldürsün illa biri ölecekse ha zaten o kendini öldürmezse ben onu öldüreceğim. Yıkıldım resmen amına koyim ya. Ne düşüneceğimi şimdi nereye gideceğimi nerede olmak istediğimi bile bile bilmiyorum. Tek bildiğim bana iyi gelecek şöyle kafamı dağıtacağım biriyle vakit geçirmeye ihtiyacım vardı. Pelin asla olamazdı onunla iyi vakit değil vakit geçirmeye bile tahammülüm yok. Yekta yı zaten kafadan eleyebilirim. Erdem desen onunlada iyi vakit geçiriyorum ama ne bilim annesinden sonra bi hayattan vazgeçti ve hala da tam atlatabilmiş değil. Geriye kim kalıyor..ımm kim olabilir.. ahaa buldum! Tabiki Mesut. Tabi ya konu kafa dağıtmaksa Mesut tan iyisini zaten bulamam. Salak bişe ama seviyorum öyle bana bi yanlışı yok affetmemem gereken. En son atarlanmıştım evden çıkmadan ona ama kinci tiplerden olmadığı her halinden belli biri. Aradım ettim Mesut u dünden razı zaten yanıma gelmeye evdeymiş hemen aşağıya indi. Uzun uzun anlatmama gerek yok zannedersem oda kovulduğum gece ablasının gerçekten bana kabalık ettiğini söyleyip kaşar ablası adına benden özür diledi. Bende onu dinlemeye çalışıyorum ama ıııhh ıhhh olmuyor. Kafamda sürekli Yekta nın "Çık evimden" demesi yankılanıyor. Biraz içimi açsam Mesut a iyi gelecek gibi.
-Mesut seni aldatan birine ikinci bir şansı verir miydin? Ama aldatmak zorunda olan birine..ııı yani aldatmak istememiş ama şartlar aldatmaya el verişliymiş.. ya anla işte sevmediğin taraftan ayrılacak fırsatın olmamış gibisinden.
Mesut gülümsedi.
-Bu soruyu bu şekilde sorduğuna göre aldatan taraf sen oluyorsun.
-Ya sen soruma cevap ver boş ver aldatanı aldatılanı.
-Gerçekten sevdiğim biriyse affetmezdim.
Geri zekalı ya ablasına çekmiş ne alaka gerçekten sevdiği biriyse affetmezmiş göt herif madem gerçekten sevdiğin biri o zaman affet sevmiyorsan asıl affetmezsin. Bu düşüncelerimi ona doğrudan yansıtmadım onun yerine "Nasıl yani?" dedim ve konuyu açmasını bekledim umarım mantıklı bir açıklaması vardır. Mesut sigara yaktı sorumu cevaplamadan önce. Bir insanın ağzına ilk defa sigara yakıştırmıştım içmeyi bilen biriydi. Yani ben daha doğru içime bile çekemiyordum. Yine de onu öyle içine içine dumanı çekerken görünce canım çekmişti.
-Bana da bir dal versene ya. Hem görüyorsun kederli olduğumu yani insan kendi verir değil mi? Söylememe bile gerek yok. Off siz erkekler hep böylesiniz işte bi boku da anlatmadan anlayın be!
Mesut arabayı kenara çekti ayy bu yolu tanıdım o köye giden yol burası yine beni o eve götürüyor. 
-Ya yine köye mi gidiyoruz?
-Evet ama bu sefer ablam yok. Yekta yok. Sen ve ben varım.
"Amaaan ne romantik!" Dedim alaycı bir ifadeyle. "Hem soruma cevap versene." Mesut kendi ağzındaki sigarayı bana uzattı. Gözleri güneşin ışıkları ile buluşunca yeşilliği daha da güzel duruyordu. Bu romantik saymam gereken hareket mi yoksa gımızlıktan mı böyle yaptı anlamadım ama hoşuma gitmişti hem bir dal sigaranın ne fesatlığını yapacak ya. Bende iyice yaktım devreleri. "Eve gidince konuşuruz bol bol" dedi ve gaza bastı.
                            ●●●●●
Eve geldiğimizde Mesut güzel bir rakı masası kurmuştu. Fıstıklar çeşit çeşit mezeler ve farklı farklı şişelerde rakılar.
-Senin içinde baya meyhaneci yatıyormuşta haberimiz yokmuş desene.
Mesut masaya beyaz peynir doğrayıp koyarken bana "Seven insanlar sevdikleri insanları şartlar ne olursa olsun aldatmazlar. O yüzden kendini kandırmaktan başka birşey değil hissettiğin." Dedi ve arkasını dönüp terekten iki tane rakı bardağı aldı. Öküze bak ya bana moral versin diye buluşuyorum mal mal şeyler söylüyor. Daha doğrusu moralimin daha da içine edecek şeyler. "Off ya sen bişe bilmiyorsun ki niye aldattığımı neden ayrılamadığımı falan salak salak önyargılı yorum yapacaksan hiç konuşmayalım sadece içelim." Dedim. Mesut rakısını yudumlayıp söylediklerimi pek umursamadan kaldığı yerden devam etti "Evet doğru yaşadıkların hakkında bir fikrim olmayabilir ama benim de geçmişte acı tecrübelerim olmadı değil." Acı tecrübelerini de alda siktir git karşımdan dememek için zor tuttum kendimi. Ona olayları üstü kapalı şekilde anlattım belki beni daha iyi anlar diye. Havayı karartana  kadar hem içtik hem dertleştik ya hiçbir konuda beni desteklemiyordu habire o kim olduğunu bilmese de Yekta nın tarafından olaya bakıyordu. İkimizinde kafası güzeldi artık yada bir tek benim ki güzeldi o hala rakıdan etkilenmemiş duruyordu ben ise onun kafasında bulutların uçtuğunu görüyordum ama hala kendimi ona haklı göstermeye çalışmaya pes etmeden devam ediyordum. "Ya peki arabada bana şey demiştin sevdiğim biriyse affetmem ama sevmediğim biriyse affederim. Tam tersi olmalı bence. İnsan sevdiğine ikinci bir şansı vermeli." Mesut doğrudan gözlerime bakıyordu kederlenmişti oda belli ki. "Sevdiğin insanın seni aldatması özür dileyerek onarılacak bir hata değildir Tutku. Sen karşındaki insanı aldatıyorsun ve sonra da mecbur kaldım diyorsun. Önyargılı olma diyorsun bana.. peki tamam önyargılı değilim ama gerçekten geçerli bir sebebin olsaydı onu aldatman için şuan yanında ben değil o olurdu. Sen de biliyorsun mecbur değildin Tutku. Bir günde iki kişinin koynuna girip işler raydan çıktığın da altına yatmayı en çok istediğine sana aşığım buna inan deyip ondan da buna inanmasını bekleyemezsin."  Kahkaha atarak karşıladım bu cümlelerini. Sandalyemden kalkıp Mesut un yanına gidecektim ama başım dönüyordu. Ev etrafımda döndükçe daha da sesimi yükselterek gülüyordum. "Daha fazla üstü kapalı konuşmana gerek yok. Orospu olduğumu düşünüyorsun.Açık açık söyle." Ben Mesut a gidecek kadar iyi değildim oda bunu fark etmişki kalkıp yanıma kadar geldi. "Orospu olduğunu düşünmüyorum. Daha fazlasısın sen..bir orospudan daha namuslu fakat daha tehlikeli." Mesut un kaslı kollarında parmaklarımı gezdirdim. "Bir orospudan daha fazlası..ımmm iyimiş bak bunu sevdim. Tehlikeli çocuk Tutku hahaha.. ben oluyorum." Mesut beni kolumdan tutup sandalyeme götürdü. Sandalyemi geri çekip eliyle işaret ettikten sonra "Yerine otur." Dedi emir verir bir ses tonuyla sonra da arkasını dönüp kendi masasına yürümeye başladı. Sandalyeye falan oturmak istemiyordum. Tekrar masanın kenarına geçtim ve soyunmaya başladım. Mesut sandalyesine varıp bana doğru dönünce şaşkınlıktan ağzını beş karış açmıştı.
-Hadi amaa Mesuuut! Şaşırdım deme sakın bana. Ben bir orospuyum ve sende biliyorsun ki orospular sandalyelere değil kucaklara otururlar.

Benim Hetero SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin