20/11/2006
Draco uzun zamandır kardeşine uğramadığını fark edince, sabah onunla bir kahvaltı yapmaya karar vermişti. Scorpius ve Astoria ile ilgilenmek dışında kalan tüm vaktini işi çaldığı için, kardeşini bu aralar oldukça ihmal etmişti. Bunu da telafi etmeye kararlıydı.
Ayrıca, kardeşinin hayatında neler olduğu konusunda da epeyce uzak kaldığını düşünüyordu. Elbise konusunda ne kadar yol aldığını merak ediyordu. Ona yardım etmeye karar vermişti. Bu onun için olduğu kadar kendisi için de rahatsız edici bir gizemdi. Bu sorunun yanıtlanması onu da rahatlatacaktı. Gülümseyerek zile bastı ve kapının açılmasını bekledi.
Kapıyı açan Hannah olmuştu. Draco'nun gelmesine şaşırmış ama aynı zamanda sevinmişti. Gülümseyerek elindeki poşetleri aldıktan sonra Draco'nun onu takip ettiğini hissetmişti. Phoenix'in ailesiyle her zaman karışık bir ilişkisi olmuştu. Ama bundan sonrasını kimse kestiremiyordu.
"Phoenix uyanmadı mı?" dedi Draco.
"Aslında hiç uyumadı."
"Neden?"
"Galiba elbisenin sahibini bulduk." Dedi Hannah. Draco ise heyecanlandığını hissedebiliyordu.
"Kim peki?"
"Carina Prewett olduğunu düşünüyoruz. Neyse, onu görmek istersen çalışma odasında. Ben de birazdan yanınıza gelirim."
"Teşekkür ederim Hannah." Dedi Draco minnetle. Ardından hemen kardeşinin yanına gitti.
Kim olduklarını öğrendiğinde kardeşinin mutlu olacağını düşünmüştü. Ama kardeşi çalışma masasında otururken mutlu olmaktan çok uzakmış gibi görünüyordu. Çok düşünceli duruyordu. Önündeki küçük şişeye bakarken derin düşünceler içinde olduğu çok belli oluyordu.
Phoenix de şişeye bakmaya devam ediyordu. İçinde Molly Weasley'nin Carina Prewett'ı gördüğü son anı vardı. Annesiyle yüzleşememişti. Yeniden geri dönüp Bayan Weasley'den bu anıyı vermesini istemişti. Carina'yı tanıyan, okulundan bir arkadaşını bulmayı başarmıştı. Annesiyle yüzleşmeden önce Carina hakkında olabildiğince çok şey bilmesi gerekiyordu. Bugün de tüm ısrarına rağmen, Carina'nın arkadaşı gelecekti.
"Phoenix?" diyen kardeşinin sesiyle kendisine gelmişti. Ama kardeşini burada görmeyi hiç beklemiyordu. Ne zamandır buradaydı ve kendisine bakıyordu? Yine de hemen kendisini toparladı ve kardeşine sarıldı.
"Gelmene sevindim. Haber verseydin hazırlık yapardım."
"Hazırlık yapmana gerek yok. Yorgun görünüyorsun." Dedi kardeşinin morarmaya başlamış gözaltlarına bakıyordu. Hannah söylemese bile onun bu halinden geceyi uyanık geçirdiğini anlayabilirdi. Masasının karşısına oturduktan sonra tekrar konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka'nın Dönüşü
FanficOlduğu kişiden oldum olası nefret etmişti zaten. Safkanlıklarıyla övünen bir ailenin umursamaz evladı olarak doğmuştu. Hiçbir şekilde onlara ait olmamıştı. Ne görünüşüyle, ne fikirleriyle, ne gittiği okulla, ne de sevdiği insanlarla...