20/06/2000
Victor bir elinde Phoenix'in en sevdiği çiçek olan bir demet karanfil taşırken, diğer elinde küçük bir şekerleme kutusu vardı. Hayatı boyunca kendisini hiç bu denli güçsüz ve yenik hissetmemişti.
Voldemort düşmüş, Potter kazanmış her şey normale dönmüştü. İki yıl geçmişti. Victor'a iki asır gibi geçen koca bir iki yıl geçmişti. Herkes yaralarını sarmış yollarına devam ediyordu. Phoenix haricinde. Phoenix yaralarını sarmaktan tümüyle uzaktı. Şifacısı Austin onunla geldiği günden beri ilgilense de hiçbir zaman Victor'a umutlu konuşmamıştı. Kardeşi bir daha asla gelmeyebilirdi.
Koğuşun başında bir an durdu ve kendisini olabilecek her şeye karşı hazırlıklı hissetmeye çalıştı. Bu sefer karşısında hangi Phoenix olacaktı? Tedirginliğini bir kenara atmak zorundaydı. Adalet duygusuna dair inancını tamamen yitirmişti. Haksızlıktı, Phoenix'in yaşadıklarından sonra yaşamına devam edememesi, ailesinin Azkaban'a bile gitmemesi (Narcissa Malfoy'un Potter'ın hayatını kurtarması sebebiyle) ailesinin hayatlarına devam etmesi Victor'ı derinden etkilemişti.
Phoenix'e yapılan işkencelerin ve oğlunun yaşaması için yaptığı kadim büyünün sonuçları o kadar büyük olmuştu ki artık bir araftaydı. Gerçekle hayal, geçmişle şimdinin, delilikle akıllılığın arasında sıkışmıştı. Oradan sadece kendisi çıkabilirdi ve Victor onun bunu başarabileceğine inanmak istiyordu.
Yavaş adımlarla koğuşta ilerlerken Dünya'nın tüm yükleri omzundaymış gibi hissediyordu. Buraya gelmeden önce William'ı görmeye gitmişti. Hala Hannah ile kalıyordu. Draco ile onunla kalmasının en iyisi olduğuna karar vermişlerdi. Hannah da böyle olmasını istemişti. William ile o kadar iyi anlaşıyordu ki... Sanki aralarında görünmez bir bağ var gibiydi. Victor Hannah'ın daha önce birisine bu kadar sevgi dolu baktığını hatırlamıyordu. Ama William ona iyi gelmişti. Artık iki yaşındaydı ve annesinin St.Mungo'da yattığından, babasının ondan haberi olmadan yaşadığından bihaber Hannah ile oynuyordu. Victor ona küçük bir süpürge almıştı. William onu şaşırtarak süpürgeyi çok sevmişti. Tüm bunları Phoenix'in de görmesini isterdi. Ama bu yakın gelecekte pek de mümkün gibi durmuyordu.
Adımlarını hızlandırmıştı ki bir hemşirenin yataktaki birisine gülümseyerek konuştuğunu görmüştü. Ardından perdeyi yavaşça çektikten sonra Victor'ı fark etmişti. Anlayışlı bir şekilde elindekilere baktıktan sonra konuşmuştu.
"Bugün iyi. Dün gece biraz kötüydü." Dedi. Artık buraya o kadar sık geliyordu ki burada çalışan herkes onun buraya kim için geldiğini biliyordu. Victor ise tedirgin olmuştu yine.
"Dün gece ne oldu?" dediğinde hemşire bir an bocalar gibi dursa da bu kısa sürmüştü.
"Onu çok özlüyor Bay Krum... Aslında bir gelebilse... Belki de ona iyi gelir." Demişti perdeye kaçamak bir bakış atarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka'nın Dönüşü
FanficOlduğu kişiden oldum olası nefret etmişti zaten. Safkanlıklarıyla övünen bir ailenin umursamaz evladı olarak doğmuştu. Hiçbir şekilde onlara ait olmamıştı. Ne görünüşüyle, ne fikirleriyle, ne gittiği okulla, ne de sevdiği insanlarla...