Sevişmek dünyanın en güzel şeyi bence. Yani seks ihtiyacı insanın doğasında var ve insan bazen kendi dünyasından çıkıp kurtulmak için bunu yapıyor. Salak aşığı oynamak istemiyorum ben. Ben ne yapmak istiyorsam onu yapmak istiyorum. Şuan canım sevişmek istedi ve bunu yaptım o kadar. Yanlış mı sanmıyorum çünkü Yekta artık hayatımda yoktu belki de hiç olmayacaktı ama ben yine de onu kazanmak için çabalayacaktım. Ya bi bakıma o haklı evet ama benim de haklı olduğum konular var. Sonuçta ben Yekta ve Buse yi kaç zamandır kabullenemesemde kabul ettim. Yani Yekta benden bi anda Erdem i bırakmamı nasıl bekleyebilir. Ki ben Erdem den ayrılmayı kafaya koyduğum dönemlerde annesinin durumu ortaya çıkmıştı ben de annesi o durumda olan birinden ayrılmayı vicdanıma yediremedim. Bunu gidip Yekta ya o zaman söylesem bugün verdiği tepkinin aynısını verecekti. Yine üzülen ve göt gibi ortada bırakılan ben olacaktım. Hem önemli olan Yekta nın bu saatten sonra nasıl bir tutum sergileyeceği. Beni hiç görmek istemese bile ona kendimi unutturmamak için herşeyi yapacağım. Zannetmiyorumki Yekta bana kin beslesin.. onu kaç ay oldu artık tanıyorum. Bir gün sinirlenir bu duruma iki gün sinirlenir üçüncü gün kendi gelir kapıma. Ayyy bende ne saçmalıyorum ya bok gelir. Gelmez. Ben gidip onu alacağım. Böyle şeyler düşündükçe içimden bir ses "Bu ne cesaret yiğidim yürek mi yedin?" diye beni frenliyor ama boşuna.
-Daldın yine uzaklara sevgilim ne düşünüyorsun?
Yanımda anadan doğma uzanan Erdem e baktım. Gözlerinin içi gülüyordu."Hiç" deyip düşünmeye devam edecektim ama Erdem bir türlü fırsat vermiyordu. Bunun da çenesi açıldı ilişkimiz üzerine bana bir şeyler söylüyordu.
-Son dönemlerde nasıl hissediyordum biliyor musun? Böyle sanki sen beni istemiyorsun ama vicdan azabından bana acıdığından yanımdaymışsın gibi.. ama şuan böyle düşünmüyorum. Öyle saçma sapan düşünceler içine girdiğim için senden özür dilerim. Günahını almışım.
Lan ne günah alması gerçekleri görmüşsün salak herif diye cevap vermek istesem de tabiki öyle bir cevabı vermeye götüm yemedi. Hem ben Erdem i sevmiyorum değil sadece sevgili olarak sevmiyorum. Ona da yapabileceğim birşey yok. Gönül kimi severse aşk onda güzeldir gibi klasik cümlelerle kendimi avuttuğum dakikalardaydım.
-Düşünme böyle kötü kötü şeyler. Hem ben seni istemez olur muyum? Pelin lede konuşacağım senin yanında kalmak istiyorum burada. Ayrı kaldığımız günlerin acısını çıkarmak.. belki yeni ve huzurlu hayat kurmak. İki kişilik yeni dünyamız olması ne güzel olurdu.
Bunları söyledim ama neden ve niye söyledim inanın bende bilmiyorum. Söylememle lan ben ne diyorum diye pişman olmam bir oldu. Erdem elimi tuttu bende romantik romantik bakmaya çalışıyorum rol yaptığımı anlamasın diye çünkü Pelin le aynı evde kalmak istemiyordum ve İstanbul da Erdem den başka kapım kalmamıştı. Elimi tuttu ve penisine götürdü. Ben mal gibi kaldım lan ne oluyor yine diye. Sen daha iki dakika önce boşaldın ne bu istek. Ayların patlamasını yaşıyor tabi garibim ne yapsın.Asla istediğimden değil Erdem in iyiliği için son bir tur atmak şartıyla isteksizce kucağına aç köpekler gibi atladım...
●●●●
Erdem hastaneye Pelin in yanına gitmişti. Ben de yavaştan Erdem in yanına kendimi atmalıydım. Çünkü şu hayatta en tahammül edemediğim şey beni istemediğini sevmediğini bildiğim insanlarla bir arada yaşamak zorunda olmaktı. Pelin in artık beni sevdiğine inanmıyordum kendimde de ona karşı kardeşlik duygusu kalmamıştı. Keşke tanımasaydım dediğim insanlardan biri olmasından korkuyorum bu hissiyatla. Erdem in beni Pelin den daha çok sevdiğine eminim bu yüzden bir süre onunla kalmak en iyisiydi. Kendi iyiliğimi düşündüğümü sandığım herşey bana daha büyük zarar vererek geri dönüş yaptı ama olsundu...
Pelinlere girdiğimde evde kimse yoktu. Eşyalarımı zaten ayarlamıştım. Bir kaç poşetin içine beni şöyle beş gün idare edecek kıyafetlerimi koydum. O kadar garip hissediyordum ki buraya geldiğimden beri başıma gelmeyen şey kalmamıştı Erdem le ilk tanıştığım gün Pelin in sapık arkadaşları tarafından tacize uğramam sokaktaki kavgalarım Mesut la tanıştırdığı için Yekta ya dalmam. Daha nicesi. Hava kararmıştı ve ben de yorulmuştum Erdem lere geçmem için acele etmeme gerek yoktu çünkü Pelin onu hastanede bırakıp buraya gelmezdi koltuğa uzandım ve uyumakla uyumamak arasında tavanı izledim...Uyandığımda ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum gözlerimi ovuşturdum evin içini dışarda ki sokak lambaları aydınlatıyordu loş bir ışıkla. Sanırım bu evi son görmemdi. Yekta nın evde olup olmadığını merak ediyordum yanına gidecek cesaretim yoktu. Ya evde Buse varsa? O zaman nasıl dayanırdım ben.. Pelin in sehpanın üzerinde duran sigara paketinden bir dal alıp balkona çıktım. Gökyüzü tüm karanlığına rağmen bulutlarla kaplıydı. Yekta nın balkonuna doğru kafamı kaldırdım ışıkları yanmıyordu. Ağlamaya başladım. Artık tutamayacaktım kendimi. Sigara bir ağzımda bir elimde dışarı ses gitmesin diye sessiz sessiz ağladım kim bilir şuan neredeydi. Ah beni bu dünyaya bağlayan herşeyi kalbinde barındıran sevgilim, neredesin sen? Balkonda yarım saat kadar hem ağladım hem sigara içtim. Elimde ki sigaraya baktım şimdi insanların neden bu kadar çok sigara içtiğini anlıyordum. Çünkü sigara kalp kırmazdı, yalnız bırakmazdı,ciğerlerini çürütürken seni yaşatırdı. Bugün Erdem le yattığım için çok pişman hissediyordum. Çünkü artık hırs yoktu Pelin karşımda değildi kendimle baş başaydım. Ah salak kafam ah! Ahmet Kaya diyor ya hani bir şarkısında "Hep sonradan gelir aklıma başıma..hep sonradan.. sonradan" o hesap benimkide. Son sigaramıda söndürmeden bıraktım balkondan aşağı bir kuşu özgür bırakırcasına. Poşetimi elime aldım yavaş yavaş dış kapıdan çıktım. İşte o an gördüğüm manzarayla dünyanın tüm kurşunları göğsüme sıkılmıştı. Yekta apartman merdivenlerine kapanmış sayıklıyordu.. Küçük dilimi yutacaktım çünkü onu ilk tanıdığımda böyle görmüştüm..bulmuştum Buse için içmiş apartmana sızmıştı. Bire bir aynıydı herşey farklı olan tekşey onu bu halde görmek o zaman bu kadar yaralamamıştı beni. Yeni ağlamıştım gözlerim dolu doluydu merdivenlerden yavaş yavaş indim yanına doğru. Onu kaldırmak için ellerimi uzattım boynuna ellerim zangır zangır titriyordu. İçki kokusu geliyordu burnuma buram buram kendinde değildi.
-Kalk hadi ne olur..
Yekta yı göğsüme yaslayıp arkadan kaldırırım diye düşündüm ama gücüm yoktu. Ağlamalarıma engel olamıyordum. Gözleri çok hafif aralıklıydı. Tamamen sızmasına ramak kalmıştı. Fena halde kötü durumdaydı. Birşeyler söylemeye çalışıyordu ve kendine değildi. Kulağımı ağzına yaklaştırdım.
-Hadi söyle ben buradayım sevgilim. Yanındayım.
Sonra anladım ki istediği yada söylediği bir cümle yoktu sadece adımı sayıklayıp duruyordu. "Tutku..Tutku..Tutku.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...