Beklenen Kardeş...

233 13 0
                                    

28/05/2006

Phoenix, Victor'ın peşinden yürürken çok düşünceliydi. Düşündüğünden daha uzun kalacaktı. Shacklebolt'ı kıramadığı için burada daha fazla kalacaktı. Oysaki bir an önce gitmenin peşindeydi. Burada olduğu her an anılar beynini istila edecekti. Bu sefer kaldırabilir miydi? Kendisi bile emin değildi.

Ve yıllar sonra buraya döndüğünde her şeyin ne kadar değişmiş olduğunu fark etmişti. Kim bilir daha bilmediği neler olacaktı? Hiçbir şey öğrenmek istememişti Phoenix. Ne yıllar önceki savaşı, ne de sonrası hakkında bir fikri vardı. Sormamıştı, hem öğrenmek istememişti. Arkasına bile bakmadan kaçmayı tercih etmişti. Anılarının altında daha fazla ezilememiş, uzaklaşmayı, unutmayı seçmişti genç kız.

Ancak şimdi upuzun koridorda en iyi arkadaşını takip ederken düşünebildiği tek şey bu olmuştu. Savaştan sonra ne olmuştu? Yoldaşlık üyeleri, tanıdığı herkes ne yapıyordu? Şaşırıyordu kendine. Neden bunca yıl sonra merak ettiğine şaşırıyordu. Yine de merak etmekten kendini alamıyordu.

"Phoenix?" diyen Victor'ın sesiyle kendine geldi. Anlaması için ona birkaç saniye yetmişti. Hızlıca gözlerini kırptıktan sonra etrafına bakındı. Bakanlık binasından çıkmışlardı. Kocaman bir heykelin önünde duruyorlardı şimdi. Cadıların yanından hızlıca geçerken birisinin Gelecek Postası'nı okurken görmüştü.

"Efendim?" dedi dalgınca. Victor ise kaşlarını çatarak kıza baktı. Yavaşça elini tuttuktan sonra nazikçe kızın yüzünü tuttu.

"Sana söylemediğim için kızgınsın."

"Biraz..." dedi sadece. Hem yalan da söylememişti. Victor'a gerçekten de kızgındı. Ona söylemeliydi. Eğer söylemiş olsaydı burada daha uzun kalması gerekmeyecekti. Genç kız bir süre sonra Victor'ın derin bir nefes aldığını duydu.

"İyi olmanı istemiştim sadece. Bir hayatının olmasını istemiştim."

"Burada iyi olmadığımı biliyorsun. Benim hayatım Romanya'da."

"Senin orada bir hayatın yok."

"Burada da yok." Diye tısladı Phoenix. Victor ise sinirli bir şekilde ona bakmayı sürdürüyordu. Ama genç kız bu sefer korkmadı ona bakarken. Çünkü bu sefer o da en az Victor kadar sinirliydi. O sırada ikisi de bir ses duyunca yerlerinden sıçradılar.

"Umarım hala kavga etmiyorsunuzdur." Diyordu ses. İkisi de birbirlerine attığı şaşkın bakışlardan sonra sese doğru döndüler. Phoenix karşısında kardeşini gördüğünde siniri uçup gitmişti. Gülerek ona doğru yürüdü ve sıkıca onu kucakladı.

En son ne zaman görüşmüşlerdi? Hızlıca kafasında tarttığında hatırladı. Kardeşini en son iki yıl önce görmüştü. Draco evleneceğini söyleyerek onu şaşırtmış, hatta düğününe davet etmişti. Ancak Phoenix yıllar geçmesine rağmen oraya bir daha asla geri dönemeyeceğini hissettiğinden bunu reddetmişti. Ondan sonra da kardeşini bir daha görememişti.

"Özür dilerim." Diye fısıldadı kardeşinin kulağına. Onu mutluyken görmek isterdi. Ama yapamazdı. Bunu şu anda da biliyordu. O zamanlar gelemezdi buraya. O zamanlar gelseydi hiç kaldıramazdı.

"Seni oldukça iyi gördüm. Ama kendine bakmıyorsun sanırım."

"Gayet iyi bakıyorum anne." Dedi Phoenix somurtarak. Kızın aldığı yüz ifadesi kardeşinin kahkaha atmasını sağlamıştı. Victor ile tokalaştıktan sonra kardeşi tekrar ona sarıldı.

"Tanrım.... Hala burada olmana inanamıyorum. Bize gitmemiz gerek. Neden daha önce haber vermedin?"

"Dün akşam geldim zaten."

Anka'nın DönüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin