Kusmak Güzeldir

6.3K 220 37
                                    

Yekta boynumu öpmeye başlamıştı. Aklıma Erdem geliyor kendimide Yekta yıda frenlemem gerektiğini fark ediyordum.
-Yekta dur diyorum anlamıyor musun.
Durmuyordu. Elleriyle bacaklarıma kalçalarıma dokunuyordu. Kendimden geçmemem gerekirdi. Yekta yı durdurmanın bi yolunu bulmalıydım.
-Ahh belim.
Yekta belimin yara olduğunu biliyordu. Bu yüzden üzerimden kalktı.
-Acıdımı.
-Evet çok acıdı.
Üzerimden kalkıp yanıma uzandı nihayet. Bende göğsüne kafamı koydum. Bi süre hiçbişey konuşmadan durduk öylece. Sessizliğimizi Yekta bozdu.
-Tutku.
-Ne oldu?
Yekta burnunu kafama bastırdı.
-Şampuanım senin teninde bi başka kokuyor.
İyi bişey mi demek istedi kötü bişey mi çözememiştim.
-Derken?
-Bu kadar güzel koktuklarını bilmiyordum.
Gözlerimin içi gülmüştü ondan böyle bişey duyunca .
-Sen nerede kalıyorsun günlerdir?
O an yüzüme Erdem tokat gibi düşmüştü. Ancak yinede bu büyülü an bozulsun istemiyordum. Vicdanım beni rahatsız etmeye başlamıştı.
-Pelin in bi arkadaşında kaldım.
-Kimmiş bu arkadaş kız mı erkek mi?
Yekta saçlarımla oynamaya devam ediyordu.
-Erkek ama merak etme aramızda hiçbişey olmadı. Peki ya sen Buse yle yine bitirdiniz mi?
Yekta cevaplamadı. Ben anlamıştım..
-Hâlâ sevgilisiniz.
Normal karşılasamda canım çok yanmıştı. Onun şimdilik sadece ev arkadaşı olduğumun farkındaydım. Ondan daha ne kadar fazlasını bekleyebilirdim? Bugün Buse olmasa başka kıza gönlü koyacaktı. Bunu biliyordum. Sonunu gördüğüm bi yolculuğun en güzel kısımlarını kestirip atmak istemedim. Şuan yaşadığım andan memnundum. Sevdiğim adamın koynundaydım. Ötesini düşünmek istemiyordum. Merak ettiğim şeyler vardı tabiki yok değildi.
-Sevgilin olmasına şuan karışmak istemiyorum. Onunla yatıyor musun?
Yekta elini saçımdan çekip dudaklarıma götürdü.
-Tam anlamıyla bi ilişkiye girmedik.
Yani bu cevap kötünün iyisi sayılırdı.
-Sadece sevişiyorsunuz yani.
Yekta olumlu anlamda kafasını salladı. Şuan şu yatakta bi saniye durmamam gerekirdi. Durmazdım da Erdem olmasaydı hayatımda. Yekta bilmiyordu ama bende onun gibiydim. Tek fark biz Erdem le bu zamana kadar öpüşmekten veya sıradan bi sevişmeden fazlasıyla daha ileri gitmiştik. Doğru yolda olmadığımı bende biliyordum fakat mutlu olmadıktan sonra doğru yolda olmak kimin umrundaydı? Bu geceden sonra Yekta sız bi hayat istemiyordum. Erdem den bi yolunu bulup ayrılacaktım. Onun gibi birini kullanmak istemiyordum. Sonrada bi yolunu bulur Yekta yla Buse yi ayırırdım. Düşüncede herşey bu kadar kolay geliyordu. Yekta dan direkt ayrılmasını bekleyemezdim. Ben dünki bokum Buse yi yıllarca sevmiş. Nerede duracağımı biliyordum. En azından bi süreliğine. Yekta ya sımsıkı sarıldım. Beni bunaltan düşüncelerden uzak kalmak için ona sarılmak yetiyorda artıyordu. Telefonumu sessize almıştım Erdem in arayacağını bildiğimden. Beni merak edip buraya gelme ihtimali aklıma gelince Yekta nın koynundan kalkıp komidinin üstünde duran telefonumu aldım. Düşündüğüm gibi Erdem binbir çeşit mesaj çekmiş ve aramıştı. Ona Pelin lerde kalacağım merak etme gibisinden şeyler yazdım. Telefonu yerine koydum Yekta bana bakıyordu.
-Biri mi aramış?
-Hayır ya twitterdan saçma sapan bildirim mesajları gelmiş bende bişey sandım.
Yekta söylediğim yalana inanmış olacakki ayağa kalkıp belime doladı ellerini.
-Hadi dışarı gidelim.
-Ne yapacağız dışarda ya.
-Bilmem. Dışarı çıkalım işte koca İstanbul'da yapılacak bişeyler elbet bulunur.
Yekta dışarı deyince benim aklıma ilk yemek fikri geldi. Erdem lerde dışardan pizza söylemiştim ama daha gelmeden evden çıkmıştım. Yekta nın yanında sadece dertlerimi kötü düşüncelerimi değil karnımın açlığını bile unutmuşum. Gülümsedim.
-Sen beni burada bekle o zaman, ben Pelin lere inip üstüme adam akıllı bişeyler giyip geliyorum.
Yekta dudağıma bi öpücük kondurdu.
-Arabada buluşuruz tekrar buraya gelme.
Yekta yı evde bırakıp Pelin lere indim.Kendimi ona teslim etmediğim için içim rahattı. Erdem i aldatmadım sonuçta beni öpen Yekta ydı. Ben değil. Üstüme mini şeyler giymedim bu sefer diz altında bi kapri sade bi tişört geçirip evden çıktım. Yekta nın arabasını görünce yine korkmaya başladım içinden Mesut çıkar falan diye. Ne zaman ümitlensem boka saracak bişey çıkıyordu. Neyse ki korktuğum olmadı Yekta arabanın camını indirdi bana eliyle gel işareti yaptı. Bende duraksamadan bindim arabaya.
-Nereye gidiyoruz?
-Yemeğe.
Yekta gülümsedi.
-Doymak bilmiyorsun buna rağmen zayıfsın.
Hayatım boyunca bu eleştiriyi kaç defa aldığımı saysam üç ciltlik kitap çıkar. Kilo alamıyorum abi yani bu kadar basit. Napabilirim yemek yemiyeyim mi kilo almıyorum diye. Yekta yla yemek yiyeceğimiz mekana kadar bu konuyu tartıştım.
-Bol bol makarna, pilav ye öğün atlama bak nasıl alıyorsun kilo.
-Yekta ben kilomdan memnun değilim dedim mi sana? Artık kes at şu konuyu.
-Ama ben sen iyiliğin için..
-Yekta ikimizin iyiliğin için bu konuyu bidaha açma bana yeter.
Yekta arabayı kenara park edip durdurdu. Eliyle saçının önünü dağıttı. Saçma sapan bi yerde durmuştuk etrafta restaurant falanda yoktu.
-Yemek yemeyecek miyiz?
-Yiyeceğiz.
Elimle gözlerimi ovuşturdum.
-Birbirimizi yiyeceğiz galiba etrafta restaurant göremiyorum.
-Gel sen beni dinle bi.
Yekta arabadan indi bekleme yapmadan bende indim. Bulunduğumuz kaldırımın üzerinde sadece büfe market gibisinden yerler vardı.
-Abur cubur yemeyeceğiz herhalde. Açım diyorum Yekta açım.
Yekta eliyle karşı kaldırımda bi yeri gösterdi.
-Bak burada doyuracağız karnımızı.
Karşı kaldırıma baktım. Esnaf lokantası gibi duran bi yere benziyordu. Ancak tabelayı okuyunca burası esnaf lokantası falan değil bildiğiniz işkembeciydi. "MEŞHUR ALİ AĞA İŞKEMBE SALONU" Başımdan aşağı kaynar işkembeler döküldüğünü hayal etmeye başladım.
-İşkembe mi? Ali ağa mı? Yekta çok komik hadi gidelim burdan doğru bi yerde yemek yiyelim.
Yekta elini henüz yeni kesilmiş sakallarına götürdü.
-Bak gel benimle bi kere girelim beğenmezsen yemeyiz hak vereceksin bana.
Yekta lafını söyleyip işkembeciye yürümeye başladı.
-Yekta of ya offff.
Tam bi dağ öküzü işte. İşkembe çocukluğumdan beri bi kez olsun ağzıma sürmediğim bişeydi. Kokusunu bildiği halde insanların canı nasıl çeker anlamıyorum. Sıçtığın boku pişir ye daha iyi. İşkembeciye girmekten çekiniyordum. Kokusunu almaya hazır değildim. İçeriye girince nefes almamak için kendimi zorladım. Ne fayda on saniye dayanamadan işkembenin kokusu ciğerlerime işledi. Midem ayağa kalktı. Zorla Yekta nın oturduğu masaya geçtim . Bizim dışımızda bi kaç müşteri daha vardı. Küçük bi yerdi. Genç bi garson yanımıza geldi biz masaya yerleşince.
-Ne alırdınız?
İşkembeciye geldiğime göre suşi yiyecek halim yok. Zaten bi işkembe çorbası var bi işkembe yemeği var menüde.
-Ben bişe almıyorum.
-Sen bize iki tabak işkembe getir.
Garson siparişleri alıp gitti yanımızdan.
-Yekta ikisinide kendin yiyeceksin.
Yekta pis pis güldü. Bende nasıl olsa yemeyeceğim diye bişe demedim. Siparişler gelince gözlerim içine içine kanıyordu. Burnumun dibinde ki işkembe ben daha mekanın kokusuna dayanamazken beni baymıştı. Yekta eline bi çatal alıp ucuna bi parça işkembe koydu. Ağzıma doğru uzattı.
-Yekta çeksene şunu herkes bize bakıyor.
Kimse bize bakmıyordu ama yinede yaptığı hareket yanlıştı. Dikkat çekecektik.
-Ya yersin ya bu el burdan inmez bak bi tane ye seveceksin.
Yekta nın kararlılığına dayanamayıp işkembeyi zorla ağzıma aldım. Tadıda kokusu gibi iğrenç bişeydi. Cıvık cıvıktı. Zaten saatlerdir açtım öğürmeye başladım.
-Kuscam galiba.
Yekta yerinden kalkıp beni lavaboya götürmeye başladı. Kusmuğun tadı damağıma gidip gidip geliyordu ve işkembe gibi kusmak denilen eylemdende nefret ediyorum.
-Öğğğ
-Tamam tamam lavabo şurası.
Yekta koluma girmişti beni kusarken görmesi dünyada isteyeceğim en son şeydi. Niyeti kusarkende yanımda olmaktı belliydi. Yekta tuvaletin kapısını iterek açtı. ALLAH IM!!! Pisin biri tuvaletini akıtmadan gitmiş . Tuvalet kokusu + Bok görüntüsü+işkembe=Kusmak. Formül buydu tuvaletin içler acısı halini görür görmez Yekta ya dönüp kusmaya başladım. Sabah kahvaltıda yediğim herşey ciğerlerimi yırta yırta çıkıyordu ağzımdan. Yaklaşık üç dört dakika boyunca kusma mücadelemi verdim. Yekta nın siyah tişörtü de kusmuğumdan nasibini almıştı. Tişörte renk geldi diye pek umursamadım.
-Oh be ölücem sandım.
Bütün ağzımda kusmuğun izlerini hissediyordum.
-Bitti mi daha kusasın var mı?
-Yok ama biraz daha burada kalırsak bu sefer iç organlarımı kusabilirim.
Yekta kafasını bana eğdi yüzünde koca bi gülümseme vardı. Ne var diye bağırmama izin vermeden Yekta kusmuklu dudaklarımı öpmeye başladı. Ben hem biri görür diye hemde kendimden tiksindiğim için kendimi geri çektim.
-Sana daha önce pisliğin teki olduğunu söylemiş miydim?

Benim Hetero SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin