Düşmanın İni..

102 5 0
                                    

07/03/1998

Draco kapının önünde tereddüt içinde dururken endişesiyle kızgınlığı arasında gidip geliyordu. Kardeşi için endişeleniyordu. Çünkü durumu gitgide ağırlaşıyordu. Ona kızıyordu, çünkü ailesi ne yaparsa yapsınlar karnındaki bebekten kurtulamamışlardı. Bellatrix teyzesinin ona olan nefreti had safhadaydı. Artık onun gözünde Phoenix'in bir bulanıktan farkı yoktu.

Bunca zaman boyunca kardeşini sadece üç kere görebilmişti. Her seferinde yatağında yatıyordu. Onu her gördüğünde mecalsizce gülümsemeye çalışıp elini kaldırarak onu yanına gelmesi için teşvik ediyordu. Çoğu kez konuşmazlardı bile. Ama aralarındaki sessizlik büyüse de Draco'nun içi rahatlardı. Çünkü kardeşini görmek, onunla vakit geçirmek Draco'yu her zaman rahatlatırdı. Annesini zar zor ikna etse de, kapının önünde dururken kararsızlık içinde kalmıştı. Kardeşini bu sefer nasıl bulacaktı acaba? Derin bir nefes alıp kapıyı tıkladı.

Phoenix ise yatağında uzanmış, vücudunda bir dalga gibi yayılan acıyla baş etmeye çalışıyordu. İyi şeyler düşünmeye çalışıyordu, ancak içinde gezinen acı ona iyi şeyler düşünmek için fırsat vermiyordu. 'Geçecek' dedi içindeki ses ona. Gözlerini kapadı, elini artık iyice büyümüş olan karnının üzerinde hafifçe gezdirmeye başladı. Gözlerini kapayıp içinde taşıdığı bebeğin nasıl bir şey olduğunu hayal etmeye çalıştı. Ne kadar küçük olacaktı? Dahası ona bakarken, Charlie'nin izini de görecek miydi? Sabırsızlandığını hissetmişti. İşin aslı nereye kadar dayanabileceğini bilmiyordu. Aylar boyu süren bu acıyla baş etmek düşündüğünden de zor olmuştu. Yine de en çok artık bebeğinin kokusunu içine çekmek istiyordu. Onun o tüm dünyanın pislikleriyle tanışmamış yüzüne bakmak istiyordu. Oysa daha cinsiyetini bile bilmiyordu. Kapısının çalındığını duyduğunda yapabildiği tek şey 'Girin.' diye seslenmek olmuştu.

Draco onu yine yatakta yatarken bulmuştu. Karnının iyice büyümüş olduğunu fark etmişti. Hızlıca gözlerini kardeşinin karnından kaçırrmıştı. O bebeği düşünmek istemiyordu. Tedirgin bir şekilde kapının önünde durduktan sonra kapıyı yavaşça kapamıştı. Kardeşini yine aynı şekilde bulmuştu. Tek bir farkla; daha solgun görünüyordu. Bundan dolayı bu sefer onu gördüğünde rahatlamış hissetmemişti. Yavaş adımlarla kardeşine doğru yaklaşmaya başlamıştı. Yaklaştıkça içindeki dehşet hissi de gitgide büyüyordu. Kardeşinin yüzü bir kireç kadar beyazdı, kollarında yer yer çizikler, köprücük kemiğinde artık sarılaşmaya başlamış bir morluk da vardı. Artık bunca zamandır susturmaya çalıştığı şüphesi çığlık çığlığa ona bağırıyordu şimdi. Kardeşi ise yine ona mecalsiz bir şekilde gülümsedikten sonra elini kaldırıp onu gelmesi için teşvik etmişti.

Phoenix kardeşinin ona yaklaştığı her adımında yüzünün daha da endişeli bir hal aldığını fark etmişti. Onu ne olursa olsun, nasıl düşünürse düşünsün çok seviyordu. Annesiyle tek ortak noktaları Draco'ya olan koşulsuz sevgileriydi. Bu yüzden suskunluk içinde kardeşinin kendisine yaklaşmasını izledi. Draco ise en sonunda yanına geldiğinde yavaşça yatağının boşta kalan kısmına oturmuştu. Phoenix'in boşta kalan elini tutup üzgün bir ifadeyle ona baktı. 

Phoenix ise kardeşinin elini karnına götürmüştü. Draco'nun yeğenini hissetmesini istiyordu. Onu istemese de hissetmesini istiyordu. Draco ona karşı gelmeye çalışsa da bu bir  an sürmüştü sadece. Kaskatı bir şekilde kardeşine bakmayı düpedüz reddederek elini kardeşinin karnında tutmuştu. Bir süre ikisi de konuşmadı. Phoenix Draco'nun elini çekmesinden korkarak sıkıca tutmuştu. Sessizlik içinde geçen beş dakikanın sonunda küçük meleği minik bir tekme atmıştı. Canı yansa da umursamadan beklentiyle kardeşine bakmıştı şimdi. Draco'nun yüzündeki ifade yumuşamıştı. Şaşkınlık içerisinde kardeşinin karnına bakıyordu. Bu zamana kadar şimdi hissettiği şeye dair tek düşüncesi kurtulmaları gereken bir ucube idi. Ama şimdi.... Kardeşine ait bir parça gibi gelmişti ona. Kardeşi içinde minik bir kalp taşıyordu ve o kardeşine aitti. Phoenix Draco'nun dolan gözlerini fark edince ona sarılmak istese de kendisini tutmuştu. Draco ise o arada kendisini toplamıştı bile.

Anka'nın DönüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin