31/10/1994
Odasında endişe içinde Victor'dan gelecek mektubu beklerken nedense iyi şeyler hissetmiyordu. Bu zamana kadar olan şeyler onda iyi hisler barındırmıyordu. Uzun zaman sonra İngiltere'ye gidişinden sonra geçen kabus gibi koca bir yaz tatilinin ardından, evi gibi hissettiği tek yerdeydi. Dağların arasında, herkesten uzak olan bu okul sanki onun gibiydi. Herkesten uzak,tek başına olmak isteyen bir mabed gibi.
Uzun bir süre daha İngiltere'ye dönebileceğini sanmıyordu. Hem oraya sadece Dünya kupası için katlanmıştı. Ayrıca uzun zamandır mektup arkadaşı olan Victor'ı da görmek istiyordu. Ama bunca zamandır onunla mektuplaşmasına rağmen, Victor'ın bir Quidditch oyuncusu olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Maçı sırf Victor'ın onu davet etmesi nedeniyle İrlanda tarafında değil, Bulgaristan tarafında izlemişti. O büyük stadyumda Victor'ı gördüğünde neredeyse şok geçiriyordu. Ama şimdi neredeyse üç ay olmuştu, ve kendisi bu duruma alışmıştı.
İngiltere konusunda pişman olmayacağı tek şey Victor'dı. Onu mektuplarının dışında, cismen karşısında görmek çok farklı bir deneyim olmuştu. Nedense diğer insanlara karşı oldukça somurtkan dursa da, yalnız kaldıkları anda o somurtkan ifadesi kayboluyordu. Sanki yeniden mektuplaşıyor gibiydiler, tek farkla; artık birbirlerinin yüzüne bakıyorlardı.
Boynunu oynatarak, ona ağrı veren kasılmayı gidermeye çalıştı bir süre. Bu biraz iyi gelmişti. Ne kadar düşünürse düşünsün, derslerini kaçıramazdı. Burada böyle bir lüks yoktu. Bu yüzden eşyalarını toparlayıp, acele bir şekilde sınıfına doğru yola koyuldu.
Dersleri bittiğinde akşam olmuştu. Bir an önce pratik yapması gerekiyordu. Harıl harıl defterlere yazı yazılmazdı burada. Ödevleri uygulamalı olarak yapmak zorundaydın, yazılı olan hiçbir şeyi kabul etmezlerdi. Sadece tılsımlı sözcükler, dikkat edilmesi gereken hususlar dışında. İşte bunların dışında, öğrenci kaderiyle baş başaydı. Bunda uzmanlaşması, öğrenmesi, tamamen öğrenciye kalmıştı. Bu da ne yazık ki normalden fazla bir pratik gerektiriyordu. Phoenix bu durumdan çok da şikayetçi değildi. Bu sayede kafasını düşüncelerden uzak tutabiliyordu. Ayrıca pratik yapabilmesi için oldukça çok zamanı vardı.
Uagadou onun evi gibiydi. Ama işte insanları onu hiç benimseyememişti. Aksi gibi onların arasında farklı olduğu hemen belli oluyordu.Dahası Uagadou'da yabancı öğrencilere karşı pek bir hoşgörü yoktu. Yabancı olduklarından olsa gerek, onların üstüne daha çok düşülüyordu -kötü anlamda- ve onları zor duruma düşürmekten büyük bir memnuniyet duyuyor gibiydiler. Daha doğru bir ifadeyle sadece Phoenix bu durumlara düşen kişiydi. Bu okuldaki tek yabancı kendisiydi. Kendisiyle aynı kaderi paylaşan bir yoldaşı bile yoktu. Ama yine de ses etmiyordu. İngiltere'den uzaklaşmayı kendisi istemişti. Öyleyse, sonuçlarına da katlanacaktı.
Her şeye rağmen, okulda onu zor duruma düşürmeye çalışmayan, öğretmenler de vardı. Bunların içinde en sevdiği öğretmeni kuşkusuz profesör Marais'di. Onun burada ne kadar yalnızlık çektiğini gören tek kişiydi. Bu yüzden onu mektup arkadaşlığına karşı heveslendirmişti. Ve Victor ile onun sayesinde tanışmıştı. Ne yaparsa yapsın, bu adama karşı borcunu nasıl ödeyeceğini bilemiyordu bazen.
Masada herkesten uzak bir köşede yemeğini yedikten sonra tekrar odasına geçmişti. Kütüphaneden ödünç aldığı kitabı okumaya çalışarak oyalanmaya çalışsa da aklı bu gece yapılan turnuva seçmelerindeydi. Victor kadehe ismini yazmayı düşündüğünü söylemişti. Turnuva hakkında bulabildiği bir kaç bilgiden sonra Phoenix, hunharca Victor'ı vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamamıştı. Turnuva hakkında burada pek bir şey yoktu. Avrupa okulları arasında yapılan, ve tehlikeli bir sürü görevden oluşan bir turnuva olduğunu biliyordu sadece. Phoenix için tehlikeli kelimesini görmek yeterliydi hem. Kapısının tıklandığını duyunca başını kitaptan kaldırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka'nın Dönüşü
FanficOlduğu kişiden oldum olası nefret etmişti zaten. Safkanlıklarıyla övünen bir ailenin umursamaz evladı olarak doğmuştu. Hiçbir şekilde onlara ait olmamıştı. Ne görünüşüyle, ne fikirleriyle, ne gittiği okulla, ne de sevdiği insanlarla...