Fenerbahçe Galatasaray a iki gol atıp maçı kazandı ve her gol geldiğinde kendimi Yekta nın kucağında buldum. Bu davranışları başta sinir bozucu gelsede alışması pek zor olmadı. Numaralarımızıda verdik birbirimize artık kankişş sayılırdık. Artık maç bitmişti bende Pelin e Yektalarda kalacağımı Erdem ararsa uyuduğumu söylemesini gerektiren bi mesaj çektim. Geldiğim günden beri herhalde Yektayla Pelin den fazla vakit geçirmişimdir.
-Sana sormadım ama bu gece burada kalcacağım.
Yekta yanaklarımı çocuk gibi sevmeye başladı.
-Oyy oyyy kankisini yalnız bırakmazmış ta hep yanında olmak istermiş.
"Bana kanka demeni istemiyorum " demek istiyordum. Fakat diyemezdim. Desem neden diyecekti. Bende insan kankasını dudaktan öper mi diyecektim. Sonra Yekta ya o geceyi anlat ahh ahh uzun iş uğraşamıyacağım.Yekta yatağımızı yapmaya koyulmuştu bende öyle ona bakarak içimdeki bu salak heyecanın geçmesini bekliyordum. Yanında fazla kalırsam sıkılırım . Sıkılıncada Yekta ya tekmeyi basarım. Gerçekten bu kadar vicdansız olabilir miyim? Tabiki olabilirim.
-Ben yatıyorum yarın işe gideceğim. Uykun gelince gel yanıma.
-Gelirim.
-Bak gel ama sabah seni yanımda bulamazsam bozuşuruz ona göre.
-Yekta siktir git uyu tamam dedim.
Yekta yı yatağına gönderdikten sonra geri kalan vaktimi instagram'a girerek geçirdim.
*****
-Tutku...Tutku uyan.
Hava daha ışımamıştı Yekta koltuğun önünde eğilmiş beni bebek nazlar gibi uyandırmaya çalışıyordu.
-Iıııııhh ya Yekta gider misin başımdan.
-Hadi yanıma gel. Burada uyuyakalmışsın.
Yekta gerçekten beni zorluyordu. "Kovalandıkça kaçan ateş böceği" gibi hissediyorum kendimi sayesinde.
-Hayır... kalkmak istemiyorum.
-Bak benimle uyumak istemiyorsan anlarım ama altına giymişsin göt kadar şortu burada donacaksın. Sabaha cesetin çıkacak.
Biri şu Yekta ya yaz ayında olduğumuzu söylesin. Gerçi o konuşunca üstüme bi üşüme geldi. Psikolojikmen üşümeye başladım. Ne ceseti ya.
-Bi şartla o yatağa gelirim.
Yekta soru sorar gibisinden bana baktı.
Neymiş o şartın.
-Beni yatağa sen götürürsen.
Kendime hayret ediyorum ben ya. Kendimi frenleyememek alkışkanlığım Yekta yla birlikte ortaya çıktı resmen. Tabi Yekta dünden razı hemen kucağına aldı beni. Benim surat ifademi görseniz survivorda oyun kazanan BOZOK temsili falanım mutluluktan. Neye bu kadar mutlu oluyorsam bok var işte senden uzak duramıyorum.
****
Tam emin değilim ama Yekta yla aynı anda gözlerimizi açtık sabah uyandığımızda.
-Günaydın
-Sanada günaydın.
Gözleri sabah uyanınca çipil çipil olmuştu. Anime karakterlerine benziyordu bu haliyle. Gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum. Gerçi ben sinirlenincede dudaklarımı ısırırım.
-Bişey mi var suratımda?
-Anime karakterlerini benziyorsun. Biliyorsun değil mi?
-Hayır.
Bilmediğini biliyordum yinede cahil yerine koymadan önce bi sorayım dedim. Kahvaltıya bi telaşla oturduk Yekta işe gidecek diye sanki ben işe gideceğim görün nasıl hızlı yiyorum. O zaten normaldede hızlı yiyen biri. Bu tabi biraz geç kaldığımız için kahvaltının tadını çıkaramadan üstünü giyinmeye gitti garibim. Bende ona odasına girmeden eve geçtiğimi söyledim.
*******
Erdem bugünde gelemeyeceğini söyledi. Hayır yanıma gelemiyor ama maşAllah yedi yirmidört mesaj atıyor. Bişe konuştuğuda yok nerdesinde nerdesin ebenin amındayım Erdem yazasım geliyor. Diyorum ben bi yere gidersem sana haber veririm. Bu mesajımın üzerinden yarım saat geçmeden "Nerdesin Ne yapıyorsun? :)" Ben Erdem le yıllardır çıkmıyorum sonuçta bi insan muhabbette bu kadar kısır kalamaz ya. Bide parantez iki noktalı gülücük koyuyor. Bende "ebenin amındayım :)" diye yazasım gelsede vakti olmamasına veriyorum. Bize gel sevişelim yazsam uçarak gelir. Bu ilişkiyi sürdürmemin bi nedenide Yekta yı unutmak ama Erdem Yekta yı unutturmadığı gibi dahada aratıyor. Erdem in değil Yekta nın işten çıkmasını bekliyorum. Ben Erdem in 9284810. "Ne yapıyorsun neredesin" mesajına cevap verirken kapı çaldı. Tabi aklıma ilk Yekta geldi.Hava kararmaya durmuştu. Kapıyı bi heyecanla açtım. Tabi hayaller Yekta hayatlar Pelin di.
-Sen miydin...
-Ne oldu başka birini mi bekliyordun? Herhalde benim salak bu evde ikimiz yaşıyoruz.
-Aaaaa unutmuşum evde durduğun yokki artık tek yaşıyor gibi hissediyorum.
Pelin oturma odasına geçip kendini koltuğa attı.
-Kanka sanki sen çok farklısın bizim isyankar çocuğun yanından ayrıldığın mı var?
-Tamam ya sus. Sanada bi laf söyle bin laf işit.
Aslında bende Peline bin laf söylerim ama her boku Yekta dan açacak bu mal. Zayıf noktam olduğunu anlamasın diye sus demekle yetiniyorum.
-Pelin evde bi bok olmadığından haberin var değil mi? Üstündeki kıyafetler zara dolap lc waikiki durumunda.
-Kanka valla acaip yorgunum. Sen git markete ne alcaksan al. Kartım terekte. Oradan öde.
Pelin in kartını cebe aldım üstümede sarı bi şort ve akşam olduğu için ince turuncu bi hırka aldım. Yekta nın işten çıkış saati gelmişti dur şunu bir arayayım hem canım sıkılmaz hemde onu fazladan görürüm. Yada aramasammıki ya? Çocuk işten geldi yorgundur şimdi. Off yorgunsa yorgun içerken yorgun olmuyorya. İçimde vicdanımı rahatlatacak sebepler her zaman hazırda bekler.
-Alo Yekta neredesin?
-Evin önüne yaklaştım. Ne oldu sen neredesin.
-Tamam apartmanın oraya geliyorum markete gideceğiz hemen gel bekletme beni.
-İki dakikaya oradayım.
Ben ayakkabımı bağlayıp aynada kendime şekil verene kadar Yekta da arabasıyla gelmişti. Siyah spor bi arabaydı. Yekta arabadan inip kapımı açar diye bekledim ama neredeeee kimden ne bekliyorum. Arabanın camlarını açmış "binmeyecek misin" diyor. Kuş beyinli ya. Bende baktım bunda bi hareketlenme yok.Arabanın kapısını paşa paşa kendim açarak bindim. Araba yolculuğumuz sırasında pek konuşmadık açtı Sezen Aksu dan bi kaç parça dinleye dinleye gidiyoruz. Bu Sezen Aksu öyle bişeyki insanı sevgilisi bile olsa olmayan acısına ağlıyor hüzünleniyor. Migrosun kapıları ardına kadar açık bizi bekliyordu. Market değil zannedersiniz gezi parkı. Bu nasıl bi büyüklüktür. İnsan böyle bi ton şeyi bi arada görünce herşeyden bi tane alası geliyor. Mesela sucuk hiç sevmem ama dur şuradan bi tane sucuk alayım eve gidince götüme sokarım diye alası geliyor insanın. Tabi Yekta yla havadan sudan konuşa konuşa yürüyoruz. Bi yandanda aldıklarımızı arabaya dolduruyoruz. Elime aldığımı market arabasına sallıyordum. Ay dur şundanda canım çeker ay dur şunuda seviyorum ay dur şunu Pelin sever ay dur şunuda koyim diye diye iki araba dolusu şey aldım. Evde Pelin belki temizlik yapar heveslenir diye omomatikler, şişe şişe fairyler, çamaşır suları falan daha neler neler...
-Tutku sencede çok şey almadık mı?
Yekta bunu üçüncü arabayı doldurmaya başlayacak şeyleri toplamaya başladığımda anladı. Evde zaten iki kişiyiz yıllık alışveriş yaptım görseniz.
-Hadi kasaya gidelim tamam bitti oh be.
Gerçekten derin bir oh çektim. Ulan ne zor işmiş bu alışveriş. Annem markete gider iki buçuk saat oyalanırdıda anlamazdım. Ah canım annem şimdi seni çok iyi anlıyorum. Yekta alışveriş arabasını sürdükçe koca markette kan ter içinde kalmış yavrucağım. Kasa yoluna giderken gözüme prezervatifler ilişti. Oha ama ya. Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Besiktaşlı prezervatifler çıkmış.
-Yekta sen Fenerbahçeliydin değil mi?
Aklım hep şeytanlık peşinde beni biliyorsunuz -_-
-Evet ne olduda?
-Bak fenerbahçeli prezervatifler çıkmış. İstersen sana bitane alalım. Hahahhaha.
Kendi yaptığı espriye kendi gülen Yılmaz Morgül gibi bastım kahkayı. Yekta da piç piç gülüyordu benim gülmeme. Kasaya güle güle vardık çok şükür. Tabi kasalar tıklım tıklım bide burada beklemesi var. Bizim bi parça bişeyimiz var diyen teyzeler sayesinde normalden çok daha geç kasaya vardık. Napim bi parça bişeyin varsa önce biz geldik görmüyormusun kadın yani. Artık bunalım evresindeyim. Gel zaman git zaman sıra bize geldi şükür. Kasiyer kadının benim aldıklarımı geçirirken kolları koptu valla. Kadına acımadım desem yalan olur.
-520 Tl 75 kuruş.
Ben Pelinden aldığım kredi kartını çıkartırken baktım Yekta kendi kartını uzatıyor. Parayı ona ödetemezdim. Valla çocuk zaten iki saattir markette götümde dolanıyor. Giren hesap Peline girecekti. Madem yardıma gelmedi bari para ondan çıksın.
-Yekta hiç boşuna uzatma çünkü paraya ben ödüyorum.
Yekta kendi ödemesi için kem küm etsede fırsat vermeden kadına Pelin in kredi kartını uzattım.
-Yekta bence tamam ya yeterince yardımcı oldun.
Ben Yektaya teşekkür faslına geçmeden kasiyer kadın koluma dokundu.
-Buyurun hanımefendi.
Kadın'ı da görseniz suratsızın teki.
-Kredi kartınız yetersiz.
-Ne demek yetersiz hanımefendi.
-Yetersiz işte karşılamıyor.
Beni o an görseniz Pelin e nasıl saydırıyorum kendi kendime. Bi saattir burada rajon kesiyorum hesap bende falan diye. Pelin şu aldığım vileda sapını eve gidince götüne montalamazsam banada Tutku demesinler Pelin!!!
-Sorun yok.
Yekta elini enseme yerleştirdi gülerken.
-Parayı benim kartımdan alın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...