Kendimizi ifade etmekte zorlandığımız hatta edemediğimiz zamanlar vardır. Onlardan birindeyim. Erdem i güçlü tutmaya çalışıyorum. Kendimi azda olsa toparlayabildim. Kadını hiç tanımıyordum. Ameliyattan çıkarıldığında gördüm. Genç biriydi 45 i geçmez diye düşünüyorum. Erdem i dinginleşmesi için bi odaya yatırdım hastanede. O annesinin ameliyattan çıktığını görmedi. Kadını yoğun bakıma yatırdılar. Yüzünü bi görseniz sanki iki dakika sonra uyanacak gibiydi. Erdem e annesinin henüz uyanmadığını söyledim. İkimizde biliyordukki kadın büyük bi ameliyattan geçmişti. Uyanması zaman alacaktı. Allah tan ümit kesilmez tabiki bi bakmışım yarın uyandığı haberini alıyoruz. Erdem annesini görmek istesede uyumadan buna izin vermeyeceğimi söyledim. Zaten kadının odasına girmek yasaktı. Camdan bakabilme iznimiz vardı ancak.
-Annemi sen gördün nasıldı?
-Erdem beni iyi dinle. Sana yalan söyleyecek halim yok bu durumda. Annen gerçekten iyi duruyordu.
Elini tuttum.
-Ve ben eminim en kısa zamanda uyanacak. Kendini harap ederek bi yere varamazsın dua etmeliyiz.. Seni böyle görmek bana acı veriyor.
Annesi için elbette üzgündüm ama Erdem in bu durumda olması canımı yakan ilk sebepti. O gerçekten çok hassas biriydi. Allah korusun ama annesine bişey olursa ne hale düşer düşünmek bile istemiyorum. Erdem yatakta uzanmış bende yanında sandalyedeydim.
-Uyuyalım sabah oluncada anneni görürüz hem bak hava ışıyacak gibi. Sonra hiç uyuyamayacağız. Dirençli olmalıyız.
-Sen orada uyuyamazsın yanıma gel.
Aslında haklıydı. Tekli sandalyede hiç uyumadım. Okulda sıraya başımı gömüp çok uyumuşluğum var ama burada öyle bi şansımda yok. Erdem le uyumak istesem yatağı zaten tek kişilikti bu sefer ikimizde uyuyamazdık.
-Sen uyu ben uyudum zaten. Uyandımda geldim buraya.
Yekta nın koynundan geldim diyecek halim yok. Erdem sırtını bana çevirdi uyumayı kabul etmiş olsa gerek. Bende öyle boş boş odaya bakmaya başladım. Bir süre hiçbir hareket göstermeden Erdem in yanında kaldım. Pelin de dışarıdaydı iyi bi haber bekliyordu benim gibi. Erdem i biraz daha bekledim uyusun diye. Ayağa kalkıp Erdem in başına geldim gözleri kapalıydı. Elimi göz hizasında gezdirdim yorgun ve bitkin görünüyordu zaten sonrada uyuduğundan emin olduğum için odadan çıktım. Hastane havasını hiç sevmiyorum resmen insana eziyet. Herkes bi sonuç bekliyor. Herkes bi yaşam mücadelesi halinde herkes bi üzgün, mutsuz, endişeli... Kısacası insan moralini bozacak herşey mevcut. Kendimi insanların yüzlerine bakmamaya dikkat ederek dışarı attım. Pelin hastanenin bankında oturmuş hala sigara içiyordu. İnsan çocukluk arkadaşı olunca daha bi hassas oluyor. Onun canı acısa benim canım acıyor aynı şekilde benim canım acısa onunda canı acıyor. Mesela çok üzgün olduğum zamanlar oluyordu önceden bi anda Pelin mesaj atıyordu "senin canın bişeyemi sıkkın? " Canımın sıkkın olduğundan benden önce haberi oluyordu desem yeridir. İnsan kolay kolay onun gibi dost bulamaz. Sahte dostluk etrafımızda çok. Mesela lisedeyim normalde birbirinin suratına bakmayan tipler aynı karede olunca hemen resmin yanına "Anamın oğlu-Öz kardeşlerim" gibisinden şeyler yazıyor. Şu sahte dost rolleri yok mu? Bitiyorum yani. Bizim Pelin le sosyal medyada pek fotoğrafımız yok oluncada yanına cıvık cıvık açıklamalar yapmıyoruz. Zaten birbirimizi ne kadar sevdiğimizi her zaman konu ne olursa olsun yan yana olduğumuzu biliyoruz. El âlem bilmese kaç yazar. Pelin in yanına oturup elimi omzuna attım.
-Kanka sen bari böyle olma ya. Bak Erdem i öyle üzgün uykusuz görünce yeterince moralim sıfıra iniyor. Bide sen bunu yapma.
Pelin saçlarını eliyle geriye attı.
-Erdem altın gibi biri biliyorsun değil mi?
-Biliyorum.
Pelin nereye varmak istiyordu anlamadım.
-Üzülmeyi haketmeyen biri.
-Evet kanka bizde bunun için çabalıyoruz. Yanında olmamızın sebebi bu.
-Kanka sen onu aldatıyorsun.
Pelin in şu durumda konuyu buraya çekmesi gerçekten saçmalıktı.
-Pelin şuan bunu konuşmanın yeri mi?
Pelin bana kaşlarını çatıp gözlerini belertti.
-Ya kanka çocuğun annesi ameliyatta Tutku gelsin onu çağır diye ağlıyor. Seni ne kadar sevdiğini görmüyor musun?
-Pelin bak haklılık payın var..
Lafımı kesti.
-Haklıyım yüzde yüz.
-Tamam haklısın biliyorum ama şu durumdayken ne yapabilirim. Erdem den ayrılayım tamam onada tamam. Dediğin gibi bana çok değer veriyor farkındayım ama ondan ayrılırsam şuan yani.. şuan bunu yaparsam ne hale düşebileceğini az çok görüyorsun.
Pelin bişey demeden bi süre durdu. Sigarasından bi fırt çekip lafa girdi.
-Erdem bu durumdan kurtulsun, kendini toparlasın hemen bi karar vereceksin. Bi seçim yapacaksın. Başka yolu yok.
Derin bi off çektim..
-Pelin beni bunaltıyorsun.. Ben bunları düşünmüyorum mu sanıyorsun? Erdem çok iyi biri onu üzecek şeyler yapmak benide üzüyor. Kendimi bok gibi hissediyorum. Bazı geceler düşünmekten kafayı yiyecek gibi oluyorum. Çoğu zaman kendimden nefret ediyorum. Yani senin anlayacağın ben kendimle yeterince çıkmazdayım. Senin bişey söylemene gerek yok.
Pelin bana sarıldı.
-Senden sonra bi kardeşimde Erdem oldu burada benim. Ona gösterdiğim hassasiyeti anla.. Ben vereceğin bütün kararlarda hep yanında olacağım.
Bende ona sarıldım.
-Biliyorum kardeşim. Hadi sen eve git ben buradayım sabah oldu sayılır.
-Aslında hiç gidesim yok ama böylesi daha iyi. Seninle nöbetleşe yanında oluruz Erdem in. Bişey olursa beni ara tamam?
-Tamam..
Pelin le oturduğum yerden kalkıp hastanenin önündeki taksi durağına gittik. Sabah saatin 6 sı civarında olduğundan taksilerin bi çoğu boştu. Pelin e son kez sarılıp eve gönderdim. Hastaneye geri dönerken aklımda sürekli Pelin in anlattıkları vardı. Dost gerçekten acı söylüyor.. Erdem in odasına gidene kadar kafamda Pelin in lafları döndü durdu ama dediğim gibi gidene kadar. Odaya girdiğimde Erdem yoktu. Allah ım bu nasıl bi gecedir. Bende gerçekten yorgundum fakat Erdem i odasında göremeyince yorgunluğu falan bi kenara bırakıp hastane odasında dört dönmeye başladım. Nereye gitmiş olabilirdi? Hemen kötü düşünmemek lazım belki lavaboya gitmiştir dedim. Bi hışımla lavaboya koştum. Bi yandanda koridorda etrafıma bakınıyorum belki bi yerden çıkar diye. Lavaboya girdim ama temizlik görevlisinden başka kimseyi bulamadım. Ah salak kafam benim!! Nereye gitmiş olacak annesini görmeye.. Annesinin odası Erdem in odasının bi üst katındaydı. Merdivenleri aceleyle çıktım. Ancak merdivenleri çıkınca acele etmeye değecek bi durum kalmadı. Erdem annesinin bulunduğu odanın camına kafasını yaslamış öylece bakıyordu. Odaya girmesi yasaktı zaten kadın yoğun bakımda olduğu için. Yavaşça yanına gittim. Bu görüntü beni mahveden ikinci görüntüydü. İlki Erdem in annesini beklerken gördüğüm haliydi. Cümle kurmakta zorluk çekiyordum. Yutkundum.
-Ben sana odadan çıkma demiştim.
Erdem beni duymamış gibi davranıyordu. Öylece annesine bakıyordu.
-Erdem odana gidiyoruz.
Erdem kafasını bana çevirdi. O an anladımki ondada ağlamaya gözyaşı kalmamıştı. Ağlamamasının nedeni üzüntüsünün azalması değildi.
-Ne güzel uyuyor dimi Tutku baksana.. İşte o benim annem.
-E..Erdem eğer bana biraz sevgin varsa eğer lütfen kendine bu eziyeti yaşatma. Hadi benimle gel.
Elini tuttum başta yine tepkisizdi ama sonra benimle beraber yürümeye başladı. Yürürken gücümün bittiğini hissettim . Güçlü kalamayacak gibiyim. Bu hastane beni boğuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...