Kara Haber

1.9K 94 17
                                    

Bir aydan fazla oldu hiçbir temas kurmadım Yekta yla sanırım kabullenme evresindeyim. Kabullenmekten öte kabullenmek isteyip istemediğim mesele. Artık yavaş yavaş toparlanıyorum. Hiç böyle olacağını zannetmezdim ama Erdem in payı o kadar büyük ki bu ayrılığı kabullenme sürecim de anlatamam. Yani benim neden üzüldüğümü bile bilmiyor ama kötü olduğumun farkında. Gün içinde hüzünlü hüzünlü düşüncelere dalacağım tam artık içine mi doğuyor yoksa tesadüf mü anlamadım gitti evde değilse pat diye eve geliyor. Sürekli elimi tutuyor, sarılıyor, yemeğimi önüme getiriyor. İlk başlarda neyin var diye beni günde on beş defa falan daraltıyordu bu huyunu da bırakmış durumda.Hatta bir keresinde yanıma gelip "Ayrılmak mı istiyorsun?" Diye bile sordu. Bu soruyu sormadan önce epey düşündüğü belliydi. Sorduktan sonra yüzü öyle bi ifade almıştı ki sanırsınız cevabımın "Evet" olacağından emindi. Aylardır deneyipte yapamadığım fırsat farkında olmadan elime geçmişti ama gel gelelim ki bu sefer de ben "Evet" diyemedim. Ona sarıldım ve "Senden ayrılmak isteyeceğim en son şey bile değil." Dedim. Nasıl mutlu olup sarılmıştı bana öyle dediğimde.. Arada Vcd'ye  Film takıyor beni kolunun arasına alıp birlikte izliyoruz. Benim aklım filmde değil tabi ama sonra sonra dikkatimi çekmiyor da değil. Yalnız seçtiği filmlerinin tek ortak yönü hepsinde yüksek dozda seks içerikli sahnelerin olması zevke falan gelip kucağına atlayacağımı düşünüyor galiba garibim. Ben ise o sahne oynanırken Yekta ile yaşanmamış sevişmemizin nasıl olacağını kurguluyorum kafamda. Alışmak ne kadar garip bir eylem değil mi ya? Ben değil bir ay bir gün Yekta sız durabilme gücüne sahip değilim zannederdim. Yanılmışım. Bakın dayanıyorum. Zor oluyor, ağlatıyor, bunaltıyor. Öldürmüyor ama yaşatmıyor da. Bana yine atarlansa keşke yanımda olsa. Ben onu azarlasam sonra ortak paydada buluşup koyun koyuna uyusak. Buse ile hâla sevgili mi? Bilmiyorum. Bana kızgın mı? Bilmiyorum. Kafamda ki soruların cevaplarını öğrenebilecek miyim? Bunu da bilmiyorum. Ah yine telefonum çalıyor. Heyecanlanma Tutku. Yekta değil. Heyecanlanma.. Mesut mu? Ne alaka. Bu karakter dersi veriyordu en son bana şimdi niye mesaj arıyor anlamadım. Telefonu istemeye istemeye açtım.
-Tutku?
-‎Efendim.
-‎İyi misin? Görünmüyorsun ortalıklarda da sebebini merak ettim. Pelin e sordum İzmir e gidip gitmediğini..o da gitmedi dedi. Bende arayıp sorim dedim merak ettim.
Sanane be yalak desem çok mu kaba davranmış olurum acaba ya. Ayy ne diyebilirim ki yani. Orospu ablan yüzünden yokum ortalıklarda da diyemem. "Aaa..şey ben iyiyim. Sevgilimin yanında kalıyorum."
Saçma sapan hal hatır sorma faslını geçtikten sonra sâdede gelebildi.
"Uzun zamandır görüşemiyoruz. Bir kahve?" Bu ne biçim buluşma teklifi böyle be nescafe reklamı gibi. "Ayy Mesut inan çok işlerim var hem evde hem dışarıda..ııı daha saçlarımı kestirmeye gideceğim kuaföre." Buluşmamak için böyle salak bir yalan uydurmakta anca benim aklıma gelebilirdi. "Eeee ne güzel işte birlikte gideriz kuaföre ben de sakal traşı olurum." Hehhh ohhh oldu sana Tutku şimdi çık bakalım işin içinden çıkabilirsen.. Tüm çabalarıma rağmen bir saat sonra Mesut un yanında bir kuaför salonunun baş müşterisiydim. Kuaförlerin çoğu çok salak olmuyor mu ya? Adama saçımın önünden az kes diyorum öyle bir kesiyor ki kafamın önünde ki saçları görmek için büyüteç kullanmam gerekiyor. İnşAllah bu onlardan biri değildir.
                        ********
Kuaför maceram kazasız belasız sonlandığın da nasıl derin bir nefes aldım anlatamam. Ben saçlarımı Mesut ta sakallarını kestirmiş ardından da sakin bir kafeye oturmuştuk. Fazla kestirmemiştim ara makas attırdım gibi oldu hatta. Mesut desen sakalları gidince yüzü bebek poposu gibi tertemiz oldu. Yeşil gözleri daha bir belirginleşti. Üzerin de gri bir hırka için de beyaz sade bir tişört vardı. Sürekli Erdem den konu açıyor ben de kısa cevaplar verip konuyu kapatmak istiyordum. Mesut la konuşmak başka birşey ya. Sanki herşeyi yaşamış gibi. Anlatacağı şeyler canımı yakmak üzerine kurulu olacağından sorduklarına hep yüzeysel cevaplar veriyorum. Fazla derine inmeden.
-Onunla ne zaman tanıştın?
-‎3 aydan fazla oldu.
-‎Hmm. Ne işle uğraşıyor ya da okuyor mu?
-‎Babasının eğlence mekanı var orayla ilgileniyor.
-Onu hala aldatıyor musun?
Bir ara dayanamayıp "Sanane amın oğlu" dememek için zor tuttum kendimi.
-Hayır.
Zaten ağzından bana iyi gelen tek kelime duymadım bu saate kadar. Hala canımı sıkacak cümle kurmak için zayıf noktamı arıyor. Bende senin ağzına laf verecek göz var mı geri zekalı.Hem Mesut benim hayatım da kim ki ya onunla buluşuyorum konuşuyorum.
-Mesut inan sohbetine doyum olmuyor ama eve gitmem lazım. Erdem merak eder. Evde göremeyince. Bir de bu yüzden tartışmayalım onunla. Başka zaman yine görüşürüz.
-‎Tamam sorun değil kalkalım daha takım elbise almaya gideceğim.
Takım elbise mi? Ne alaka ya. Dalga geçer gibi gülümsedim.
-Düğünün mü var? Hayırlı olsun ya hiç haber vermiyorsun.
Mesut ellerini oturduğumuz masanın üstüne koyup parmaklarını birbirine geçirdi.
-Gerçekten haberin yok mu? Yoksa şaka mı yapıyorsun?
Lan ciddi ciddi evleniyor diye düşünmeye başladım suratında ki ciddiyetin başka açıklaması olamazdı.
-Evleniyor musun?
-Senin cidden haberin yok.
Sıkıldığımı belli edecek şekilde derin bir "Off" çektim.
-Ablam ve Yekta..
Yutkundum. Cümlenin devamını duymamak için kulaklarımı kapatmak istiyordum bir yandan da bu gerçekle bir an önce yüzleşmek.
-Evleniyorlar mı?
-Henüz evlilik düşünmüyorlar.Aileler arasında ufak bi yüzük töreni, evliliğe giden yolda ilk adım diyelim.
Gülümsedim. Acıdan gülümsedim..
-Ne güzel..
Elim ayağım titriyordu.. burada kalamazdım.
-Dediğim gibi benim kalkmam lazım. Erdem merak eder.

Benim Hetero SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin