28/06/1995
"Bana her şeyi de! Ama bunu deme!"
"Phoenix, yanlış bir şeyler diyormuşuz gibi konuşma artık!"
"Tabii ki yanlışsınız! Yapmadılar de bana!"
"Tabii ki gittiler Phoenix. Ne zannediyorsun? Eski ihtişamlı günlerimize dönmek için önümüze altın tepsi sunuldu. Geri mi tepseydik?"
"Geri tepseydiniz! Bunu nasıl yaparsanız? Lanet olsun! Hatalarınızdan ders aldığınızı düşünmüştüm. Ne kadar aptalım!"
"Aptal olduğun belli!"
"Draco! Phoenix! Kavga etmeyi kesin artık." diyen Bayan Malfoy'un sesiyle ikisi de bir an için durakladılar, her zaman olduğu gibi aynı anda annelerine bakıp, kendilerini sorgulamaya başladılar.
Phoenix duyduklarına inanamıyordu. Doğru olabileceğini aklına dahi getirmemişti. İçinde bir yerlerde şüphelenmiş, ancak bunu kendisinden bile saklamıştı. Bunun ona ne faydası olmuştu? Koca bir sıfır! Kendisini kandırmış olması dışında elinde hiçbir şey yoktu.
Oysa inanmıştı. Ailesine güvenmişti. Tekrardan ona katılmayacaklardı. Bakanlık'a Imperius laneti altında bunları yaptıklarını söylemişlerdi. Dahası onlara bir sürü isimler verip, kendi paçalarını kurtarmışlardı. Tam yeni bir hayata başlarken tekrar her şey alt üst olmuştu. Geçen yıl Profesör Marais ile konuşmalarından sonra öğretmeni haklı çıkmıştı. Tüm yıl boyunca Victor'dan sadece kötü haberler almıştı. Turnuvanın sonunda tıpkı en sonuncu turnuvadaki gibi bir öğrenci -Cedric Diggory- ölmüş, Kim Olduğunu Bilirsin Sen tekrardan geri dönmüştü.
"Tekrar ona geri döndünüz!" diye annesine bağırdı. Öfkesi onu ele geçirmiş gibiydi.Normalde annesine karşı sesini asla yükseltmezdi. Ama bu onu çileden çıkarmıştı. Annesi ise yenilgiyle Phoenix'e bakıyordu. Kızının ona bağırması, onu zerre kadar etkilememiş gibiydi.
"Bunu yapmak zorunda olduğumuzu biliyorsun. Bu yüzden, şimdi sesini kes ve...."
"Bir çocuk öldü! Kafanız basmıyor mu sizin? Nasıl tekrardan aynı hatayı yaparsınız?"
"Hata yaptığımız yok! Biz Malfoy'uz, güçlü olanın yanında dururuz. Çünkü ancak böyle güçlü kalabiliriz."
"Kim Olduğunu Bilirsin Sen yıkımdan başka hiçbir şey getirmiyor."
"Bize gücü veriyor. Phoenix bu konuyu daha fazla uzatmanı istemiyorum. Ayrıca...."
"Şimdi ölecek onca insana ne olacak? Ya muggle doğumlular?" dedi Phoenix telaşlı bir şekilde.
Annesi ise bir süre kızına bakmıştı. Kızının her zaman farklı olduğunu biliyordu. Oldum olası Lucius ile anlaşamazlardı. Bazen kendisiyle bile ters düştüğü olurdu. Ancak şimdi kızına baktığında yıllar geçerken, aralarındaki uçurumun giderek büyüdüğünü fark etmişti. Kızı artık bu bahçede koşuşturan küçük kız değildi. Birbirlerinden bu kadar farklı olduklarını ilk kez görüyorlardı. Bu yüzden etkisi de beklenmedik olmuştu. Narcissa konuşacaktı ki kocasının sesiyle konuşmaktan vazgeçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka'nın Dönüşü
FanfictionOlduğu kişiden oldum olası nefret etmişti zaten. Safkanlıklarıyla övünen bir ailenin umursamaz evladı olarak doğmuştu. Hiçbir şekilde onlara ait olmamıştı. Ne görünüşüyle, ne fikirleriyle, ne gittiği okulla, ne de sevdiği insanlarla...