Benim Hetero Sevgilim

Let The Game Begin

Bu zor günlerde geçer elbet bir gün diyor Sezen Aksu bi şarkısında.. Kendimi teselli edecek şeyler dinleyip, düşünüp duruyorum. Erdem in annesi uyanmamıştı ama araştırdığıma göre böyle ameliyattan sonra uyanamayan kişiler yıllar sonra bile uyanabiliyor. Bu durum bi bakıma iyiken bi bakıma kötü bi durum çünkü bu kadın bir iki yıl dayanıp sonra yaşasa sorun yok ama bir iki yıl dayandıktan sonra ölse normalde kişi yakınının ölümüne alışacağı zamanda umut beslemiş olur. Yanmayı beklemek yanmaktan daha uzun sürer diye bir yazı okumuştum onun gibi düşünelim. Umarım ki Erdem in annesi erkenden uyanırda bu işkence herkes için bi son olur. Dün geceden bu sabaha kadar gram uyumadım. Aslında bakarsanız uykumda yok. Kafamı yastığa koyunca hemen uyurum ama insan eğer uykuyu yenerse kendini daha bi dinç hissediyor. Tek kötü yanı iki adım atsan kendini olimpiyatlarda 100 metreyi 15 saniyede bitiren atletler gibi hissetmen. Her hareketimde kalp atışlarım hızlanıyordu. Erdem biraz toplamıştı. Yaklaşık 3 saat kadar uyumuştu. Yetersiz ama fazlasını bekleyemem. Akşama doğru Pelin de hastaneye gelecek ben o zaman uyuyabileceğim eve gidip. Erdem hastane bahçesinde sigara içiyordu bende artık hastaneye daha iyi adepte olmuştum. Sürekli koridorları dolaşıyor insanların muhabbetlerini dinliyorum çaktırmadan dedikodu duymayı özlemişim. Hiç tanımadığım insanlar tanımadığım kişileri kötülüyor karalıyor ve bende bundan ne alakaysa zevk alıyorum. Galiba hastaneye adepte olacağım derken delirdim ruh sağlığım hiç iyi değil.Yekta sürekli arıyordu gün içinde bende onu çeşitle bahanelerle erteliyorum. Erdem yanımda oluyor sürekli açma lüksüm yok anlayacağınız. Hazır Erdem sigara molasındayken Yekta yı aramaktan zarar gelmezdi. Ben Yekta yı aramak için telefonu elime aldım ki o beni arıyordu. Hemen açtım.
-Aşkım iyi misin?
Yekta nın ilk cümlesi bu oldu telefonu açar açmaz. Bana aşkım demişti ilk defa. Yüzüme ufak bi gülümseme geldi şu durumda beni güldürmeyi başarmak.. İşte bu benim sevdiğim adam.
-İyiyim sadece uykusuzum.
Mutluluğum sesime yansımadı. Çok yorgun ve hala çok fazla üzgündüm.
-Eve gel uyu.
-Yok gelemem hem Pelin evde değildir büyük ihtimal. Sen ne yapıyorsun nerdesin?
-Bende işteyim ne yapim başka.
Ne kadar gıcık ya işteyim ne yapim en son işteyim dediğinde Buse lerle akıyordu gecelere.
-Yemin et işte olduğuna.
Yekta telefonun diğer ucunda gülüyordu. Pis herif biliyor suçunu.
-Yemin ederim işteyim. Resim atabilirim istersen.
-İstemez tamam inandım.
İnandım dedim ama bi yandanda güvenemiyor değilim.
-Kaçta geleceksin bize?
-Bilmiyorum Pelin ne zaman gelirse o zaman işte.
Cümlemi bitirdim ki karşıdan Erdem in geldiğini gördüm.
-Neyse aşkım benim kapatmam gerek. Karnım aç kantine gideceğim.
-Sesini duymak istiyorum ama ben.
-Akşaaam görüşüüürüüz.
Telefonu Yekta nın yüzüne kapatıp Erdem in yanıma gelmesini bekledim.
-Kimdi arayan?
Erdem şu durumdayken bana bu soruyu yöneltmez diye düşünüyordum. Zaten neyi olmaz dediysem başıma geldi, kime gitmez dediysem gitti, kim şunu yapmaz dediysem fazlasını yaptı.
-Pelin ya seni merak etmiş iyi olmaya çalışıyor dedim.
************
Akşama kadar Erdem in yanında kaldım. Arada annesinin olduğu bölüme gidiyorduk uyanmışmı diye ama yok kadın uyanmıyor.. Erdem i gün boyu hastanenin dışına çıkmak için ikna etmeye çalıştım. Nuh diyor Peygamber demiyor doğru dürüst bişeyde yemedim hastane yemekleri malumunuz tabiri caizse sıçtığın boku ye daha iyi. Sulu sulu yağlı yağlı yemekler.
-Ya Erdem yarım saat diyorum ya yarım saat gidip gelelim.
-Sen git gel aşkım ben buradayım.
En çokta böyle deyince onu kesesim geliyor. Ben yemek yemeye seni almadan gidersem boğazımdan geçer mi aptal? Onada hak veriyorum kendimede. Zaten Erdem şu durumda hangi hareketi hangi davranışı gösterirse göstersin ona hak vermek mecburiyetindeyim. Empati yapınca zaten diyebileceğim ne bir söz kalıyor ne bir kelime ama onada üzülüyorum oda yemiyor hiçbişe dışardanda yemek söylenmiyor. İkimizede işkence anlayacağınız. Erdem e ufaktan ufaktan buradan bi sürede olsa çıkma mecburiyetinde olduğunu ima ediyorum. Kadın yıllarca uyanmasa Erdem bu hastanede yıllarca kalacak değil. Bunu görmesi lazım. Arada arkadaşları arıyor sözde arkadaşları desek daha doğru olur. İnsan böyle bi durumda aramakla yetinir mi? Hepsinin... neyse küfür etmek istemiyorum. Erdem e burada sürekli kalamayacağından bahsediyordum tatlı bir dille ki bu sırada Pelin in bize doğru koştuğunu gördüm. Tabi refleksmen bende hızla yanına gittim. Ne oluyordu?
-Kızım ne bu telaş bi dur.
Bu sırada yanımıza Erdem de geldi.
-Tutku güzel kardeşim bi gelsene. Erdem bi dakika gider misin önemlide.
Erdem de benim gibi anlamsız anlamsız bakıyordu Pelin e. Erdem e döndüm.
-Bi dakika yalnız bırakır mısın?
Erdem Pelin dediğinde gitmemişti ama ben deyince yanımızdan gidip hastane koridorundaki sandalyelerden birine oturdu.
-Kanka buraya kimle geldim biliyor musun?
-Kimle geldin Pelin ne bileyim müneccin miyim? Nereden bilebilirim.
-Yekta yla yukarı gelecek arabayı bırakıp. Hadi o gelmeden koş hemen koş koş koş. Erdem görmesin.
Aslında orada kalıp Pelin e küfürler yağdırmam gereksede vakit yoktu. Erdem Yekta yı görürse yada Yekta Erdem in kim olduğunu öğrenirse bu hastane sonum olurdu. Hemen koşmaya başladım deli gibi koşuyordum hastane koridorunda. Bulunduğum katın koridorundan sola dönmemle Yekta ya çarpmam bir oldu. Yere düşecek gibi oldum ancak Yekta hemen belimden kavrayıp beni ayakta tuttu.
-Neden koşuyorsun?
-Iııı şeyden.. şeyden işte.
-Neyden?
Yekta gerçekten çok yakışıklıydı bu durumda bile etkilenmiştim. Takım elbisesi üstündeydi işten çıkar çıkmaz gelmişti galiba. Parfümü buram buram burnuma geliyordu.
-Seni çok özledim ben Pelin de Yekta geldi deyince işte.. hemen yanına gelmek istedim.
-Hadi o zaman arkadaşına bende bir geçmiş olsun diyeyim de ayıp olmasın. Sonra gideriz olur?
-Yok ya o şuan uyuyor odasında rahatsız etmek olmaz hem şey.. zor uyudu uyandırmak hiç olmaz.
Tek ayakta üstünde 40 yalan söylüyordum.
-Tamam o zaman başka zaman görüşürüm.
Yekta yla buradan hemen çıkmalıydım. Çünkü Erdem bana bakmaya gelecekti muhtemelen Pelin onu şuan oyalamaya çalılıyordur.
**********
Yorucu, uykusuz ve aç geçirdiğim bi gün sonunda Yekta lardaydım. Eve gelir gelmez kendimi sırt üstü Yekta nın yatağına attım. Ağzım yüzüm uykusuzluktan şişmişti kendimi bok gibi hissediyordum Yekta nın yanında Suriyeli mülteci gibi durduğumdan şüphe yoktu. Gözlerimi kapattım karnım açta olsa uyumak istiyordum ki Yekta odaya elinde bi tepsiyle geldi.
-Hadi bakalım önce yemek sonra uyku.
-Yaaaa uyumak istiyorum.
Dedim yattığım yerden.
-Hadi sende yanıma uzan.
-Yok öyle bir şey.
Elimden çekip beni kaldırdı.Sanki beş kiloluk poşet kaldırıyor o kadar güçlüki. Gözlerimi ovdum.
-Uyusam...
Yekta ağzıma tepsinin içinde ufak kapta duran yeşil zeytini uzattı. Bende kokusunu alır almaz iştahım açıldı. Hemen yedim. Yekta meyve suyunuda kendi eliyle tutup bana içirdi aşkım benim ya. Karnımın doyması pek uzun sürmedi hemen kesildim bi anda yediğim için. Yekta ya baktıkça onu istiyor, istiyor, istiyordum. Uykum gitti desem yeridir. Geri yatırdığı saçlarının önünden tutup kendime çektim. Oda dünden razıydıki hemen üstüme atladı öküzüm. Deli gibi öpüşmeye başladık bi anda. Yekta gömleğinin düğmelerini açmaya başladı son düğmeye gelmiştiki kapı çaldı. Yekta düğmelerini geri iliklerken benim üstüm tam olduğundan yanından kalkıp kapıya gittim. Yekta da bu sıra odadan çıkmış düğmelerini ilikliyordu odanın kapısının önünde. Ona gülümseyip kapıyı açtım. Karşımda uzun boylu siyah saçlı siyah gözlü tabiri caizse taş denilebilecek güzellikte bi kız vardı.Üzerindeki leopar desenli bluzu ve siyah deri taytıyla çekiciliğine çekicilik katmıştı.
-Yekta yok mu?
-Kimsiniz?
-Buse yimde ben canım seni çıkaramadım?
O an kafamda şimşekler çakmaya dünya kafamın içinde dört dönmeye başladı . Kapıda sendeledim. Yekta ya kafamı çevirdim "Evde yok de" gibisinden ağzını oynatıyor eliyle gitsin işareti yapıyordu.
-İyi misin sen?
Buse ye dönüp gülümsedim.
-Harikayım içeri girebilirsin.
Yekta ya kafamı çevirdim yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan.
-Sevgilin gelmiş gelsene.