Erdem le öpüşmemizi üç beş kişiden başkası görmemişti. Görsede zaten gey mekanı kim ne diyecek. Erdem kasada durmuş gelen gidenle ilgileniyordu. Mübarek tanımayanda yoktu. Arkadaşlarının hepside birbirinden taştı. Fakat hiçbiri beni takmıyor bi görün. Erdem in yanındayım bu kim deme zahmetinde bile bulunmuyorlar. Kesin şu üzerimdeki zevksiz kıyafetler yüzünden. Gece ilerledikçe Yekta ya olan sinirim azaldı. Sonuçta kendi kendine gelin güvey olan bendim. Bana seni kıskanıyorum falan demedi. Ben kafamdan yazdımda yazdım. Tabi bu ona kırgın kaldığım gerçeğini değiştirmez. Sonuçta beni değiştirmek istedi. Olduğumdan başka biri olmamı istedi. Mal Yekta git kendi arkadaşlarını değiştir beni ne değiştiriyorsun. Baktım millet koyvermiş dünyaya dans ediyor, herkes gülüyor falan lan sokarım Yekta yada arkadaşlarınada onlar kaç kuruşluk insanda beni üzüyorlar böyle. Daha dün bok bile değillerdi benim için. İzmir e dönünce hepsi geçecek gidecek. Müzik te bi yerden sonra başımı ağrıtmaya başladı.
-Erdem beni mekanın arkasındaki odaya gitmek istiyorum
Buradada ses öyle bi varki Erdem e bu cümleyi on kez tekrarlayarak ulaştırabildim. Oda anlayınca odanın anahtarlarını bana verdi. Odaya adımımı attığım gibi bütün sokak pisliğimle serildim yatağa. Mal Yekta Buse de Buse. Buse siksin götünüde rahatla. Kız seni sevmiyor artık anla. Unut gitsin yani. Bu buse denilen kızda nasıl bişey merak ettim. Kardeşi gavattı kızda orospudur herhalde. Bu erkekleri anlamıyorum. Bi kız için geldiğimden beri içiyorda içiyor. Lan bi avuç amcuk bi fıçı bira devirdin yeter diyesim geliyor bazende böyle kırılır, onu anlamadığımı düşünür diye diyemiyorum. Zaten anlamıyorum ama o bunu bilmesin. Yekta ya olan sinirim geçmiyordu. Aslında bu sinirden çok hayal kırıklığı ve fazlasıyla kırgınlıktı. Olmamış sevgilimin gidişine mi üzülüyorum ne yapıyorum ya niye içimde savaş varmış gibi daralıyorum.Gözüme kapatır kapatmaz aklıma Yekta geliyor uyuyamıyorum. Bazen bi deli cesareti geliyor boş verebiliyorum. Umursamayabiliyorum. İki dakikadan çok sürmüyor. Sonra yine başlıyorum. Acaba Yekta beni göremeyince ne yapacak? Beni arayacak mı? Ağlayacak mı? Beni ne kadar kırdığını anlayıp intihar edecek mi? Benim üzülmeme dayanamayıp kellesini yerinden sökmek isteyecek mi? Tabiki hiçbirini yapmayacak. Sikimden aşşağı kasımpaşa deyip hayatına devam edecek. Off ben ne yapacağım ya.
********
Sabah uyandığımda Erdem de yanımdaydı. Onun koynunda Yekta yı düşündüğüm için kendimden nefret ediyorum. Ben bildiğiniz onu aldatıyorum. Aldatmak sadece biriyle yatıp kalkmak değil. Eğer birinin yanındayken aklınız başka birindeyse, kalbiniz başkası için atıyorsa buda aldatmak olur. Kendime bunu ben yapmıyorum. İnsan acı çekmek kendini bunaltmak ister mi? Aşk insanın kontrol edemeyeceği kadar zor ve acı. Erdem i izliyorum. Kirpiklerini, yorgunluktan yarı açık ağzını, bana sarılan kolunu. İlk defa birini hak etmediğimi düşünüyorum. Erdem e baktıkça kendimden soğuyorum şu odanın ortasına bi sandalye çekip tavana bi ip koyup kendimi asma isteği duyuyordum ama yok bidaha obu aldatacak bi davranışta veya düşüncede bulunmayacaktım. O benimdi bende onun. Elini üzerimden çekip dudağına bi öpücük kondurdum. Onda hareket bile yoktu. Aşkım benim ya nasıl yoruluyor. Bide bu kadar işin gücün arasında bana vakit ayırıyor. Kalktım yataktan saat daha erken olduğundan, tahminen 7dir. Belki yedi bile olmamıştır. Kalktım kendime bir çilekli meyve suyu aldım. İnsanın sevgilisinin babasının mekanı olunca parayada ihtiyacı kalmıyor. Ye babam iç babam yaşıyorum burada. Mekandada müzik sabah olduğundan kimse olmadığından böyle bi kısık çalıyor. Tam bir hollywood film modundayım gerçi şu üzerimdekilerle hollywood tan çok flash tvde oynamaya adaydım. Bu kıyafetlerdende iyice tiksindim zaten. Anadan doğma gezsem bu kadar iğrenç hissetmem. Erdem in uyanmasını beklemek isterdim ama büyük ihtimal yanıma zaten 4 ten aşşağı gelmemiştir. O uyanana kadar öğlen olurdu. Ben meyve suyumu bitirdim kalkmak üzereyim bi baktım Erdem mekanın orta yerinde durmuş beni çağırıyor eliyle.
-Aşkım hadi bize gidelim babamdan bugünlük izin almayı başardık bakalım.
Bütün gün evde boş boş oturmaktansa Erdem le olmak daha iyi. Hem kendimle baş başa kalmak istemiyordum artık.
-Aşkım senin uykun yok mu?
-Evde uyurum aşkım burada kalmaktan çok bunaldım artık.
Erdem lere gitmeyi kabul ettim. Evde kimse yokmuş zaten Erdem in kendi evine gideceğiz ailesiyle yaşadığı değil. Erdem in arabasına atlayıp yola koyulduk. Erdem sabah sabah bi enerjik sormayın gitsin. Arabada şarkı açmalar bi gülmeler yanağımdan makas almalar falan.
-Aşkım bu mutluluğun kaynağını öğrenebilir miyim?
-Yanımda sen varsın,bugün işim yok,hava güzel daha ne olsun.
-Erdem harbi delisin ya.
Yol boyu Erdem in sevgi gösterilerine maruz kaldım. Bünye alışık değil sevilmeye bi yavaş gel yani yönümü şaşırdım. Erdem in evine yarım saatlik araba turundan sonra vardık. Ev bahçesi olan bi yerdi. Tek katlı bi ev. Bahçesi büyük sayılırdı. Evde küçük denilmeyecek kadar büyük diyeyim. Dışı beyaz bi evdi. Yerlerde otlar falan köylük seyirlik bi hissi vardı evin. Bahçeye adım atar atmaz Erdem beni kucağına alıp koşmaya başladı. Evin etrafında fazla ev yoktu. İşlek bi yerde değildi evi . Bu yüzden bahçede bizi kimsenin göreceğini düşünmüyorum.
-Erdem bıraksana ne oluyor.
Baktım bu salağın beni bırakacağı yok. Bende dedim nasıl olsa yorulur kendimi bıraktım kucağına. Zayıf biride olsam Erdem in tıkanıp beni yere bırakması uzun sürmedi. Çimlere uzandık ikimizde gülüyoruz çocuk gibi şeniz anlayacağınız.
-Sen beni sakın bırakma tamam mı?
Erdem bunu deyince ben bi ciddileştim. Acaba bişeymi anladı bişeymi sezdi falan diye düşündüm. Sonuçta mutluyuz yani bu ne yersiz soru.
-Buda nerden çıktı deli. Ben seni bırakmak istesem şuan burada olur muyum?
Erdem bi süre bişey demedi. Dedim herhalde bu kesin bişeylerden şüphelendi. Ortada şüphelenecek bişeyde yok artık. Neyseki şüphelerim Erdem in dudaklarımı öpmesiyle sonlandı.**********
Hava kararana kadar Erdem lerde takıldım. Yemekler yedik, seviştik,öpüştük koklaştık akşamı ettik. Bende Erdem in bi günlük tatilinin içinde fazlaca yer aldığımı fark edip taksiye bindim eve geldim. Telefonumunda şarjı olmadığı için hiç açamadım gün boyu ama Pelin merak eder diye Erdem den arayıp haber vermiştim. Telefonumu şarja taktım bi baktım 20 tane cevapsız arama sayısız mesaj. Hepside Yekta dan.
*Neredesin?
*Gece nereye gittin?
*Cevap versene?
*Kime diyorum?
*Nerdesinnnnn?????
*Ben evdeyim bize gel.
Gidip gitmemek arasında kalıp kendimi yormak istemiyorum artık. Gidecektim aramızdaki bu saçma şeye son veren bi konuşma yapacaktım. Ayakkabılarımı tam giymeden yukarı çıktım. Kapıyı çalmamla Yekta nın açması bir oldu. Korkmuş gibi duruyordu. Beni görür görmez kırk yıldır ortada olmayan evladını görmüş gibi sarılıp eve çekti.
-Sen nerelerdesin, meraktan ölecektim.
Saçımı kokluyordu. Bende olayın şokunu atlatınca elimle onu geri ittim kendimden.
-Artık konuşmak istemiyorum seninle.
Yekta kaşlarını çatıp bana baktı.
-Bakma öyle duydun.
-Niye ben ne yaptım sana? Bişey mi yaptım?
-Ben öyle istiyorum.
Bana sürekli durup durup ne yaptım ben demeye başladı. Bende sürekli istemiyorum işte gibisinden dik dik cevaplar verdim. Yekta kontrolden çıkmaya başlamıştı. Sesini yükseltmeye başladı. Kendimi bi anda şiddetli bir tartışmanın ortasında buldum.
-Senin sorunun ne Tutku. Bi öylesin bi böyle. Garip garip davranıyorsun. Bigün mutlusun bi gün soğuksun bi anda küsüyosun, neymiş konuşmak istemiyormuşsun. Söyle lan söyle açık açık neyi saklıyon niye konumak istemiyorsun.
Bu bana bağırdıkça beni değiştirmeye çalışması Buse Buse demesi aklıma geldi. Bende dedim amına koyim be olcaksa olsun açtım ağzımı yumdum gözümü.
-Sen bi kendine bak ya. Gerizekalı sen kimsinde bana sesini yükseltiyorsun. Yok üstünü değiştir yok küpeni çıkar,yok renkli giyinme. Senin arka sıradakiler arkadaş grubun için bide. He seninle niye konuşmak istemediğimi merak ediyordun değil mi?
Sesim o kadar yükseldiki boğazım yırtılcak sandım. Tabi onun da aynı şekilde.
-Niye istemiyorsun heee söyle bakalımda bilelim.
-ÇÜNKÜ SEVGİLİM SENİN GİBİ Bİ AYYAŞIN YANINDA VAKİT GEÇİRMEMİ İSTEMİYOR.
Ben bu lafı diyerek Yekta nın damarına bastığımı fark etmiştim. Yekta zaten sinirliydi hep çığırından çıktı. Üzerime üzerime yürüyordu. İki dakika önce çığırırken şimdi korkmaya başladım. Ulan Yekta bana vursa cidden yarın cenazem okunurdu. En sonunda kapının bi kaç metre ilerisindeki duvara yaslandım bu hala üstüme geliyordu.
-Benim gibi bi ayyaş demek...
Yekta bu laf ağzından çıktıktan sonra yaslandığım duvara elini parçalayacak şekilde yumruğu bastı. Korkudan gözlerimi kapatmıştım o an. Gözlerimi açtım. Yekta nın eli mahvolmuştu. Duvardaki kanlara baktım. Eline dokunmak istiyor korkuyordum. Yekta nın alnı terlemişti. Gözlerime hem ağlamaklı hemde sinirli bakıyordu.
-Ya ben eve gitmek istiyorum.
Ağlamaya başlamıştım. Yekta yavaş yavaş geri adım attı. Dış kapıyı kanayan eliyle açtı.
-SİKTİR GİT.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hetero Sevgilim
RomanceKader kelimesine hayatımın hiçbir zaman diliminde inanmamıştım insanlar bir tercih yapar ve yaptıkları tercihin sonucunda ya ödüllendirilirlerdi ya da cezalandırılırlardı. Peki neden ben hep cezalandırılan taraftayım tanrım? Neden aldığım her kararı...