Bu kadar tepki alacağımı hayatta tahmin edemezdim. İnsanın aklına gelmeyen başına geliyor temalı bi sahnenin içindeydim. Erdem kendi kendine söyleniyordu bana konuşma fırsatı bile vermemişti. Böyle olması benim açımdan daha iyidi çünkü sorduğu hiçbir soruya verebileceğim bir cevap yoktu. Onunda zaten siniri çabucak söndü. İlk başta beni öldürecek zannederken şimdi bana hak veriyor gibi konuşmaya başladı. Psikolojisi iyice alt üst olmuştu. Onun bana böyle tepki vermesinden başta biraz korksamda şuan o korku tamamen yok oldu acıma duygusuna döndü.
-Sana bağırdığım ve canını yaktığım için özür dilerim..
-Yok tamam sorun etme. Benim canım yanmadı zaten.
Canım yanmadı derken tabiki yalan söylemiştim.
-Seni kaybetmekten çok korkuyorum sevgilim.
Korkma beni kaybetmeyeceksin desem bir türlü demesem bir türlü.. En iyisi böyle konular açılınca susmak yada konuyu değiştirmek. O bu psikolojideyken onu terk edemezdim. Erdem ellerimi tutuyor sürekli öpüyordu.
-Canım sevgilim benim hep yanımda kal. Sen benim tek dayanağımsın.Hadi annemin yanına gidelim beni merak eder...
Annesi sanki uyanıkmış gibi bahsettiğini görünce gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Erdem i bu kadar kötü görmek bana tarifi olmayan acılar veriyordu. Onun hep mutlu olmasını istiyorum benimle yada bensiz mutlu olsun. Kaşarlık olarak mı ne olarak görürseniz görün ama Yekta beni terk etse yada ben onu, Erdem i asla bırakmazdım öyle bir durumda. Ben ona oda bana iyi geliyordu. Biz birbirimize iyi gelen iki insanız galiba Erdem ve benim için söylenebilecek en doğru kavram bu.
-Gidelim..
Hastanede değişen bi bok yoktu yine bana gelen o darlanma hissi yine bunaltı yine acı yine hüzün yine kader.. Erdem i buraya hapsolmuştu ve ben onu bu saçma yerden çıkarmak istiyordum. Annesinin uyanacağına dair olan ümitlerim yavaş yavaş tükeniyordu. Hastane koridorlarındaki banklardan birine oturduk.
-Şimdi beni iyi dinlemeni istiyorum.
Erdem kafasını bana doğru çevirdi. Ne diyeceğimi merakla bekliyordu ben ise lafı geveleme niyetinde değildim.
-Bak herşey olacağına varır. Annen bu hastaneden ya sağ çıkacak yad..
Erdem lafımı kesti.
-Yada diye bir kelime yok sağ salim çıkacak.
-Bende öyle temenni ediyorum ama uyanması zaman alabilir.. Biliyorum çok zor ama bu gerçekle yüzleşmek zorundasın. Annenin durumu kritik ve biz günlerdir buradayız..
Erdem in gözleri boncuk boncuk dolmuştu ben konuşurken soğukkanlı olmak benim yapıma zıt düşsede şuan bunu yapmak zorundaydım.
-Annem.. Ben onsuz yapamam Tutku. Ben annem olmadan nasıl yaşanır bilmiyorum. Onsuz nasıl nefes alınır bilmiyorum Tutku..
-Ben sana annen yaşamaz yada yaşar demiyorum bak tabiki hastaneye gelip onu görmelisin uyanmasa bile hatta hergünde gelebiliriz ben hep yanında olurum.. Dışarıda devam eden bir hayat var. Burada gece gündüz kalman kendinede banada eziyet..
Erdem elimi sıktı.. Avuçları terliydi gözlerini kapatacak kadar dağılan saçlarını elimle düzelttim.
-Sana otel ayarlarım ben yakınlardan uykun gelince gidersin..
Olumsuz konuşma der gibi bakıyordu.. Çok yıpranmış görünüyordu. Bu hastanede kaldığı süre zarfında bakışları bile değişmişti. Ruh sağlığı tehlikeye girecek diye korkuyorum.
-Bunu kendimden çok senin için istiyorum.. Gel gidelim şimdi buradan hem sen hiç duş almadın günlerdir size gideriz hee yok bizim ev çok uzak dersen Pelin lere gideriz orada kalırsın benimle.
-Ben istemiyorum. Burada kalacağım annem uyanana kadar.
-Bak annenin durumunda bir gelişme olursa zaten direkt seni ararlar.
Erdem ellerini birbirine sürterek konuşuyordu. Eski Erdem gerçekten gitmişti. Bunu anlamam kolay olduysada alışmam zor olacaktı.
-Uyanır o yakında.. Uyandığında beni görmezse çok kızar. Oğlum der bana..
Erdem gözlerini kapattı. Gözlerinden iki damla yaş yavaş yavaş yanaklarından çenesine doğru indi.
-Niye yanımda yoktun uyandığımda der.
Baktım gösterdiğim çaba sonuç vermeyecek kaderime razı oldum kendimi buraya alıştırmam gerekiyordu. Erdem i buradan çıkarmak şuan için imkansız gözüküyordu. Yinede buradan çıkması gerektiğini ona hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğim. İlkokulda sınıfımızda annesi olmayan bir çocuk vardı. Kimseyle konuşmazdı hiç dersede katılmazdı beden eğitimi saatlerinde bile yoklama alındıktan sonra geçer okulun merdivenlerinde otururdu. Erdem in böyle birine döneceğindendi korkum. Ölüm genç yaşlı dinlemeden herkesi vakti gelince alıyordu. Ölümü düşünerek yaşamamız gerek diye düşünüyorum. O kadar ufak şeylere kafamızı takıyoruzki.. Erdem in koluna girip hastane kantinine götürdüm. Hastanede hareketsizde olsa adam akıllı beslenmediğinden zayıflamıştı.
-Benim karnım tok sana alalım gel.
Yalnız Erdem karnım tok dedi ben şok. Biliyorumki karnı tok değildi. Sadece yemek yememeye bünyesini alıştırdığı ve yemek yemeyi düşünemeyecek kadar büyük sıkıntıları olduğundan böyle hissediyordu. Gerçi bu hastane yemekleri kadar iğrenç birşey yemedim hayatımda. Kantini yine idare etsede yemekleri midemi alt üst ediyordu. Yağlı yağlı pis pis şeyler. 10 kiloluk kazanlarda falan yani hiç bana göre değil.
-Karnım tok cevabını kabul etmiyerekten yemeği dışarıda yeme kararı veriyorum.
Erdem hemen suratını astı.
-Sen ye gel o zaman ben sana parasını vereyim.
Erdem elini cebini atıp cüzdanını aldı sonrada çıkartıp 200 TL uzattı bana. Ulan şurada yiyeceğim bir kahvaltı tabağı alt tarafı. İçecek falan içinde 30 TLyi geçmez neyin 200 ü. O benim iki haftalık yemek param.Hemde burada amaç kahvaltı yapmaktan öte Erdem i bu vesileyle dışarı çıkarmak. Bir paraya baktım bir Erdem e baktım. Anlasın diye kızdığımı. Salak ben öyle bakınca bir 100 daha koydu. Parayı beğenmediğimi falan düşündü herhalde.
-Erdem şaka mısın? 300 TL ne parası alışveriş yapacağım demedim alt tarafı kahvaltı. Gelmezsen bende yemeyeceğim üstelik.
-Sen git işte ben beklerim seni.
Sesimi biraz kısarak konuşmama devam ettim çevrede insanlar vardı.
-Aşkım hadi ama lütfen bak karnım çok aç benim söz sadece yemek yiyeceğiz sonra hemen hiç vakit kaybetmeden hastaneye geri geliriz.
Erdem cevap vermedi ama düşünüyordu böyle hani tamam demek için biraz daha iknaya ihtiyacı vardı.
-Lütfen lütfen lütfeeen..
Erdem gözlerime baktı kararlılıkla.
-O zaman hastaneye yakın bir yerde yeriz.. Anlaştık?
Erdem e sanki barış antlaşması imzalatmıştım. Elimi uzattım selam verir gibi. Oda ufak bi gülümsemeyle karşılık verip elimi sıktı.
-Anlaştık.
Sonunda onu güldürmeyide başarmıştım!!! Kendimi Nobel ödülü almış Orhan Pamuk gibi gururlu hissediyorum.Ölümüne gurur duyuyorum şahaneliğimle. Sonunda onu bu çevreye yakında olsa hastaneden çıkarmayı başarıyorum. Ulan Tutku ne mükemmel şeysin lan sen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...