28/05/2006
Weasley şakacı dükkanının tam önünde durmuş, tepesindeki hareketli heykele bakıyorlardı. Phoenix burasının ne kadar büyük olduğunu düşünürken, Victor ise bunun sonunda Phoenix'in parçalarını tekrar nasıl birleştireceğini düşünüyordu. İkisi de konuşmadı, ikisi de düşüncelerini belirtmediler. Bunun yerine kısa bir an birbirlerine baktıktan sonra içeri girdiler.
İçeri girdiklerinde dükkanın içindeki kalabalık karşıladı onları. Havada patlayıp duran belirsiz şeylerin sesleri duyuluyordu. Phoenix gözlerini tavana çektiğinde ışıklı bir sürü şeylerin patlayıp ortaya ışık demetleri çıkardığını görmüştü.Elinde olmadan gülümsediğini hissetti. Uzun zamandır ilk defa kendisini iyiye yakın hissediyordu. İçinde kötü bir duygu, anı barındırmadan öylece bir an bile durmak ona iyi gelmişti.
"Weasley Şakacı Dükkanı'na hoşgeldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim?" diyen bir sesle tavana baktığı başını çevirdi Phoenix. Ronald Weasley ile göz göze gelmişti.
Değişmişti. Yıllar önce bir anının içinde gördüğü o şapşal ve sevimli çocuk değildi. Yıllar sadece onu değiştirmemişti. Görünüşe bakılırsa yıllar herkesi değiştirmişti. Sadece o ne yönde değiştirdiğini bilmiyordu. Ronald'ı gördüğü son an gelmişti aklına.
"Hermione!!!"
"Onları zindana atın! Bulanık ile konuşmamız gereken bir konu var. Kız kıza." dedi tiz ve kahkaha tınılı bir ses. Ardından kötücül kahkahasını duydu kadının. İçindeki nefret yeniden uyanmıştı. Ama durdu Phoenix. Ronald Weasley bağırdı. Diğerleri onu ve Potter'ı zorla mahzene götürürken kızın kulaklarında kalan tek ses Ronald'ın sesiydi.
"Hermione!!!"
"Hanımefendi, iyi misiniz?" dedi Ronald. Gözlerini kırpıştırdı genç kız. Hızlıca başını salladı. Victor ise kıza bakıyordu. İyi değildi. Bunu biliyor, görebiliyordu. Aklından geçen şey onu allak bullak etmiş gibiydi. İşin aslı Ronald da inanmamıştı ona. Ama sorgulamadı. O anda Victor'ı fark etmişti. Gergin bir gülümseme ile ona baktı ve elini uzattı.
"Geldiğinizi bilmiyordum Bay Krum."
"Burada olduğunuzu bilmiyordum Bay Weasley."
"George'a yardımcı oluyorum. Sizi gördüğüme sevindim. Bir şey olursa seslenin." dedi ve gitti.
Victor, Ronald gittiğinde endişeli bir şekilde kızın kolunu tutup kendisine çevirdi. Phoenix ise baş etmeye çalışıyordu.'Dokuz yıl önceydi.' diye düşünüyordu sürekli. Eskidendi. Bitmişti. Şimdi Victor ile bir şakacı dükkanındaydı. Kendisine gelmek zorundaydı."Bitti Phoenix, geçti." diye fısıldıyordu Victor. Genç kız inanmayı bekleyen gözlerle ona bakmayı sürdürüyordu. Onun bu haline dayanamadı Victor. Sıkıca sarıldı. Eli kızın saçındaydı. Öylece kaldı.
"Geçti Phoenix, gördüğün her neyse artık bitti." dedi kısık bir sesle.Genç kızın kolları arasında kasıldığını hissetse de bunu belli etmedi.
Etrafındaki insanları umursamıyordu Victor. Düşünmüyordu da. O anda Phoenix onun için önemli olan tek şeydi. Biliyordu. Onlardan birisiyle karşılaşmanın ona iyi gelmeyeceğini biliyordu. Bunu anlatmaya çalışmış, ancak başaramamıştı. Bir süre sonra genç kızın gevşediğini hissetti ve yavaşça ondan ayrıldı.
Phoenix artık daha iyi ve buradaymış gibi görünüyordu. Hafifçe ona gülümsedikten sonra tekrar tavana bakmaya başlamıştı. Victor rahatlamıştı.Artık daha iyiydi. Phoenix bir süre tavanı inceledikten sonra heyecanlı bir şekilde dükkanın içinde ilerlemeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka'nın Dönüşü
أدب الهواةOlduğu kişiden oldum olası nefret etmişti zaten. Safkanlıklarıyla övünen bir ailenin umursamaz evladı olarak doğmuştu. Hiçbir şekilde onlara ait olmamıştı. Ne görünüşüyle, ne fikirleriyle, ne gittiği okulla, ne de sevdiği insanlarla...