Patiayak

70 9 0
                                    

25/11/2006

  Phoenix bakanlıktan yeni çıkmıştı. Son birkaç gün onun için gerçekten de yorucu geçmişti. Bakanlıktaki işi onu epeyce meşgul etmişti. Dahası William'ın muggle okuluna gidip öğretmenleriyle konuşma yapması gerekmişti. Charlie ile aralarındakini normalleştirmeye çalışmışlardı. Hatta bunun için muggle çiftlerin yaptığı gibi sıradan bir restorana gidip yemek yemişlerdi. Bunca olayın arasında annesinin hayaleti rüyalarından hiç çıkmamıştı. Bakanlıktan çıktığı anda karşısında Draco'yu görmüştü. O da yanında olmak istemişti. Bu yüzden ona haber vermişti. Daha fazla ertelemeyecekti. Draco da onu görünce yavaş adımlarla yanına gelip tam önünde durmuştu.

 Draco da onu görünce yavaş adımlarla yanına gelip tam önünde durmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hazır mısın?" demişti kardeşine endişeyle bakarken. Phoenix bir an durduktan sonra kardeşine bakmıştı.

"Yanımda olmak istediğinden emin misin? Duyacakların hoşuna gitmeyebilir. Benim de hoşuma gitmeyebilir."

"Yanında olmak istiyorum Phoenix. Bunu yalnız yapmana izin veremem." Demişti kararlılıkla. Şaşkınlıkla kardeşinin elinde küçük bir şişe olduğunu fark etmişti. Sorarcasına bir an şişeye baktıktan sonra kardeşine dönmüştü. Tüm bunlar ne anlama geliyordu? Phoenix de kardeşinin bakışlarını fark etmişti.

"Tüm zamanımı Carina Prewett hakkında bilgiler edinmeye çalışarak geçirdim. Bu şişenin içinde kuzeninin onu gördüğü son anısı var. Her şeyi yaptım, ama buna bakamadım. Hakkında biraz olsun bir şeyler öğrensem de, nasıl birisi olduğuna bakamadım." Dedi kardeşine açılarak. İstiyordu. O şişenin içindeki anıyı görmek istiyordu. Ama bir yandan da korkuyordu. Kendisine bile açıklayamadığı korkular vardı. Kardeşinin diğer koluna dokunduğunu hissedince hafifçe irkilmişti.

"O zaman aç. Ben buradayım. Her ne göreceksen gör, bittiğinde senin için buradayım." Demişti. İstiyorsa bunu yapmalıydı. Kendisi de görmek isterdi. Ama bunu Phoenix'in yapması daha önem teşkil ediyordu. Ona düşen kardeşinin yanında sessizce refakat edip gerektiğinde destek olmaktı. Daha fazlasını istemiyordu. Aslında bu işin bir an önce bitmesini istiyordu.

Phoenix ise bir an kardeşine baktıktan sonra eliyle küçük bir daire şekli yapmıştı. Ardından elini sanki bir kâse tutuyormuş gibi sabitlemişti. Draco bir süre sonra şaşkınlıkla kardeşinin elinde küçük bir düşünseli gibi bir beyazlığın olduğunu görmüştü. Phoenix ise şişeyi kardeşine uzatmıştı.

"Bunu elime boşaltmalısın Draco." Demişti. Draco da hızlıca başını sallamıştı. Kardeşinden şişeyi aldıktan sonra ona bakmıştı. Kendisini dizginlemeye çalışıyor gibiydi. Derin nefesler aldığını duyabiliyordu.

"Dikkatli ol." Demişti kardeşine. Ardından cevap vermesine fırsat vermeden şişeyi kardeşinin eline boşaltmıştı. Şişedeki gümüşi sıvı, kardeşinin elinde oluşan beyazlığa anında karışmıştı. Şişedeki gümüşi sıvı tamamen bittiğinde, Kardeşi ona gülümsemeye çalışmıştı. Bir an sonra Phoenix'in gözleri devrilmiş ve kapanmıştı. O anda Draco ne yapacağını bilemez bir halde kardeşini tam düşecekken tutmuştu. Bunun anılarla ilgisi olduğunu anlamıştı. Yoksa çoktan telaşlanması gerekecekti. Elindeki beyazlık hala canlıydı. Bu yüzden Draco kardeşini tuttuğu anda gözleriyle oturabileceği bir yer bulmaya çalışmıştı. Sabırla kardeşinin bu trans halinden çıkmasını beklerken oturması daha doğru olacaktı.

Anka'nın DönüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin